Sonunda ceza, şiddet ve azap olan fiil, günah, sorumluluk ve kötü akıbet anlamında Arapça bir kelime.
Bütün övgüler Allah’adır.
Eğer kul ölür ve şeraite muhalif eylemler yapmışsa, onu bir çocuk veya arkadaş ya da komşu veya başkaları örnek alıp yaparsa: yaptığının günahı onun üzerinedir.
Onu örnek alıp yapanın günahı da onun üzerinedir.
Onların günahlarından da hiçbir şeyi eksiltmez.
Allah Resulü-sallallahu aleyhi ve selem- şöyle buyurdu:
“Kim İslam’da iyi bir duruma önayak olursa kendinden sonra bunu yapan olursa onu yapana yazılan sevap kadar ona da yazılır.
Onların mükâfatından hiçbir şeyi de eksiltmez.
Kim de İslam’da kötü bir duruma önayak olursa kendinden sonra bunu yapan olursa onu yapana yazılan günah kadar ona da yazılır.
Onların günahından hiçbir şeyi de eksiltmez.”
Günah da sevap da iyi örnek alınmalı.
Vebal evimizde başlıyor.
Evimizde bakmak ile yükümlü ve sorumlu olduğumuz ailemizden.
Sonra mahallemizdeki komşumuz, akrabamız, aç açıkta olan her canlıdan sorumluyuz.
İş yerindeki patron, çalıştırdığı personelden.
İdareci, amir, yanında çalıştırdığı personelinden.
Komutan askerinden, öğretmen öğrencisinden.
Derken bu halka bizi yönetenlere kadar gidiyor.
Sorumluluk alıyorsak bunun karşılığı ya mükafattır ya da cezadır.
Mükâfat almak varken neden cezayı tercih edelim değil mi?
En başta kibri bir kenara koyup, yaratan Yüce Allah’n kulları olarak bizleri yönetici görevlerine layık gördüğü için şükretmeliyiz.
Peki ne kadar bunlara uyuyoruz?
Önce kendimizden başlamak lazım.
Ailemize karşı sorumluluğumuz sadece para getirip işimiz bitti demek mi?
Ya da ben işyerimde işimi yaparım işimi aksatmam benim için yeter demek mi?
Bizi seçtiler biz de 5 yıl görev yaptık beğenmemişler, değiştirdiler şimdi ben de başka görev beklerim demek mi?
Cevap veriyorum hiçbiri.
Eğer görev alıyorsak aldığımız görevin sorumluluğunu ve yükün ağırlığını düşünmeliyiz.
Açıkta kalan, aç olan insanı gözetmeliyiz.
Bizlere imkanlar veriliyorsa bir sınav olduğunu unutmamalıyız.
O yüzden hiç birimiz diğerimizden üstün değiliz.
Makam mevkileri bilgimiz hoş görümüz, çalışkanlıklarımız ve hizmet aşkı ile doldurmalıyız.
Sultanahmet Camii kapısındaki alçak zincirler huzur makamına girişteki ilk adım olarak ifade edilir.
Orada şu yazı vardır. Bu yazıyı yaşamımız da hiç unutmamalıyız.
‘Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var.’