Atmış beş sene evvel on bir ya da on iki yaşında idim, babamın dükkanı şimdi ki yıkılan Mevlana Çarşısı’nın altındaydı babamın saraç dükkanı vardı. Bir gün babamın dükkanında otururken bir kamyon geldi. Babamın dükkanının önüne kamyonu park etti. Şoför, “Hacı abi beş dakika durabilir mi?” diye izin aldı. Kucağında küçük bir köpek yavrusu vardı, daha sonra tekrar geldi. Küçük köpek yavrusu gene kucağında duruyordu. Babama Hacı Abi “Bu eniği birine getirdim onu da bulamadım sana verebilirim?” diye sordu. Babam da “ver” dedi.
Biz o zamanlarda İşgalaman semtinde oturuyorduk. Orada bağımız vardı. Oraya götürdük. Ben ismini pamuk koydum aramızda bir bağ oluştu onu çok sevdim aradan zaman geçti. Ben terziliğe başladım, gece saat on on bire kadar çalışırdım, gece vakti bağa giderdim. Şimdiki Kültür Merkezi’nin olduğu yerde tam karşısındaki eski Feritpaşa İlkokulu yanında mezarlık vardı. Mezarlıktan geçerken korkardım mezarlığa gelmeden ıslık çalardım, pamuk adındaki köpeğim benim ıslık çaldığım yerle soluya soluya hızlıca gelirdi. Islık çaldığım yerle bağın arası bir buçuk kilometre idi. Islığımı duyar duymaz dakikasında yanıma gelir, oynaya güle eve giderdik. Bağın duvarları alçaktı duvarında bekler yabancı sokmaz, sepet taşır, gazete taşır ne söylersek yapardı. Zaman geçti bağı sattık. Haciveyis Camii’nin yanında evimiz vardı, bağı satınca evimize geldik. Pamuk da geldi, küçük bir bahçemiz vardı. Pamuk nedense burayı sevmedi. Bir ahbap köpeği istedi. Babam da verdi. Ben üzülmüştüm bizim evin yakınında Mektep Sokağı vardı, pamuğu verdiğimiz şahıs orada oturuyordu. Aradan iki üç ay geçti, çarşıdan geliyordum pamuğu verdiğimiz şahıs evin önüne çıkarmış gezdiriyordu. Ben görünce dayanamadım, ıslık çaldım pamuk kulağını dikti aradan bir dakika geçmedi bir daha ıslık çaldım. Sahibine hırlamaya başladı. O da ne olduğunu anlamadı. Bir ıslık daha çaldım pamuk nasıl hiddetlendi sahibine saldırmaya başladı sahibi mecbur kaldı bıraktı. Pamuk nasıl koşarak üzerime geliyordu. Çömeldim iki metre kala üzerime atladı. Köpek ağlar mı ağlar… Gözlerinden yaşlar indi, ben de ağladım bir süre orda birbirimize sarıldık. Sahibi şaşırdı işaret ettim, “Ben götürüyorum dedim götürdüm” iki üç gün bizde kaldı sonra tekrar götürdüm verdim. Sonradan öğrendim ki zehirlemişler çok üzüldüm. İnsanoğlunda görmediğim sadakati sevgiyi o köpekte gördüm. Bu yaşa geldim hala unutamadım.