Konya FETÖ/PDY ile mücadelede başat aktör pozisyonunda. Zira bugün ortaya çıkan raporlar bu örgütün özellikle batı illerinde daha çok şekillendiğini ortaya çıkardı. Muhafazakâr bünyelerde çok daha rahat ve hızlı yol alan öldürücü bir virüs. Bu bağlamda Konya “yuvalarıymış” demek yanlış olmaz. Ülke yoğun bir şekilde FETÖ ile mücadele ediyor. Şüphesiz bu mücadelenin en yoğun yaşandığı merkezlerden bir tanesi de Emniyet Teşkilatları. Şehirde 2 aylık geçen sürede neler yapıldı, mücadelenin yanlışları ve doğruları nelerdir, bu süreçten sonra nasıl bir yol izlenecek… Hepsi bu sohbetin satır aralarında gizli duruyor. Toplum tarafından sıklıkla konuşulanları sormaya ve bu minvalde cevaplar almaya gayret gösterdik. İl Emniyet Müdürü Mevlüt Demir cesur ve yürekli bir şahıs. Teşkilatının her zerresine nüfuz etmesi onun dirayeti ile ilgili. Süreci de olabildiğine makul ve asgari hatayla yönetmeye çalışıyor. Samimi. Rabbim yardımcısı olsun. Hadi fazla uzatmayalım buyurun keyifli okumalar…
AK Parti iktidara geldiğinden beri sürekli darbe tehditleri ile karşı karşıya kaldı. 15 Temmuz öncesinde de bazı istihbarat raporlarında yaz aylarında gezi benzeri kalkışma yaşanacağı söyleniyordu, Konya Emniyeti bu duruma nasıl yakalandı?
Bu soruya evet ya da hayır diye cevap verme imkân ve kabiliyetimiz yok. Bizi bu noktada etkileyen iki önemli kanun var 3201 ve 2559 sayılı kanunlar. Biri teşkilatla diğeri yetkilerle alakalıdır. Biz ancak buna göre hareket edebiliriz. Tabii bu konuda güvenlik tedbirleri için burada da iki temel parametre var: önleme ve caydırma faaliyetleri diyebiliriz. Devlet askere polise üniformayı niye giydirir, bunlar kanunun temsilcileridir, silahlıdır. Burada sadece üniforma değil, mazruf olarak da zarf olarak da kanunun temsilcisidir. Kanunun uygulayıcısıdır. Biz de Belediye sınırları içerisinde çıkabilecek her türlü sıkıntıya karşı bu göreve daima hazırlıklıyız. 15 Temmuz'da da bir cinayet şebekesinin yapmış olduğu illegalite gerçekleşti. Tabii biz gerekli tedbirleri aldık. Konya Emniyeti olarak Konya halkı olarak başta Sayın Valimizden tutun aşağıdaki sade vatandaşa kadar… Herkes üzerine düşeni yaptı, zaten şu an bu işin temeli esprisi şu: siz kamuoyu olarak özel ve Devletle vatandaşı birleştirirseniz başarılı olursunuz. Hiçbir darbenin arkasında Halk gücü olmadan darbe başarılı olamaz. 15 Temmuz'da bunu gördük. Bunu en iyi 10 Ağustos'a kadar meydanları tıklım tıklım dolduran halkla birlikte yaşadık. Neredeyse 24 saat insanlar nöbet tuttu. Konya ve 81 vilayetin tamamında bu gerçekleşti. Onun için bu durumu bilmemekten ziyade; gönül istiyor ki önceden haber alalım, tedbir alalım yaptırmayalım. Ki bu olay sadece öyle ulusal ölçekte yapılmış bir şey değil. Uluslararası bir plandır. Her zaman söyledim bunun Masonik CIAtik MOSSADik bir yapılanma olduğunu, bu işin mazide tek bir örneği yoktur. Ne Hariciler de ne Haşhaşiler de bunu göremezsiniz. Bu başka bir şey yani sosu kıvamı karanları içeriği çok farklı. Siz başörtüsüne “teferruat” derseniz, Mavi Marmara'daki uluslararası özgürlük göstericilerine aktivistlerine “otoriteyle ters düşmemeleri gerekirdi” derseniz, takiye diye viskiyi rakıyı yudumlarsanız, başörtüsünü atıp mini eteği giyerseniz, ardından “bayanı öpeceksin ama zevk almayacaksın” derseniz neticede 15 Temmuz sonrasındaki tablo ortaya çıkar. Bu tablonun müsebbibi de bu cani silahlı Fetö terör örgütüdür. Değilse hazırlık olup olmamasından öte kanunun size çizdiği sınırlar içerisinde gerekeni Allah'ın izniyle yaparsınız ve başarı bu noktada kaçınılmaz olur.
