Hâla Mutlu Değil Misiniz?

Uğur Özteke

Bu güzel pazar günümüzün başlığına yazımızın ikinci bölümünde değineceğim. Sakın endişe etmeyin. Bugün hiç kimseyi kızdıracak üzecek bir yazı yazmayacağız. Özellikle de yöneticilerimizi.

Bizde sizler gibi her gün olmasa da iki, üç güne bir Organize Sanayi yolunu yani Ankara Yolu’nu kullanırız.

Ama her ne hikmetse AYKENT Sitesi’nden yani Ayakkabıcılar sitesinden iş bitimi ayrılan işçi kardeşlerimizin çektiği çileye hiç böylesine şahit olmamıştım. Cuma akşamı idi. AYKENT sitesinde iş bitimi yorgun argın ama mutlu bir şekilde evlerine gitmek için koşturan ve belediye otobüsüne binmek için mücadele eden bu insanların çektiği çileyi dakikalarca izledim.

Tek cümle etmek istiyorum. Bu sanayi merkezlerine hafif raylı ulaşım sistemi düzenlenip binlerce insanın çilesine çözüm bulunmalı.

HÂLA MUTLU DEĞİL MİSİNİZ?

Aşağıdaki hikayeyi, hepimiz için ders çıkartmamız için aylar öncesinden benim biricik değerli Selçuk Hocam göndermişti. Seçim telaşesi de bittiğine göre bunu sizlerle paylaşmak istiyorum

….

Her genç kızın hayalidir sevdiği biriyle evlenmek, yuva kurmak ve cennetin meyveleri olan evlat sahibi olmak…

Diyelim ki Zeynep’in de hayali buraya kadar gerçekleşme yolundadır. Hayalindeki insanla evlenmiş, mutlu bir yuva kurmuş ve iki canlı olma arzusu gerçekleşmiştir. Bir yaz günü beklenen bebeğe alışveriş için yola çıkılır. Sebep nedir ne değildir bilinmeden aile kurşunlara hedef olur. Zeynep ve karnındaki bebeği yaralı kurtulur. Ancak baba kurtarılamaz. Çile yeni başlamıştır. Bebek, anne yaralıyken öksüz olarak dünyaya gelmiştir.

Zeynep anne psikolojik bunalımdadır. Çocuğu görmek istemez. Bebek sadece anne sütü almak için anneye getirilir ve götürülür. Bu arada, araya kavgalar gürültüler fındık kabuğunu doldurmayan sorunlar çıkar. Zeynep ve bebeğine bakacak kimseler kalmaz. Zeynep anne artık bebeği için yaşamaktadır. Zeynep annenin tek yaşama azmi artık bebeğidir.

Çok mücadeleler verir. Çoğu zaman aç yatar ama bebeğini aç yatırmaz. Yıllar yılları kovalar. Bebek büyümüş birinci sınıf çağına gelmiştir. Şirin ve güzel çocuk birinci sınıftadır. Çok mutludur. Taa ki “Baban ne iş yapıyor?” sorusuna kadar.

Biraz düşünür. Ağzından “Öldü!” sözcüğü çıkamaz. “Babam galerici!” der. Yükü atar.

Zeynep annenin şanssızlıklar yakasını bırakmamaya kararlıdır. Birilerinin yıllar sonra çocuğa sahip çıkma güdüleri kabarır. Anne çocuğunu okulundan alır, başka okula, oradan başka okula derken kaçak rolü oynamaya başlarlar.

Zeynep anne çocuğunun isteklerini yerine getirmek için artık asgari ücretle çalışmaya başlamıştır. Hayat, onlar için zor da olsa kaçak da olsa yüzlerini biraz güldürmeye başlamıştır.

Zeynep anne ve çocuğu ihtiyaçları olduğu halde bir gün serzenişte bulunmamış ve yardım istememişlerdir.

Bir gün çocuk ateşlenir. Vücudunda morarmalar oluşur. Hastaneye giderler. Zeynep anne doktorlardan aldığı cevapla olduğu yere yığılır. Küçük öğrencinin rahatsızlığı KANSER’dir…

Zeynep annenin ve çocuğunun halini soruyorsanız, ağlamadan sızlamadan hayatta kalma mücadelelerine devam ediyorlar. Mutluluk için mazeret arayan insanlara inat hafif bir tebessümle.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.