Haziran geldi bayram kapıda

Erol Sunat

Çok hoş bir tabirimiz var.” Kurban olurum.” Sıcacık, içten, samimi ve candan…

Sevdiklerimize söyleriz bu sözü. “Ben sana kurban olurum” Ben size kurban olurum”

“Kurban olduğum” benzeri o sözleri duyanın gözleri dolar. Taş kalplilerin, sevgisizlerin, ağzından bir çift güzel laf dökülmeyenlerin dahi o taş kalplerine bir haller olur.

Bir de aynı ifadenin madalyonun öbür tarafı diye anlatılanları vardır.

Kurban olmak, kurban edilmek gibi…

Hele ki yaşadığımız bu ayda, bu yılda… Bayrama on beş günden az kalmışsa…

Kurban almak, kurban kesmek bu kadar eziyet olduysa, zor olduysa…Zorlaştıysa…

Ve bu bayramın adı da Kurban Bayramı ise…

Kurban Bayramın da kurban etine hasret gitmek nedir bilir misiniz?

Ya da gördüğünden geri kalmak!

Türk milletinin kaldıramadığı bu…Ağırına giden bu… Anlam veremediği, anlamlandıramadığı bu…

Haziran geldi, bayram kapıda…

Bizi anlayacak, bizi dinleyecek kimse yok yanımızda?

*****

Asgari ücretli zorda…

Emekli darda…

Ekonomimiz yılın ilk çeyreğinde yüzde 5.7 büyümüş…

Hay maşallah!

Havalar iyi…

Keyifler yerinde…

Deniyor ki;

Nihai hedef refahın artması…

Ne demek nihai? Ne demek refah? Ne demek artmak?

Bizim için bir kucak dolusu lafı güzaf…

*****

Temmuz’da ara zam yok…

Et alma imkânı yok…

Hadi o yok…

Sebze alma imkânı var mı?

O da yok…

Kök maaş ne kadar?

Altı binden itibaren çıkın basamak-basamak…

Vaatler diz boyu, sözler ve gözler kaçamak…

En son basamak on bin…

O da herkes için geçerli değil.

Bir garip oyun…Bir garip hesap…

İçinden çıkabilene aşk olsun!

*****

En iyi ekonomist kim biliyor musunuz?

Bizim insanımız…

O en vefakâr, o en cefakâr, o en sabırlı insanlar.

On bin lirayla ayakta durabilene, hayata mukavemet edebilene, enflasyona karşı direnene, diretebilene denmezse kime denecek ekonomist?

Bir zamanlar günü kurtarmak diye bir tabir vardı.

Bugün için, günü kurtarabilen kaldırsın elini!

Gün uzun…Değil saatler, dakikalar geçmek bilmiyor…Hele bir de o gün ödenmesi gereken senediniz borcunuz ve ödemeniz varsa…

Günü kurtaran, bir sonraki gün ne yapacağım diye uykuları kaçırıyor.

Günü kurtarmak, insanı eskitiyor, yoruyor, erken çöküyor insanlar…

*****

Divan şiirinin büyük ismi Fuzuli, “Geçme nâmert köprüsünden ko aparsın su seni” diyor.

Kötü gün dostları ya öldüler ya bu diyarı terk ettiler ya da uzun zamandır beri her biri kayıp.

Varken yok diyen, borcunu kasası dolu olduğu halde ödemeyen, dostluğu, arkadaşlığı, akrabalığı hiçe sayan, halden anlamayan, düşene bir tekmede biz vuralım diyen iyi gün dostları ise her yerdeler!

Sonrası kahrediyor insanlar.

Stres, kalp, tansiyon, beyin kanaması, mideye giren krampları saymıyoruz.

Buna can dayanır mı?

Dayanmıyor…Ya kalpten gitti diyorlar ya tansiyondan ya da yığıldı kaldı, bir daha kendine gelemedi diye anlatıyorlar.

Hele bir de çalınan kapılardan boş çevrilmek yok mu? Pandemiden bu yana sanki hiçbir şey olmamış, yaşanmamış gibi. Her şeyi çok çabuk unuttuk. Kefenin cebi olmadığını da…

Haziran geldi, bayram kapıda…

Yüzü gülseydi insanımızın hiç değilse bu bayramda…

*****

Asgari ücret nedir diye soruyorlar. Efendim, asgari ücret demek, verilmesi gereken en az ücret demek…

Bu ücret, bu insanların geçimine yetmez diyemeyenlerin reva gördüğü…

Takdir ettiği…

Münasibi bu dediği…

İnsaf ve merhamet ölçüsünün adı!

Ya emeklilerin durumu…O nasıl bir ücretse artık…O ücretin adı yok…Tadı yok…

Haziran ayındayız, yılın ortasındayız.

Ne kaldı geriye?

En azından bir altı ay daha…

Hatta yaklaşık iki ay kadar ekleyin üstüne…

Gün geçmez, hafta geçmez, ay geçmez…

Dert bitmez, meseleler çözülmez!

Belli ki, kaderine terk edildi emekli…

“Benim emeklim” diyen, emekliyi düşünmek boynumuzun borcudur diyenler nerelere kayboldular?

*****

Yetkililer verilerden dem vurmuşlar. Veriler iyi gelmeye başlamış.

Mesela…

O iyi veriler, fiyatları aşağıya mı çekecek? Kiralar makul seviyelere mi inecek? Çarşı pazardan, marketlerden eli boş dönmeyecek miyiz artık?

Veriler size iyi, ya bize?

Veri, veri…Millet kaldı bir kemik, bir deri…

Bir emekli maaşı, bir küçükbaş kurban etmiyor. Bir emekli maaşı, bir ev kirasına yetmiyor…

İyi çıksa ne veriler? Bizim derdimiz ne, daha onu çözemediler!

Haziran geldi, bayram kapıda…

Kurbana hasret gidecek insanımız, yine bu bayramda…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.