Yaradılışımız gereği bazı şeyleri anlamakta algılamakta sıkıntılar çekebiliyoruz. Bu durumlarda da karşımızdaki insanı kırma olasılığımız artıyor doğal olarak. Öyle bir an geliyor ki aklınızdan geçen şeyleri sonucunun ne olacağını düşünmeden söyleyebiliyorsunuz.
Düşünmeden konuşmanın cezasını ne kadar geç olsa da vicdanınızla hesaplaştığınızda anlıyorsunuz. Bazen zayıf anımıza denk gelip ağzımızdan çıkan şeylere dikkat etmediğimiz için pişmanlıklar yaşıyoruz. Maalesef hayatımızın çoğunu keş kelerle geçiriyoruz bu yüzden. Ve belki bu yüzden etrafımızdaki bir çok güzelliği fark etmeden yaşamaya devam ediyoruz.
Toplum tarafından ailemiz tarafımızdan ve hatta kendi kendimize yaptığımız sansürlerle hayatı çekilmez hala geliyoruz. Birileri görse duysa ne der? Diyerek yaşadığımız için bazı sıkıntılar yaşıyoruz kendi kendimizi kısıtlıyoruz çoğu zaman. Salt doğrular var mı yok mu? Kimin dediği doğru? Doğru ne? Diye düşünmediğimiz için belki böyleyiz. Veya körü körüne yaşadığımız için böyleyiz.
Bazılarımız dediğim dedik olur ve kendi doğruları vardır onların karşısındakini asla düşünmez. Baktığımız zaman ne o tarz insanların davranışları doğru geliyor ne de kendisini kısıtlayan insanların davranışları. Ve bu noktada tıkanıp kalıyoruz bazen biz nasıl dengeyi sağlayacağız diye…
Haytan zevk almadan boş boş yaşamak kadar acı bir şey olamaz sanırım. Keşkelerimizi bir tarafa bırakıp iyikilerle devam ettiğimiz zaman hayattan zevk almaya başlayacağız. Umarım bundan sonra hayatımızda hep iyikiler olur.