Futbolcu kardeşlerimiz ve teknik heyetimiz canla başla çalışa dursun, yönetim kurulumuz da tamamlanma aşamasına gelen yeni stadımız ile ilgili tarihi kararlar almaya devam ediyorlar. Bu hamlelerden ilki, yapılan yeni stadyumun ismi noktasında geldi. PAKPEN grubuyla 5 yıllık bir anlaşma yapılarak kulüp kasasına hatırı sayılır bir meblağ konulmuş oldu. Sosyal medya ve bazı platformlarda stadın ismiyle alakalı olumsuz görüş belirten arkadaşlarımız da mevcut ancak artık futbolun bir endüstri olduğu da düşünüldüğünde bence çok akıllı bir hamle yapıldı ki PAKPEN grubu da Konya'mızın ciddi marka değerlerinden birisi konumunda. Bunun yanında maraton, kale arkası gibi tribünlere de sponsor arayışları başladı. Bu noktada da şu an itibariyle anlaşması yapılmış olan ve Konya'nın ciddi markalarının bulunduğunu söyleyebilirim. Kurumsallaşma noktasında atılan bu adımlar Konyaspor'umuza ilerleyen dönemlerde hem gelir sağlayacak hem de bu zamana kadar ne yazık ki hiç oluşturamadığımız vizyon anlayışıyla tanıştıracaktır. Konyaspor'un başarısıyla da doğru orantılı olmak üzere stat ismi, tribün sponsoru vs gibi konularda çok daha üst düzey şirketlerle çok daha yüksek gelir getiren anlaşmalar için zemin de oluşturacaktır. Ahmet Şan ve ekibi önceki dönemlerde yaptıkları bazı hatalardan ciddi dersler çıkarmış olacaklar ki bu dönemde gerçekten de iyi işlere imza atıyorlar. Bunların yanında taraftarın ve Konya halkının merakla beklediği kombine fiyatları da belli oldu ve satışlar başladı. Bununla birlikte passolig rakamlarında da artış kaydediliyor.
Kadrolara nokta transferler diye tabir edilen hamleler yapıldı. Geçen yıl Mesut Bakkal yönetiminde öncelikli hedefi topu rakip sahada tutmak olan Konyaspor, bu mantaliteye uygun transferler yaptı. Ancak savunma noktasında halen eksiklerimiz olduğunu da belirtmemiz gerekiyor. Kaleci transferinin halen sürüncemede olması da ayrı bir sıkıntı. Şartlarını tahmin edebiliyorum ama G.Saray'dan ayrılacak olan Sabri Sarıoğlu'nun takıma kazandırılması durumunda bu sıkıntılarımız da minimuma inecektir. Sabri, sağ bek ve ön libero pozisyonlarında başarıyla oynayabilirken çok sıkışıldığı takdirde 4-3-3'ün hücum hattında da kullanılabilir. Belki biraz maliyeti yüksek olabilir ancak ikna edilmesi ve Konyaspor'a kazandırılması durumunda hedefimizin ilk 5 olması işten bile değil.
Bu eksikliklere rağmen hücum bölgesinde oynayacak olan Djalma, Hleb ve Torje ile rakiplere özellikle iç sahada ciddi bir tehdit unsuru oluşturacağımızı da söylemeliyim. Marica'nın bundan önceki futbol yaşamında gösterdiği vasat tablo nedeniyle kafamda soru işaretleri olsa da özellikle Hasan Kabze'nin bu tarz bir durum yaşanması halinde hazır kıta beklediğini bilmek bu kuşkularımı sıfırlıyor. Marica'yı yıllardır takip eden biri olarak, iyi bir takım oyuncusu olması nedeniyle transfer edildiğini düşünüyorum. Taraftarlarımız ilk haftalarda geçen yıl takımımızı sürükleyen Theofanis Gekas'ın gösterdiği bir performans göstermesini bekleyebilir ancak Marica; hücum pres yapan, dönem dönem yan toplarda etkili olabilen, kanatlarda da oynama kapasitesine sahip ancak asla tek başına bir takımı sürükleyebilecek bir oyuncu değil. Bu tarz bir beklentiye girilip de ilk haftalarda biraz sabırsız bir tutum sergilenmemesi adına bu konuyu da belirtmek gerekiyor.
Herkes gibi ben de çok heyecanlıyım ve yeni sezonun başlamasını dört gözle bekliyorum. Avrupa hedefini sadece laf olsun diye telaffuz etmez ve buna yönelik hamleler yaparsak inanın bu hedef; bu taraftar ve bu sinerji ile hiç ama hiç zor değil...