“HAYIR BANA DOKUNMA”

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

TARİHE YOLCULUK (218)

 

  • Mülüman aileler çocuklarına mahremiyeti de gözeterek cinsel eğitim vermek zorunda. Yabancı bir kimsenin küçük çocukların mahrem yerlerine dokunmaları halinde; onlara “Hayır bana dokunma” sözcüğünün öğretilmesi şart.

 

“Din nedir?” diye sorulsa verilecek cevap; “Güzel ahlâktan ibarettir” olmalı.

Şanlı Peygamberimiz de “Ben en güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim” demiyor mu?

Madem ki bizim dinimiz İslamiyet “en mükerrem ahlâk” umdeleri ve emirleriyle âmücehhez bir şekilde dini, ırkı, mezhebi ve meşrebi ne olursa olsun insana, insanımıza ve insanlığa herşeyden önce ahlâkı ve ahlâklı olmanın yollarını gösteriyor. Peki o halde 21.yüzyıl dünyasının insanlığı yaşadığı iktisadî ve siyasî buhranların yanı sıra birlikte birinci ve ikinci dünya savaşlarında görülen göç buhranının bir benzeri Afrika’da, Kenan diyarında (Orta Doğu), Balkanlar, Kafkaslar ve Türkistan (Orta Asya)’da terör örgütlerinin devreye sokulmasıyla yaşanmıyor mu? Mülteci akınlarıyla birlikte insanlık kendi yaşadıkları yurtlarından ayrı başka ülkelerde zort şartlar altında büyük bir sosyal acı ve ızdıraplar da yaşamakta. Bunlardan ayrı olarak insanlık tek bir buhranın ızdırabını çekmektedir: “İman ve Ahlak Buhranı”.

İşte, belaların belası, musibetlerin musibeti, insanların ve insanımızın acı acı dert yandığı her problemin kaynağı budur. Kaybolan, küresel belalara uğramamıza sebep olan tek şey, imandır. Sarsılan, birey, toplum, devlet ve dünya genelinde çok değişik problemlerle karşılaşmamıza sebep olan tek şey, ahlaktır. Dünyaya küresel bir şekilde hâkim olan, işte bu iman ve ahlak buhranıdır. Dünya önemsenmesi gereken ve üzerinde uzun uzadıya durulması gereken bu iki buhranla çalkalanmakta ve adeta hercümerç bir duruma doğru hızla sürüklenmekte. Çokları zannederler ki, bütün mesele parti ve hükümetlerdedir, kabine değişti mi buhran kalkacak ve bütün proplemler çözülecek. Bu, kısır ve dar bir görüşe dayanan, aceleyle verilmiş yanlış bir hükümdür. Çünkü mesele, parti veya iktidar değişikliği meselesi değil, akıl, itikat, şahsiyet ve kalp meselesidir. Nitekim on beş seneden beri iktidarda olan mevcut parti iman ve ahlak buhranı karşısında çaresiz kaldığını yüksek perdeden dile getirerer başarılı olamadıklarını itiraf etmek zorunda kalmışlardır. Çünkü toplumun bütün bireyleri, dünyevileşmenin getirdiği saikle maddeye tapmak, egoizm ve kendisine hizmet gibi noktalarda hemfikirdirler. Bu tip bir bencillik, dışarıya taşmaz ise, bireysel egoizm düzeyinde kalır, genişlediği takdirde de partizanlık veya zümreci bencillik halini alır. Sadece bizde değil, işte bütün dünyada hükümran olan zihniyet budur. Karşılaştığımız bütün kötü durumların kaynağı, bu tip benlikler ve maddeye tapan, menfaate hizmet eden, “benim” diyen bu zihniyettir.

Hastalık budur. Bir mikrop gibi ve kanserli bir hücre gibi her tarafı kuşatmış vaziyette bu hastalığa yakalanan insanlar aramızda dolaşmaktadır. Yani “nefse tapan”, kişilik bozukluğu görülen, gayriahlaki davranışlar sergileyen şizofrenik hasta tipler değişmezse, yaşadığımız kötülükler ve küçük çocuklara cinsel teciz gibi son derece insanlık dışı saldırılar, davranışlar ve istismarların önüne geçmek; mevcut yasalarla zor görünmekte. Devreye örgü hukukla birlikte cezaların yaptırım gücünün toplum içerisinde, caydırıcılık gücünün kuvvetli olması için de düzen ve sistemin iyileştirilmesi gerekiyor. Burada eğitim devreye giriyor.

Talim ve terbiye ilk önce evde başlar, okulda devam eder ve camide tamamlanır. Okumanın ve eğitimin ve eğitmenin yaşı yoktur. Küçük çocukların bakımı kadar cinsel eğitim dahil, nasıl bir talim ve terbiye verilmesiyle ilgili ebeveynlerin bu konularda bilgi sahibi olmaları ve çocuklarına da bu öğrendikleri bilgileri eğitim yoluyla aktarmaları lazım. Kız ve erkek çocuğu olsun onların belli bir yaşa geldiklerinde dokunulmaması, bakılmaması ve görülmemesi gereken mahrem yer ve bölgeleri hakkında da aklaki açıdan eğitilmeleri ve bilgi sahibi olmaları gerekmekte. Müslüman anne ve babalar ile mütedeyn aileler İslam’a göre cinsel eğitimi de bilmek zorundalar. Çocuğunuzun cinsel istismara uğramaması yönünde çocuklarınıza, o mahrem yerlerine kendisinden başka kişilerin ister ev ortamında olsun, ister okul (sınıf) ortamında olsun isterse tenha yerlerde olsun dokunamayacağı ve dokunmaması gerektiği anlatılmalı ve öğretilmelidir. Yani ister kız çocuğu olsun ister erkek çocuğu olsun yabancı bir kimsenin o mahrem yerlere dokunmusı halinde; “Hayır bana dokunma” sözcüğünün öğretilmesi dahil cinsel istismara uğraması halinde nasıl karşılık vermesi, mukavemet göstermesi, avazı çıktığı kadar bağırarak nasıl yardım istemesi yolları da gösterilerek öğretilmelidir.

 

YARIN: Kara tohum ve Türk buğdayı…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.