Ankara’da menfur ikinci bir terör eylemine şahit olduk. 28 kişi hayatını kaybederken 61 kişi de yaralandı.
Eylemin amacı görüldüğü kadarıyla Azez’deki PYD hedeflerinin bombalanması.
Terörün fiziki verdiği yıkım yanında ülkeler üzerinde oluşturduğu psikolojik yıkım daha tahrip edicidir. Özellikle terörün canlı bomba saldırısı şeklindeki türü, savaşçı durumda olan güvenlik güçlerinden ziyade sivil vatandaşa yönelik ya da sivil vatandaşlar içinde güvenlik birimlerine yönelik olarak yapılır.
Canlı saldırıların merkezinde güvenlik birimleri ile sivil vatandaşlar var ise de asıl hedef imtiyaz koparılamayan iktidardır.
Bu noktada yapılan saldırı, bombanın pimini çekmekten öte bir görev yapmaz.
Asıl patlamayı, iktidarla hesabı olan odaklar yapar.
Saldırı sonrası canlı bombaya tek bir söz etmeyen toplum mühendisleri devreye girerek olayı 7 Haziran seçimlerine kadar götürüp iktidardan hesap sormaya kalkanlar çıktı.
Bandı daha da geriye sardırıp Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bu yasa ile işler yürümüyor” sözü ile Kaymakamlara yönelik olarak “halkın sorunlarını çözme noktasında gerekirse yasaları bir kenara koyun” sözlerini hatırlatanlar eksik olmadı.
“Hukuka güvenin kalmadığını, ortamın savaş alanına döndüğünü, ülkenin Ortadoğu bataklığına saplandığını, sınırlarımızın örümcek ağına döndüğünü…” söyleyenleri görünce bombanın fiziksel olarak Ankara’da patlatıldığını ama psikolojik olarak Beştepe’ye atıldığını anlıyorsunuz.
Halkı galeyana getirmek için “MİT’in kendi vatandaşlarını takip edip canlı bombaları neden takip etmediği” gibi absürd saldırılar da bulunanlar da eksik olmadı.
Dünyanın hiçbir yerinde canlı bombaya karşı geliştirilmiş bir sistem, taktik ve cihaz olmamasına rağmen MiT Müsteşarı Hakan Fidan ile hesabı olanlar fırsattan istifade ile MİT’ten de hesap sormayı ihmal etmedi.
Saldırı sonrası ileri sürülen gerekçelere bakılırsa kabızlıktan çekenlerin karın ağrısının nedeni de net olarak anlaşılıyor.
Bu tür eylemlerin sona ermesi için FETÖ’ye göre dershaneler açılmalı, emniyet-maliye-yargı ve MiT misyoner cemaatine bağlanmalı, paralel operasyonlar derhal durdurulmalı.
Doğan medya ile Sol medyaya göre Ak Parti iktidarı bırakmalı, Kemalist bir yönetimi kendi elleriyle iş başına getirmeli. Hatta CHP’ye iktidarı bırakması ülkenin bekası açısından zaruri…
CHP’ye göre DHKP-C ve benzeri terör örgütü mensupları serbest bırakılmalı, Can Dündar ve Erdem Gül gibi komünistlerin tutukluluğuna son verilmeli, Esed’e askeri ve teknik destek verilmeli, Türkiye’de Esed düşmanı failler Suriye’ye verilmeli, İmam Hatipler kapatılmalı, Kur’an yasaklanmalı, Sisi’den ve İsrail’den özür dilenmeli…
HDP-PKK cephesine göre özerklik sonrası doğuda altı il dinsiz kürtlerin denetimine bırakılmalı, içerde tutuklu tüm KCK’lılar salıverilmeli. Hatta öldürülen PKK’lıların kan tazminatı ödenmeli mümkünse kendilerinden özür dilenmeli.
Kaos korosunun canlı bomba saldırısından sonra dile getirdikleri temenniler bu minvalde. Bu tür beklentileri olan insanların olduğu bir yerde canlı bombanın olmaması büyük bir eksiklikti.
Hele iktidarın salvo üzerine salvo yaptığı bu günlerde canlı bomba gerekliydi. Nihayet canlı bombamız kendini patlatarak yoldaşlarının kabızlığını giderdi.