Maç öncesi, maç esnası ve maç sonrasıyla gündeme oturan Konyaspor-Beşiktaş karşılaşması her iki takımında oyunun belli bölümlerinde rakibine üstünlük sağladığı bir şekilde oynandı. Ligin ilk haftaları olması nedeniyle oyun içindeki bu kopukluklar normal karşılanabilir. Konyaspor’un özellikle ikinci yarı oyunu forse ettiğini ve attığı 2. golden sonra rakip kaleye çok daha rahat gidebildiği bir mücadele izledik. Yeni transferlerin de birkaç haftaya takıma oturmasıyla birlikte bu senede zirvenin eteklerinde gezecek bir Konyaspor izleyecek gibiyiz.
Her iki takımda önce yenilmemek, kazanabilirsek de kaymaklı ekmek kadayıfı mantığıyla oynadı aslında. Ancak oyun düzeni, girilen pozisyonlar vs gibi futbol içi etkenlerin önüne yine eyyamlarıyla meşhur Cüneyt Çakır geçince saçma sapan gerginlikte bir maç izledik. Türkiye’de alt ligler de dahil 20 yıldır hakemlik yapan Çakır, 2006 yılında Fifa kokartı almasıyla başlayan yükselişini son olarak 2015 yılında yönettiği Şampiyonlar Ligi finaliyle taçlandırdı. Ve şuan ülkemizin en iyi hakemi olarak gösteriliyor, ayrıca 5 yıldır da UEFA Elit Hakem statüsünde bulunuyor. Böyle yazınca insanın saygısı nasıl artıyor değil mi? Hatta görseniz karşısında selam durasınız bile gelir yani o derece. Ülke dışında nasıl olduğunu hala anlayamadığım!!! bir destek gören ve gerçekten iyi maçlar yöneten bu arkadaş, nedense ülke içindeki karşılaşmalarda hep başrolde. Başrol derken esas oğlan, fakir ama gururlu genç sınıfında değil, yönettiği karşılaşmalarda hiçbir zaman standardı tutturamaması, verdiği ve vermediği kararlar ile toplumda infial uyandıran bir performans ile başrolde kalıyor ya da kaldırılıyor. Cuma günkü mücadelede de kendi güçleri nispetinde bir şeyler yapmaya çalışan Konyaspor ve Beşiktaş camialarının her ikisinden de geçerli not alamadı. Bu ülke sınırındaki maçları yönetirken gündemi değiştirmeye ve kaos oluşturmaya çalışırsa hiçbir zaman geçerli not alamaması da normal aslında. İlk yarının son dakikasında ikinci sarı karttan oyun dışı bırakamadığı Necip Uysal’ı, 83'de saçma sapan bir kartla oyun dışı bırakırsa kimse bu adamın samimiliğine inanmaz. Aslında bunlar da oyunun bir parçası gibi geliyor bana. Orta alanda üstünlüğü alan takımın 1 adım avantajlı olacağı bir maçın 45. dakikasında Beşiktaş’ın hem stoperi hem de ön liberosu olan bir oyuncuyu oyun dışı bırakıp da 1 kişi eksik oynamaya mahkum etmek, kafasında tasarladığı o kaos ortamının oluşmasını engelleyecekti çünkü. Son 10 yıldır her maçını tek tek takip ettiğim bu zatın yaptığı eyyamları yazmaya kalksam gazete sayfaları yetmez. Arkasına almış olduğu medya mensuplarının goygoyuyla ülkenin 1 numarasıymış gibi gösterilmesi yaptığı bu eyyamların irdelenmesini engelledi. Ülkemizi temsil ediyor ayağına saf temiz futbolseverlerimizin de aklına giren bu yapı yüzünden gerek kulüp bazında gerekse Milli Takım bazında bir arpa boyu yol alamadık.
Maç öncesinde 15 Temmuz gecesi yaşanan olaylar hakkında mesaj veren bir koreografi hazırlayan ve bu milli mücadelenin adeta fitilini yakan şehidimiz Ömer Halisdemir’i de unutmayarak adını tekrar zihinlere kazıyan Nalçacılılar Taraftarlar Derneği’nin bir mensubu olarak, karşılaşma öncesi ve sırasında ağır tahriklere maruz kaldığımızı da eklemeden geçemeyeceğim. Maç öncesi engelli bir taraftarı darp eden, bazı taraftarlarımıza kelepçe takan bir takım güvenlik güçleri, Buna tepki gösteren taraftarlara biber gazı sıkarak hiçbir gerginlik olmayan ortamı gererek ne amaçladılar bilemiyorum. Karşılaşma esnasında gerek özel güvenlik şirketinin gerekse emniyette görevli bazı arkadaşların her an coplarına müracaat etmeleri de açıkçası 2 yıldır bu sahada tek bir küfür dahi etmeyen bir grubun bireyi olarak beni derinden üzdü. Bunları söylerken kesinlikle tüm ekibi zan altında bırakmak istemiyorum. Gerçekten konuşmaya çalıştığınızda aklıselim bir tartışma ortamı oluşturduğumuz polis arkadaşlarımız da oldu ama birkaç tane arkadaşın kafasında başka şeyler mi vardı bilemiyorum, sürekli ortamı germeye çalıştılar. Zor zamanlardan geçtiğimiz şu dönemlerde herkesin biraz daha sakin olması ve olaylara geniş bir perspektiften bakması gerekiyor diye düşünüyorum. Süper Kupa finalinde Beşiktaş ve Galatasaray taraftarlarının yaptığı çirkefliklerin ceremesini bizim çekmemiz açıkçası hiç adil değil.
Allah’ım bu kritik dönemlerde hepimize akıl, feraset ve sağduyu nasip etsin inşallah…