Bir toplumun oluşmasında ve gelişmesinde, o toplumu meydana getiren insanlar arasında uygulanan görgü kuralları toplumdan topluma değişse de toplumlardaki uygarlık düzeyinin bir göstergesidir.
Görgü kuralları; insanın bencil, kaba düşüncelerden sıyrılarak başkalarına karşı davranışlarını bir düzene koymasını, onu duyarlı ve nazik kılarak insanların birbirleriyle olan ilişkilerinin sağlıklı ve tutarlı olmasını sağlar. Görgü, insanlara saygı göstermek, onların duygularına önem vermek demektir. Toplumda görgü kurallarına uyan kişiler terbiyeli, saygılı, nazik insanlar olarak nitelendirilir.
Günümüzde dış görünüm çok önemlidir ancak yeterli değildir. Dış görünümün mutlaka toplumda kendini uygun bir sunma şekli ile desteklenmesi gerekse de uygun dış görünüm ya da giysi, kapıdan geçmenizi sağlar; yerinde tavırlar ve görgü kuralları ise nereye ait olduğunuzu gösterir.
Konuşma ve üslubu da önemli görgü kurallarındandır. Duygu ve düşüncelerimizi görüp yaşadıklarımızı karşımızdakilere sözle iletme “üslup” önemlidir. Konuşmanın yapıldığı yer, kişi, zaman, içeriği ve biçimi kadar konuşma türlerinin neler olduğu, nasıl konuşulması gerektiğini bilmek önemlidir.
Hediyeleşme de görgü kurallarına uygun davranışlardan biridir. Hediye alıp-verme, içinde yaşanılan modern ve uygar toplumun önemli gereklerinden biri haline gelmiştir. İnsanları memnun etmenin ve sevindirmenin en kolay yolu onlara bir hediye almaktır. Özellikle ailemize, çocuklarımıza ve yakınlarımıza ufak da olsa sık sık hediyeler almak onları son derece mutlu edecektir.
Hediyeleşmede asıl olan, hiçbir zaman hediyenin maddi değeri olmayıp hediye verilen kimseyi hatırlamak ve onu memnun etmeyi samimi olarak düşündüğümüzü arzu ettiğimizi ispat etmektir. Hediye vermek, asil bir davranış, bir alışkanlık ve zevk meselesidir. Hediye, dostlar arasında güzel duyguları iletir ve hediye törensiz verilir.
Hediyeleşmede makbul olan hediyenin pahalı olanı değil, alınan kimseye en uygun olanın ve onun en çok sevebileceği bir hediyenin verilmesidir. Zamanı ve yerine göre yakınlarına bir öpücük, bir kuru yaprak, bir kır çiçeği bile paha biçilmez bir hediyedir. Hediyeleşmede çıkar düşünülmez ve hediye verilecek olanları mahcup etmeyecek ve sıkıntılı bir durumda düşürmeyecek düzeyde kalınmasına dikkat edilmelidir.
Hediye zarif bir ambalaj içerisinde verilir, eşyanın üzerinde fiyat etiketi bırakılmaz, kullanılmış eşya yeni dahi olsa hediye olarak verilmez. Hediyenin herkesin içinde verilmemesine dikkat edilmelidir. Gönderilen ve götürülen hediyeden ve değerinden hiç bahsedilmemelidir. Bu konuda konuşmak, sevinç göstermek ve övmek, hediyeyi alana düşer.
Efendimiz (SAV) hediyeleşmenin insanlar arasında saygı ve dostluğu geliştirdiğini, kıskançlık, bencillik ve cimrilik duygularını giderdiğini ve rızkın gelişmesine vesile olduğunu ifade ederek hediyeleşmeyi teşvik ediyor. Hediyeleşme efendimizin teşvik ettiği bir sünnet ise alan da veren de haz almalıdır.
Günümüzde Müslüman topluluklar arasında gönül kırıcı uygulamalar çok artmış, cebini, makamını ve unvanını nezaket ve dini kurallardan önde görme çok rastlanan bir davranış biçimi olmuştur. Halbuki en nazik, en görgülü, en centilmen, aşırıya kaçmayan en cömertlik Müslüman topluluklarda olmalıdır.
devlet olma da nezaket kurallarına dayanır. Hizmet, cömertlik, taraftar toplama; tüm bunlar için bir takım görgü ve nezaket kuralları resmi kurallarla birlikte devleti ifade eder.
Nazik ve sağlam devlete ulaşma umuduyla; Allah’a emanet, hayra muhatap olunuz, efendim.