MUCİZE KAR: Milletimiz, hain ve alçak terör örgütlerine karşı tek ses, tek yürek oldu. Halep Şehri Esat güçlerinin eline geçince, halkı toplu katliam tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Bu konuda da Türk Milleti yine tek yürek oldu ve bu katliama engel olmak için büyük çaba gösterdi. Bilindiği gibi bunlar Allah’ın ayetle sabit emirleridir. Ülkemiz, Yüce Allah’ın rızasını kazanarak, Onun lütfuna mazhar oldu, deniyor. Ülkemizi kuraklıktan kurtaran bu mucizevi kar yağışının da bu birlik ve dayanışma üzerine başlamasını halkımız, “ Artık kim zerre miktarı iyilik yaparsa, onun mükâfatını görecektir. ” (Zilzal, 7) ayetiyle açıklıyor.
TREN Mİ GEÇİYOR, DEPREM Mİ OLUYOR? Konya’da evleri demiryoluna yakın olan aileler, ağır yük trenleri geçtikçe 3-4 şiddetinde deprem yaşadıklarını söylüyor. Buna bir türlü alışamadıklarını, her seferinde acaba bu kez gerçek deprem mi diye telaşa kapıldıklarını söylüyorlar. Problem hızlı tren hattında değilmiş. Problem, yük trenlerinin kullandığı eski raylardan kaynaklanıyormuş. Hızlı tren hattı döşenirken bu eski rayların bakımı da yapılmış. Bu yüzden yakın zamana kadar bu sarsıntı olmuyormuş. Anlaşılan, eski raylara tekrar bir bakım yapılması gerekiyor. Biz duyuruyoruz, inşallah yetkililer de duyarlı davranırlar.
TERÖR VE KISAS: Alçak terör, çok acımasız bir şekilde canımızı yakmaya devam ediyor. Gerçekten halkın ne dediği önemliyse halkımız, “Teröristler için idam geri gelsin,” diyor. Bu fikre başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, ülkeyi yönetenler de büyük oranda katılıyor. İnşallah sözde kalmaz, tez zamanda gerçekleşir. Çünkü Yüce Allah Bakara Suresinin 179. Ayetinde: “Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki, bu hükme uyarak korunursunuz.” buyuruyor. Başta ABD olmak üzere çok sayıda batı ülkesi de idamı uyguluyor zaten. Tam bağımsız olmayı gerçekten istiyorsak, Avrupa’nın ne dediğine kulak asmadan, bunu yapacak iradeyi ortaya koyabilmeliyiz.
DAEŞ terör örgütüne katılmak üzere ülkemizden geçiş yaparken yakalanan, yabancı uyruklu binlerce terör savaşçısının sınır dışı edildiği, yetkililer tarafından birçok kez açıklandı. Bu teröristleri yargılayıp, suçu sabit olanları kesinlikle idam etmeliydik. Çünkü bunlar büyük ihtimalle bombacı, keskin nişancı, seri katil vs. gibi, ihtiyaca göre sipariş edilen, özel eğitim almış teröristlerdi. Sınır dışı etmekle biz onlara, “ Ülkemize zarar vermek üzere yurdumuzdan geçip gitmenize izin vermiyoruz! Terör örgütüne katılmak için, geçiş güzergâhı olarak gidin başka ülkeleri, başka yolları kullanın.” demiş olduk. Bu uygulama halen sürüyor mu acaba?!
Gübreden bomba yapmayı, uzaktan kumandalı bomba düzeneklerini, canlı bomba yeleklerini hazırlamayı sıradan teröristler bilmezken, bunlar pek çoğuna öğrettiler. Cephanelikler kadar, bu gibi bilgilerin diğerlerine öğretildiği dersliklerin de bombalanması önemlidir. İstanbul’un göbeğinde, büyük bir turistik tesisi tek başına basmayı, oradaki polis ve koruma görevlilerini şehit etmeyi, yüzlerce kişinin üzerine 6 şarjör dolusu mermi boşaltmayı ve bu kadar cinayeti 7 dakikada bitirip, sonra da izini kaybettirmeyi dünün teröristleri başaramazdı. Bu örgütler kendini hızlı ilerletiyor. Onlarla savaşımız uzadıkça, daha da zorlaşacağı anlaşılıyor.
Biz Türk Milletiyiz, asker milletiz. İşin uzmanı olmasak da her birimiz bu mücadelenin eksik ve yanlışlarını az-çok fark ederiz. Tarih boyunca düşmanımız hiç eksik olmadı ve tarihimiz bu tür tecrübelerle doludur. Halkımız soruyor: 39 masum insanı, gözünü kırpmadan öldüren o terörist katil yakalandığında, ceza evinde onu da mı ömür boyu besleyeceğiz?
Militanı, taraftarı, yardım edeni, yataklık edeni, uyuyanı, uyanık olanı… Bir kişi o yapının neresinde olursa olsun terörist sayılmalıdır. Çünkü örgüt varlığını onlarla sürdürüyor. Bunların kökünü kazımak, Anadolu deyişiyle “eciğini-cücüğünü” ortadan kaldırmakla olur. Yasalarımız bunların tümünü birden ne zaman terörist sayacak? Allah’a emanet olunuz.