Siz 2015’in başlarında Konya'ya geldiniz. O günlerde bu olaylardan en çok etkilenen kurumun emniyet teşkilatı olduğunu diğer kurumlarda henüz bir temizlik yapılamadığını belirtmiştiniz, bugün durum nasıl?
Evet, biz o günlerde 17/25 sonrasından nasibini alan, bunu 9 şiddetinde depremle yaşayan tek kurumun emniyet teşkilatı olduğunu söylemiştik. Lakin yiğit düştüğü yerden kalkar tam tersi bir hareketle özellikle 15 Temmuz ve sonrası için emniyet teşkilatı gerekli cevabı vermiş ve düştüğü yerden kalkmıştır. Gönül şunu istiyor, diğer tüm kurumlar resmi özel fark etmez herkes aynı duruşu sergilesin ve biz bu mücadelede başarılı olalım. Önemli olan sulandırmamak. Ciddiyetten ve hukuktan vazgeçmemek elzem olanlardır. Diğerleri kendiliğinden şekillenir, sıfır hata ile bu işi yapalım yani orayla hiçbir bağı olmamış ancak çocuğunu oraya gönderdi diye araştırılmadan bir ithamda bulunulmamalıdır. Bu anlamda başka bir konu hakkaniyet ölçüsünden vazgeçilmemeli ve gayri ciddi olmamalı reel olmalı fiili durum ve hukuki durum mütenasip olmalı birbiriyle uyuşmalıdır. Hem kolluk hem adliye hem STK’lar direkt veya endirekt etken durumundaki birey veya kurumsal objeler burada üzerine düşeni yapacak elbirliğiyle bu işi temizleyip süratle bu gündemden uzaklaşmamız gerekiyor. Türkiye'nin gündemini daha fazla meşgul etmemek gerekiyor. Merhamete yer yok ama adaletten ayrılmak da yok. Çizgi bu olursa sonuçta başarılı olur Allah'ın izniyle.
Bu süreçteki operasyon ve görevden alınmalarda FETÖ dışındaki diğer cemaatlerin de etkilendiğini düşünüyor musunuz?
Cemil Meriç'in bir tespiti var. Biz ortaokul lise yıllarımızda okurduk. 80 öncesine atfen “Türkiye'de sağcı - solcu, ilerici - gerici, Türk – Kürt, Alevi - ülkücü falan yoktur. Türkiye'de vatan hainleri ve vatanperverler vardır” der. Onun için çizginizi çizersiniz. Hainler ve hain olmayanlar yani onlar bayrağın altında toplananlardır. 15 Temmuz'da baktığımız vakit kulağı küpeli de mini etekli de kolları düğmeli de başörtülü de peçeli de hepsi meydanlarda yekvücut vatanperver şekilde vatan sevdalarını göstermişlerdir. Diğer cemaatlere de müdahil olacak algısı Fetö tarafından yapılan bir manipülasyondur. Onların işine gelen bir durumdur. Düşerken yanımızda birkaç kişi daha götürelim operasyonudur. Hukuki olan her yapı ve birey bu işlerde devletin yanında olmayı sürdürür. Milletle beraber olmayı sürdürür. Uluslararası istihbarat örgütlerinin kucağına da oturmaz. Hadise budur, değilse adam burada A, B, C, D hangi görüşte olursa olsun ihanet etmediği sürece legaldir, hukukidir. Kimse doğmamış çocuğa don biçmeye kalkmasın. Olay budur farklı gönüllere pranga vuramazsınız. Kimi sarışın sever kimi esmer sever. Onun için burada filancalarda şöyle diyemezsiniz. Bunlar, kendi tezgâhlarıdır. Hatta bunlar takiye kelimesini bile “hiç” etmişlerdir. Hukuka saygılı olan herkes rahat olsun abdestinden şüphesi olmayanın namazından şüphesi olmaz. Allah'ın inayetiyle de Türkiye bu işi en kısa zamanda aşacaktır. Benim inancım bu. Tabii ki uzun bir yolculuk, toprak yolda yürürken paçanızın toz olmaması imkânsız, taşta değer yolda çamur da sıçrar. Aynayla barışırsınız yürümeye devam edersiniz.
