Açlık problemiyle karşı karşıya kalan insanlar, hayatın içinde gerek manen ve gerekse de amaçları doğrultusunda şayet bir ideali yoksa “kudurmuştan beterdir” der atalar. Çünkü ne nasihat, ne de herhangi bir şey onlara kâr etmez.
Yıkılmış ve derbeder olarak hayata bakarlar. Ancak hayatın gerçeği bununla sınırlı değildir ama ifadesi güçtür. Ne olursa olsun; Açın halini tok bilmez, hastanın halini sağ bilmez. İnsanlık tarihine bakıldığında göze çarpan tüm trajediler, savaşlar, yıkımlar, isyanlar ve devrimler hep bu değerlerin göz ardı edilmesinden kaynaklanmamış mıdır?
Nitekim şimdi de hiç kimse cennete mi, cehenneme mi gideceğini bilmiyor. Söylesene? Seni dünyaya gelişine pişman eden ne? Sahip oldukların mı? Başına gelen belalar, musibetler, açlık ve hastalıklar mı?
Bunların hepsi gelip geçicidir. Böyle olmasa bile dünya hayatı sayılı günlerden ibaret olduğu için, ondaki kötü hallerde geçip gidecektir. Niçin hep yok olanlara, sana gelen kötülüklere ve çirkinliklere bakıp duruyorsun?
Birde sahip olduğun güzelliklere bak. Varlık, hayat, insanlık gibi büyük nimetleri tattın. Gerçi sahip olmadığın güzellikler de var, bir de senin olanlara baksana! Şunu da düşün ki, sana gelen ve hoşuna gitmeyen haller senin itirazınla yok olacak değiller.
Bu isyanınla yok olacak bir tek şey var, oda senin imanındır. Yani sana ebedi saadet kapısını açacak olan anahtarın. Seni isyana ve itiraza sevk eden sebeplerden biri de şu; Günahlara dalmışsın, bu dünyada ilahi emirlere tabi olmak istemiyorsun.
Nefsinin arzuları peşinde koşmak istiyorsun, bir taraftan da cehennem azabından da korkuyor, onu her fırsatta hatırlıyor, acı çekiyorsun. Allah ile savaşacağına nefsinle savaş, onu ıslah etmeye çalış. Tövbe kapısı her zaman açık, oradan girmeye ne mani var?
Evet, bu dünyaya isteyerek gelmedin, isteyerek te gitmeyeceksin. Getiren getirmiş, götüren götürüyor. Gitmek istemeyince burada kalacak değilsin. Şu halde seni yaratanın iradesine tabi ol. İman et ve rahatla. Başka çıkış yolun yok, tek gerçek bu anlıyor musun?
Genellikle zamanımız insanının kafasını karıştıran ve meşgul eden genel bir problem gibi karşımızda durur, “Yarın aç mı kalacağım?” sorusu... Aslında bu tür düşünce sorunun kaynağına inmekten çok sorunları artırmaktan gayri hiç bir işe yaramaz. İnsanı tamaha, dünyaya bağlanmağa, helâl-haram tanımamaya sevk eder.
Parayı kazanıp biriktirmek, ihtiyarlığı garantiye almak, emeklilik maaşı özlemiyle yanıp tutuşmak güzeldir ancak, tek yönlü yapılan bu hesaplarda ve hedeflerin kökünde yanlışlık vardır. Hülasa, şu mübarek günler hatırına, Rabbim sizlere ve bizlere gerçek yarınları düşünmemizi nasip etsin.
Selam ve muhabbetle…