Bu hafta çok hareketli geçti. Aldığımız tepkiler ışığında, kimine göre oldukça ağır yazılar yazdık. Tabiri caizse suya sabuna dokunduk.
Neyse Cuma geleneğimizi bozmayarak yine biraz da öteki taraf için çalışalım. Zira bu dünya geçici…
Allah Celle Celâlü yüce kitabında şöyle buyuruyor, “Biliniz ki dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs ve kendi aranızda övünme, mal ve evlat çoğaltma yarışından ibarettir. Bu, tıpkı bir yağmura benzer ki; bitirdiği ot, ekincilerin hoşuna gider, sonra kurur, onu sapsarı görürsün, sonra çerçöp olur. Ahrette ise çetin bir azab; Allah'tan mağfiret ve rıza vardır. Dünya hayatı, aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir. (HADİD/20)
Çalışırsınız çabalarsınız, bazen öyle stresli hallere girersiniz ki; o iş olmazsa dünyanın sonu gelecek zannedersiniz. Moral denen kavram yerle bir oldu tat alacağınız bir enstantene de kalmaz hayattan…
Öyle anlarda dünyanın bomboş bir serüvenden ibaret olduğunu daha iyi idrak edersiniz… VE fıtraten biran önce ebedi yaşama intikaliniz gelir akla…
Bu kadar boş anlamsız bir hayatta ‘Rabbin rızasını kazanma arzusu ve imtihan bilinci” olmasa kim bilir nerelere sürüklenir bu gemi!
Madem her şey boş, bu kadar çalışıp kazananların hiçbiri bir zerresini alıp götüremiyor öyleyse neden bu kadar intizar!
Her doğanın rızkına kefil değil mi Allah!
“Hayır, siz peşin olanı (dünyayı) seviyorsunuz da, Ahreti bırakıyorsunuz.” (KIYAMET/20-21) buyuruyor.
Bi durun. 20 saniye sadece. Katıksız. Zihne hiçbir şey almadan ne yaptığınız bir düşünün? Nerden geldiğinizi ve nereye doğru sürüklendiğinizi. Klasik hayatın film şeridini.
Her şeyin anlamsız olduğunu anlamak şekilleniyor. Keşke bu şekillenme diğer hayatımıza bir nebze katkı sağlasa. O alanda çalışmak için vesile olsa bizlere…
En güzel yüzler, en taze benizler bir bir solmuyor mu zamanın etrafında! Gün geliyor zirvede olanlar sonra alaşağı olmuyorlar mı? Allah’ın planı en yücesi değil mi? Bu seyirde bir rıza kapısına ulaşabilsek ahh!..
Geçicilik tam olarak imtihanı bırakma değil lakin!
Resulullah Efendimiz (r.a.), dünyadan yüz çevirmenin anlamını şöyle açıklıyor: "Dünyadan yüz çevirmek, ne helal şeyleri haram etmektir, ne de malı zayi etmektir. Dünyaya rağbet göstermemek, elinde olan nimete, Allah’ın elinde olan nimetlerden daha fazla güvenmemen ve başına bir musibet geldiğinde o musibete gösterdiğin rağbet, o musibetin gelmemiş olmasına gösterdiğin rağbetten fazla olmasıdır."(İbn-i Mace)
"Elinizden geldikçe kendinizi dünya işlerine fazla kaptırmayın. İbadet için kendinize vakit ayırın. Zira kimin amacı sırf dünya olursa, Allah işlerini dağıtır. Fakirliği devamlı aklına getirir. Kiminde amacı ahiret ise, Allah işlerini toparlar, huzurunu artırır. Zenginliği kalbine yerleştirir. Hakkında hayırlı olan herşeyi hızla ona yaklaştırır." (İbni Mace, Taberani, Beyhaki)
Hayırlı cumalar…