Zamanın birinde bir padişah ve daima fikir alışverişi yaptığı bir vezir varmış. Padişah her olayda çok sevdiği bu vezirinin görüşünü alır, o görüşe göre yapacaklarını bir daha düşünürmüş. Padişahın veziri her olaydan sonra, “Vardır bir hayır padişahım sen tasalanma” dermiş. Bir gün padişah ava çıkmış ve avladığı hayvanı keseyim derken serçe parmağını da kesmiş. Kopan parmağının acısıyla bağırırken padişahın en yakını ve yardımcısı olan vezir, “Üzülmeyin padişahım her şeyde bir hayır vardır, bunda da vardır bir hayır” demiş. Parmağının acısı geçmeden vezirin böyle konuşması padişahın canını çok sıkmış ve öfkelenerek vezirini zindana attırıp yeni bir vezir bulmuş kendine.
Padişah ava meraklıymış, yeni veziriyle ava çıktığı başka bir gün ülkeden çok uzaklaşıp ormanın daha önce hiç gitmediği bir yerinde avlanayım derken insan eti yiyen bir kavme av olmuşlar. Kavim padişah ve veziri yakalayıp bağlamışlar ki padişahın parmağının kesik olduğunu görmüşler. Bu kavimde her tarafı sağlam olmayan insanın etini yememe gibi bir inanç varmış. Bu yüzden padişahı serbest bırakmış, veziri de yemişler. Padişah telaşla saraya döndüğünde eski veziri zindandan çıkartıp özür dilemiş: “Kusuruma bakma. Seni zindana attırdım, ama dediğin çıktı. O gün parmağımın kesilmesinde benim için bir hayır varmış.” Vezir, “Özür dileminize gerek yok padişahım. Beni vezirlik görevinden azledip zindana atmanızda da bir hayır var” demiş.
Padişah, “Nasıl olur, ben sana haksızlık ettim ve zindana attım bunda ne gibi bir hayır olabilir” deyince; Vezir, “Ben zindanda olmasaydım ava giderken sizin yanınızda olurdum ve bugün eti yenen vezirin yerinde ben olurdum” demiş…
KABE’DEKİ DUA
Mekke’de üniversite hocası olan biri Kabe’de tavaf ederken önünde tavaf eden bir kadın görür. İlk saftan sonra hanımın omuzuna elini değer, hanım döner üniversite hocasına “Elin kesilsin” der. Hoca utanır geri çekilir, yaptığına pişman olur aradan zaman geçer. Hoca bir iftiraya uğrar, mahkeme sonucu eli kesilir. Hoca ar meselesi yapar, tayinini ister, başka bir İslam devletine gider. Orada üniversitede göreve başlar, eş, dost edinir, kendini sevdirir. Arkadaşları, “Hoca seni evlendirelim” derler, uygun bir eş adayı bulurlar.
Hoca evlenir. Bir iki ay sonra hanim hocaya elinin neden kesildiğini sorar. Hoca da olanları anlatır. Hanım Kabe’deki olayı hatırlar, “O duayı eden bendim” der. Hoca şaşırır, “Takdiri ilahi Allah’ım sen ne büyüksün, Kabe’deki yapılan her samimi dua kabul oluyor” der.