Nisan ve Haziran ayı yaklaşıyor. TEOG ve YGS hazırlıkları tüm hızıyla devam ediyor. Hani bir tabir vardır; “yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik Konuları bitirmek ve bol soru çözmek sınavlarda başarının ancak yarısını sağlar, diğer yarısı başarmaya olan inançtır. Eğer başarılı olunacağına inanılıyorsa, sınav içeriğine çalışmış olmak anlamlılık ifade eder. Başarmaya olan inanç yoksa işte tam burada devreye sınav stresi girer.
Olumlu düşünce zihnimizin enerjisini hayatın iyi yanına yöneltmek, problemlere olumlu yaklaşmak kendimizi ve başkalarını sevmek, hayatı doğrusu ve yanlışıyla kabullenip hayata dört elle sarılmak, kısaca güzel görmek, güzel düşünmek ve güzel yaşamak demektir.
Yalnız burada olumlu düşünmekle sorunları göz ardı etmek birbirine karıştırılmamalıdır. Olumlu düşünce problemlerden kaçmak yerine ben bu sorunu çözmek için ne yapabilirim? Bu sorundan ne öğrenebilirim, tarzında kendimize olumlu sonuçlar çıkarmaktır.
Olumlu düşünce bazen bizi gerçekçi olmaktan uzaklaştırabilir. Fakat bu tutumlu bir insanın zaman zaman cimri olabilmesi kadar doğaldır. Bazen sınırı geçmek kaçınılmaz olabilir; fakat olumlu düşünce sorunların göz ardı edilmesi şeklinde ortaya çıkan bir tavır bozukluğu değildir.
Zihin her an savaş içerisindedir. Olumlu ve olumsuz düşüncelerin güç savaşıdır. Bu savaşı genellikle güçlü olan kazanır. Her gün yaşadıklarımız düşündüklerimiz bu savaşımı besler. Olumlu olanlar olumlu olanları, olumsuz olanlar da olumsuzları besler. Diğerini güçsüzleştirir. Olayları değiştiremeyiz ama onlara bakış açımızı değiştirebiliriz. Geçmişi değiştiremeyiz ama şu andaki düşüncelerimizle hükmedebiliriz. Yaşamımızı en çok etkileyen unsurların başında bilerek ya da bilmeyerek kendimize söylediklerimiz gelir.
Farkında olsak da olmasak da her an kendimize olumlu ya da olumsuz bir şeyler söyleriz. Sonra bu söylediklerimiz ve düşündüklerimiz gerçeği dönüşüp hayatımızı yönlendirmeye başlar.
Olumsuz düşünce gündelik hayatın basit bir yansımasıdır. Bireyin çevresinden gördüğü olumsuz öğrenmeyle gelişen bir yargılama biçimidir. Yaşamımızda ters giden bir durumda her şeyin kötü gittiğini ve gideceğini düşünmek kendini suçlamak, çaresiz olduğunu hissetmek vs. kesinlikle bize bir şey kazandırmaz. Bunların yerine ufak tefek aksilikleri büyütmeden, sadece sıkıntı çeken insanın biz olmadığımızı, benzer şeyleri herkesin az ya da çok yaşadığını düşünmeli ve bu tarz olumlu düşünceler geliştirmeliyiz. Zira olumsuz düşünce bulaşıcıdır. Birey bu olumsuz düşünceleri başkalarına da aktarır. Bu durum da yaşamdan keyif almamızı engeller.
Yazımızı bir hikâyeyle bitirelim:
Günlerden bir gün kurbağaların yarışı varmış Hedef, çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Bir sürü kurbağa arkadaşlarını seyretmek için toplanmışlar.
Ve yarış başlamış. Seyirciler arasından hiçbiri yarışmacıların kuleye çıkabileceğine inanmıyor
“Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar.”diye bağırıyorlarmış.
Yarışmaya başlayan kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece birisi hariç. Seyirciler hala
“Zavallı, hiçbir zaman başaramayacak!” diye bağırmaya devam ediyorlarmış.
Kalan son kurbağa büyük bir gayretle kan ter içerisinde etrafındaki kurbağaların seslerine ve davranışlarına dikkat etmeden mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Diğerleri hayret içinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler.
Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş bu işi nasıl başardın diye. O anda farkına varmışlar ki kuleye çıkan kurbağa sağırmış.
İşte sevgili gençler bazen başarılı olmak diğer insanlarla yarışmayla mümkün olabileceği gibi bazen de onları hiç dikkate almadan hele hele onların olumsuz sayılabilecek yönlendirmelerini kendi yolunuzu çizecek bir motivasyon nedeni kabul edip yolumuza devam etmek, rekabet sonucunda oluşacak başarıdan daha kolay ve kestirme olacaktır.
Siz de olumsuz düşünen insanları duymayın.
Her şey gönlünüzce olsun.
Sevgilerle.