Ülkemizde genellikle siyasal iktidar tarafından gerilim politikası üzerine kurulan siyaset yönetimi sonucunda İstanbul’da gösteriler çoğalmakta bu gösterilerden medet uman yüzleri maskeli, elleri molotoflu, karanlık vücutlarıyla yabancı istihbarat servislerinin yönlendirdiği provokatörler küçük marjinal sol parti veya illegal örgütlerin paçavralarıyla sahnede yerlerini alıyorlar ve caddelerde yakıp, yıkıp, polislerimize saldırıyorlar.
Gösteri hakkı herkes için demokratik bir haktır bu hakkı kullanmak isteyenlerin en büyük düşmanı ise içlerine karışan, camları kıran, her yere saldıran, ellerindeki Molotofları kullanarak her yeri yakan kışkırtıcı ajanlardır. Seksen öncesi bu ajan provokatörleri çokça gördük bunlar demokrasinin, insan haklarının, özgürlüklerin en büyük düşmanıdırlar. Halkın yanında değil içlerine sızmış yabancı istihbarat ajanlarının emirlerini yerine getiren kan içicidirler. Bunları deşifre etmek her vatandaşın hakkı olduğu kadar demokratik hakkını kullanarak özgürce gösteri yapmak isteyen demokratik kitle örgütlerinin de görevidir.
Bu tür ajan provokatörler haklı mücadeleyi haksız hale getirdiği gibi, gösterilere kontrol görevi olan emniyet güçlerimizi provoke ederek yanlış davranışlara yönelterek kitleleri ajite etmek ve kargaşa yaratmak, kitleri bezginliğe yönelterek halkı güvenlik güçlerine karşı kışkırtmaya çalışmaktır.
Son olarak gösteride cemevine cenazeye giden bir vatandaşımız serseri bir kurşunla hayatını kaybetmiştir. Bu alevi vatandaşımızın seçilmesi bir tesadüf değil. Bence alevi vatandaşlarımızı kışkırtmak için yaratılmak istenen kaotik ortamlar planlamasıdır. Her vatandaş olarak bu konuda dikkatli, duyarlı olmalıyız. Bu konuda iktidar cephesi özellikle ölen insanlar arasında ayrım yapmadan herkesi kucaklamalıdır. Kirli bir sanal alemin olduğu neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmeden gerilim politikaları oy getiriyor düşüncesi son derece tehlikeli ve yanlıştır. Zaten yeterince kutuplaşan toplumda bunu körüklemek ateşle oynamaktır bu tür yanlışlar öylesine gelişir ki bir gün gelir hiçbir şeyi kontrol altına alınamaz durumlara düşülebilinir. İktidar tüm insanlarımızı kucaklayıcı tavırlarla toplumsal barışımıza katkıda bulunmaya başlamalıdır.