HAYAT DEVAM EDİYOR

Ahmet Çapanoğlu

Çağımızın en büyük hastalığı olan ego ve gurur, insanlarda onarılmaz yaralar açılmasına neden oluyor. Bu ego ve gurur, insanlara benlik düşüncesini tetikliyor. Eğer bir insan benlik düşüncesine sahip olursa, o zaman da vazgeçilmezlik düşüncesi ortaya çıkıyor. Vazgeçilmezlik öyle sarıyor ki kendisini, “ben olmazsam olmaz, ben olmazsam işler yürümez ve en iyi ben bilirim, benden başkası bilemeze  kadar gidiyor.

Kibirleri öyle yüksek ki, önüne geçilmez. Kibir; insanın her konuda bilmişlik taslaması, her şeyi ben bilirim, ben yaparım, herkes benden aşağıda, ben en yukarıdayım herkesten her anlamda üstünüm gibi şeytanlaşmanın farklı bir yanıdır. Bu kibir, insanın psikolojisinin bozuk olduğunu gösterir, önemsenmediği anlarda da intihara eğilimini ortaya çıkartır.

Çevrenize baktığınız zaman bu kriterlerde olan çok insanla karşılaşabilirsiniz. Yukarıdan bakarlar, sınıfından olmayan hiç kimseye de ehemmiyet vermezler. Ama sınıf farkı da olsa dinleyecek birini buldular mı asarlar, keserler. Onlar konuşuyorsa, başkasının konuşma hakkı yoktur.

Kendini en önemli gören bu insanlar, belli bir mertebeye geldikleri zaman, nefslerinin esiri olarak farklılaştıklarını gösterir ve insanları ötekileştirmeye başlarlar. Dünyanın merkezi olarak kendilerini kabul ederler ve dünyanın kendi eksenlerinde döndüğünü zanneden bu insanların gözlerini hırs bürür, gözleri makamlarda mevkilerdedir ve yokluklarında o makamları kimsenin dolduramayacağına inanırlar. Sanki öldükleri zaman her şey bitecek, dünya duracak, ya da yörüngesinden çıkacak, her şey allak bullak olacak. Bazen öyle bir hal alırlar ki, güçleriyle başkalarını ezmeye, hak hukuk bilmeden çevresinde kendine karşı potansiyel tehlike gördüklerini eleştirmeyi hayat tarzı olarak kabul ederler.

Eğer onlara bir şey hakkında görüşünü sormazsanız, yaptığınız işin hiç önemi yoktur. Eğer sorarsanız da mangalda kül kalmaz, üfürür de üfürür.

Her şeyin en iyisinin kendinde olduğunu söyleyerek kendilerini farklı bir sınıfa koyarlar. Bir anlamda değer verdiği veya değer vermediği kim olursa olsun, onları sınıflandırırlar. Her konuşmasında susmak bilmez, her şeyin en iyisini kendisi bildiği için dinlenmesini ister yani kendince vazgeçilmezliğini ortaya koymaya çalışır. Oysa asırlardır kendini vazgeçilmez zannedenler, Karunlaşmalarıyla ve malıyla mülküyle övünenler, zillete maruz kalmışlardır.

Onlar o gün öğündükleri mallarını, mülklerini terk edip nasıl toprağa karıştılarsa, günümüzde ki insanlarda aynı şekilde mallarını ve övündüklerini bırakıp gideceklerdir. Sonra onlara başkaları sahiplenecek, belki belli bir süre sonra o bırakıp gittiklerinden eser de kalmayacak.

Bunun tedavisi var mı derseniz, maalesef bu yaşadığı süre içerisinde yoktur. Tedavinin ilacı, ölümdür ve toprak olmasıdır. Başkaca bunun izahı ve kurtuluşu yoktur. Bunlar içinde musalla taşında imam nasıl bilirdiniz? dediği zaman da verilecek en güzel cevap, onsuz da hayat devam ediyor deyip konuyu kapatmaktır.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.