Galiba öyle. Bunca gelişmelere karşı kolaylaşması gerekirken, zorlaşıyor. Hayatı zorlaştıran da insanın kendisi. 200 yıllık sanayi tarihinin son 50 yılındaki teknolojik ilerlemelerle gücünü ortaya koydu. Öyle ki, önceleri bir nesil değişimi 20-25 senede bir olurken, son yıllarda neredeyse her 5 yılda bir yeni nesiller ortaya çıkıyor. Bu değişim de tabii ki teknolojinin etkisi büyük.
Teknoloji insan hayatını kolaylaştırmak için var. Bunun için de tabiata, çevreye; yani insanın sağlıklı şartlarda yaşama hakkına dikkat edilmesi gerekir. Artan dünya nüfusu, giderek daralan gıda üretim kaynakları ile beraber ele alındığında, temel gıda hammaddeleri için üretimi artırmak zorunlu oluyor. Bunun için teknolojiye de ihtiyaç var. Hibrit, GDO, melez nesiller bu amaçla devreye alınmış durumda.
İnsanlık tarihinin ilk yıllarından itibaren güçlünün haklı olduğu bir düzen olsa da, bunca sistemlere ve yasalara rağmen sömürü düzeni halen devam ediyor. Yıllar gıda yanında devreye seyahat, eğlence, ulaşım ihtiyaçları da ortaya koysa da, yaşama alanları azalıyor, çevre kirliliği artıyor; daha da ötesinde gıda ve su kaynakları daralıyor. Sağlıklı hayat, su ve gıda arzı ciddi manada tehdit altında.
Teknoloji birçok alanda gücü ve bilgiyi biriktirme, kullanma, iletme gibi amaçlarla meydana gelen alet ve makinelerin bilgi ile birleşmesi ve uygulanması olarak kabul edilse de bu cümle teknoloji kelimesini açıklamada yetersiz kalıyor. Zira teknolojiye her geçen gün yeni ifadeler eklenmekte, yeni açılımlar getirmektedir. Burada etik önemli olsa da, teknolojini etiği üzerinde hiç durulmamaktadır.
Özellikle güçlü devletler ve şirketler maddi gücüne güç katmak ürettiği yasaların da açıklarını bildikleri için bu konuda pek de dengeli değiller. Onlar için insan, adalet, yaşama ve üretme hakkı gibi insanı değerlerden ziyade menfaate dayalı bir dünya kurmaktadırlar. Basit bir misalle, atomun keşfi önemli bir olaydır. Ancak atom de enerji üretir, yeri gelir insanı, medeniyeti ve çevresini tahrip eder.
Teknolojiye karşı çıkmak akıl dışı bir hareket olur ancak, insanın nereye gittiği üzerinde durulmalıdır. Yumurtada çıkan kabuğunu beğenmiyor. Dünün üretiminin daha zor olduğu şartlarda toprağına, köyüne, suyuna, hayvanına bağlı olan köylü, üretim kolaylaştığı halde köyden, üretimden kaçıyor.
Dün genç yaşta evlenmek, üretim yapmak isteyen köylü kızı, bugün köylü ile evlenmek istemediği gibi, doğduğu köyde de yaşamak istemiyor; köyün hanımefendisi olma yerine şehirde köleliği seçiyor. Teknolojinin kolaylaştıracağı hayatın yerini yine teknolojik ve zor bir hayatı seçme yoluna giriyor.
Dün babasının ağalığı (cömertliği) ile övünen, onu örnek alan köy delikanlısı, bugün babasını, atasını beğenmiyor. Öyle ki, zirai üretimin zirve yaptığı bir dönemde buradan daha çok kazanma yerine şehirde daha zor bir hayatı tercih ediyor, kapıcılık yapıyor.
Dün imkânsızlık sebebiyle köyünden meslek kazanmak üzere şehre giden köylüoğlu, bugün alın teri dökmeden, daha çok kazanmak için esrarcı-erouncu tezgâhına düşerek hayatın üzerine oynuyor.
Dün üniversite okumak, diploma almak, en azından iyi bir öğretmen veya hemşire olmayı onur sayan gencim, bugün diploma almayı devlette iş bulmak, rahat etmek, bağımsız yaşamak için istiyor. O zaman nerede kaldı teknolojinin kolaylaştırdığı düşünülen hayaller ve hayatlar.
Teknoloji insanı ve insanlığı bitiriyor mu? Bunu yapan illa ki tek başına teknoloji değil, teknolojiyi para kazanmak için akıl almaz muhtevalı programlar yapanlardır. Bu da bir farklı sömürü aracı değil midir?
Ey dünyalı, akıl almaz bir şekilde nereye varacağı belli olmayan bir baskı altındasın. Bu baskının da en önemli aracı teknolojiyi kötü amaçla kullanmandır. Esas konumuz küresel ısınma, iklim değişiklikleri, kuraklık ve yok olan canlılardır. İşe bir de bu taraftan bakalım mı? Teknoloji kullanarak birçok kötü uygulamalarla beraber silah piyasasını canlı tutanları sorgulamanın neresi yanlış. Son 1 senede 1.2 trilyon AB Doları silah satılmış. Dikkatinize: silah satanlar çoğu savaşan ülkeler değildir.
Ülkem teknolojiden de, adalet dağıtmadan da geri kalamaz. Teknolojiyi doğru kullanmanın tek yolu vicdandır. Ülkem de vicdanı olan ve adaleti tesis edecek tek ülkedir.