HAYVANLARDAN SORUMLU BAKANLIK VAR, İNSANDAN YOK

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Tüm seyahatlerimin temel dayanaklar vardır ama sorumluluk aldığın işi bitirme yanısıra gözlemler de yaparak ayrıntılara girme ondan ders çıkarmak gibi bir huyum da var. Bu seyahatim de onlardan biri.

İki farklı insan iki farklı bakış;

Konya uçağından sonra metroya biniyorum. Adım atar atmaz karşımda önceden tanıdığım sevimli bir dostumun sıcak bakışlarıyla karşılaşıyorum. Dostum Adana’nın temiz, asil ve varlıklı ailelerinden birine mensup.

Sarılarak hal hatır sormalardan sonra beraberinde ki eşi hanımefendiye beni tanıtıyor. Konuşma detayına fırsat vermeden “hocam, bir değişiklik yapalım, halkın içinde metro, devamında Marmaray’a geçip Anadolu yakasına gidelim dedik” diyor.

Birden şaşırıyorum. Şaşkınlığımız sebebi, bunca varlığa rağmen ikisi de Boğaziçi Üniversitesi mezunu bunca varlıklı aile nasıl oluyor da İstanbul’un öteki yakasına metro ile gitmeyi tercih etmeleridir. Bunca tevazudan çok etkileniyor ve teşekkür ediyorum. Devamına bakalım.

Ben yolumu değiştiriyorum, akşam Konyalı bir iş adamının daveti üzerine Maslak’tan Kartal’a 2 tren değiştirerek bunca yolu 1.5 saatte geçiyorum. Konyalı iş adamı dostumun da İstanbul’da yaptığı başarılı inşaat işine şahit oluyorum.

İki Anadolu insanının başarısı ve bir o kadar da tevazuu beni ikinci defa etkiliyor. İstanbul’a gidenler bilir, bu güzergahı araba ile geçmek bazen iki buçuk, üç saati bulur.

Dönüş yolunu yine Metro ile geçiyorum. Merter Durağı’ndan 80’li yaşlarda, son derece de bakımlı ve uç görünümlü iki bayan biniyor. Düzgün konuşuyorlar, Metroya adım atar atmaz yanımda bulunan boşluğa yerleşiyorlar. Birisi “Uf be, şu kokuya bak, bu kadarı da fazla”

Diğeri “Ne olacak, beşer beşer doğuruyorlar, bunlardan ne beklenir ki”. Karşılıklı konuşmalar devam ediyor. Siyasi tartışmalar, atabildikleri kadar iktidara ve Cumhurbaşkanına atmalar. “Ah, 20 yıl evvel ne kadar iyiydik, eşimin müsteşarlık zamanında kimse kimseye karışmaz, zorlamazdı”. Anlaşıldığı kadarıyla ikisinin de vefat etmiş eşlerinin biri müsteşarmış.

Hiç de öyle değildi ama bir yanda milletin parasıyla geldiği makamla toplumunu dışlayan ruhu pörsük iki bürokrat eşi. Diğerleri ise alın teriyle kazandığı para ve yeri önemsemeyen iş adamı asil insanlar.

*****

Bursa’da işimi tamamlıyorum, İstanbul’a için Yalova Feribotuna binmek üzere iken eski milletvekili ve Rize Belediye Başkanı Şevki Yılmaz Hoca ile karşılaşıyorum. Yine bir dostumun aracılığı ile tanışıyoruz.

Bir zamanlar neredeyse deli, hain, psikopat yerine konan Hoca ile yolculuk 1.5 saat sürüyor. Son derece dertli, dolu ve bilgili bir zat, Şevki Hoca ile her şeyi konuşuyoruz. Şehir şehir dolaşıp doğruları anlatıyor.

 Ziraatçı olduğumu öğreniyor, sahamla ilgili sorular soruyor, cevap alıyor, bıkmadan beni dinliyor. Dedim ya enteresan ve dolu Hoca, eğitimci olduğumu da öğrenince şöyle bir sitemde bulunuyor.

“Hayvanların ve bitkilerin yetişmesinden sorumlu bir bakanlık var da, insanların yetişmesinden sorumlu bir bakanlık neden yok, ona şaşarım” diyor. En önemli derdimiz de bu değil mi, zaten.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.