2011-2012 de muhafazakâr kitlenin büyük bölümü bu yapının içerisindeydi şimdi baktığımızda kimi insanların gözlerinde bir korku gözlüyoruz, belki de sarı zarfını bekleyenler var.
Bakın memlekette şuanda OHAL var. Ama nasıl, insanlar OHAL’den ziyade sakin bir yaşam içindeler. Hiç kimseye herhangi bir kısıtlama yok. Yani demokratik ve hukuk sistemi çok rahat işliyor. Tabii abdestinden şüphesi olanlar korkar. 15 Temmuz sıradan bir dönem olarak algılanmamalı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin İstiklal ve İstikbal mücadelesidir. İstiklali olmayanın istikbali olmaz. Bu mücadelenin sonunda kazanan Türkiye Sevdalıları olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bireyleri olmuştur.
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı kurumsal iletişim başkanının bile benim yukarıda zikrettiğim tarzda bir cümlesi oldu. Operasyonların özellikle cemaatlere ve bize doğru döndüğü aşikârdır gibisinden, bu konuda ne dersiniz?
Ben bunu takip etmedim. Bilmiyorum ama sui misal emsal olmaz. Eğer böyle bir hata varsa hatadan da süratle dönmek lazım. Biz Konya Emniyeti olarak kılı kırk yararak kesinlikle mağduriyet oluşturmamaya çalışarak ciddi bir araştırma içerisindeyiz. Olabildiğince netiz, berrağız. Diğer kamu kurumları ile güzel bir işbirliği yapıyoruz, güzel bir koordinasyon var. İnşallah bunun neticesinde yaşamın tüm alanlarında normalleşme gerçekleşecektir. Herkes huzura erecektir.
Halk Fetö ile mücadelede Bylock kullananlar, Eagle kullananlar, Telegram kullananlarla; yapılanların maddi manevi destekçileriyle sonuna kadar mücadele için özellikle idamı istiyor. Bunlara asla bir şey diyen yok ama sizin de söylediğiniz gibi çocuğu okulda olanlar veya işte maaşını Bank Asya hesabından almak zorunda kalanlar bunlarla ilgili işlemler yanlış değil mi
Elbette bu noktada kesinlikle biz de bunların ayıklanması gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca buna bakacak olursanız bakın sayısını tam hatırlamıyorum ama bizim elimizde 2000’den fazla ihbar var.
Şikâyet mi demek istiyorsunuz?
İhbar, ne anlarsanız o. 2000’den fazla. Eğer siz bu iki binden fazla ihbara işlem yaptığınız zaman sokakta adam bulamazsınız. Onun için hadise şudur: biz burada kılı kırk yararak önüne geleni her aklına gelenin yazdıklarını ciddiye alarak işlem yapmıyoruz. Zaten o zaman bu devletin ciddiyeti ile bağdaşmaz. Tabii kıllık yarıyoruz bu bazen yüzde 1 oluyor bazen 0 oluyor bazen 9 - 10 oluyor.