Her şeye iyi tarafından bakmak…

Mustafa Balkan

Hıcıveyiszâde Mustafa Sabri Efendi’nin Konya’ya ve Konya halkına yaptığı hizmetler asla unutulmaz!

Unutulmasına ve unutturulmasına da asla müsaade de edilmez, ettirilmez ve ettirilmesine de şiddetle karşı çıkılır, çıkmamız da lâzım gelir.

Hacıveyiszâde ailesinin her bir ferdi elbette, doğum ve vefat yıldönümlerinde hayırla yâd edilmeli ve yaptıkları hizmetler defaatle anlatılarak nesilden nesile aktarılmalıdır.

Âkif-i Sâni Ali Ulvî Kurucu, İstanbul TYB Şubesi tarafından geçtiğimiz yılın son ayında anılmıştı. Ali Ulvî Efendi’yi her yönüyle anmakta ve onun fikir ve düşüncelerini diri tutmakta büyük fayda var. Peygamber âşığı öylesine muhterem bir insan olan Ali Ulvî Efendi, 4 ciltlik hatıratında amcası Hacı Veyiszâde Mustafa Sabri Hocaefendi’yi anlatırken, “Hakikaten onun daha sonra yaptıkları, bizlere, “İyi ki hicret etmemiş.” dedirtmiştir” diyor.

Hacı Mustafa Sabri Efendi, eğer kardeşi İbrahim Efendi gibi Konya’dan Medine-i Münevvere’ye hicret etmiş olsaydı, Konya gerçekten öksüz kalırdı.

Çünkü Hacıveyiszâde Mustafa Kurucu, Konya halkının âdeta “babası” yerindeydi. Konya halkı onla mutlu oluyor, onla huzur buluyor ve onla birlikte 24 saat ayakta onunla dertleniyor, sviniyor ve acısını, üzüntüsünü, sevincini onunla paylaşıyordu.

Çünkü Hacı Veyis Zâde Hocaefendi, kendisini 24 saat talebeleri, insanımızın ve insanlığın hizmetine adamıştı. Evlendiği gün eşiyle birlikte vakit geçireceği yerde etüt dersine giren bir hoca düşünebiliyor musunuz?

İşte o Hacıveyiszâde Mustafa Sabri Kurucu Hoca idi.

Onun ömrü hizmete adanmış bir ömürdü…

 

HER ŞEYE İYİ TARAFINDAN BAKARDI

Ali Ulvî Kurucu Efendi’nin oğlu İbrahim Kurucu, babasını anlatırken bir hatırasını şöyle paylaşıyor:

“Her şeyin iyi tarafını görürdü. Mesela bu pencerede demir var ve bu manzarayı bozuyor. Ama o buna dekor verdiğini söylerdi. Mesela bir çocuk evde babası ile yüksek sesle konuşuyor, bu ne terbiyesiz oğlanmış. Ama o, oğlum bunların evlerinde demokrasi var derdi. Her zaman illa yanlış gördüğümüz bir şeyin makul ve makbul tarafını gösterirdi.

Bir keresinde hacdan sonra hacılar geldi. Onlara soruyoruz, hac nasıldı diye. Hacılar da başladılar, “burada yanlışlık vardı, arabalar böyle” diye konuştular. O gece babam hasta oldu. “Bunlar hacca gittiler, bu yanlış şeylerden başka bir şey bulamadılar mı” dedi. “Hacda hiç güzel bir şey bulamadılar mı? Bu mu kaldı hatıralarında?” Bunu annem söylemişti, gece hastalanmış babam.”

 

D. MEHMET DOĞAN

Mehmet Âkif’e sahip çıkan adam olarak tanıdık biz onu.

Sonra “Büyük Türkçe Sözlük” ile kalbimizin derinliklerine kadar nüfuz etti. Kelime haznemizin zenginleşmesinde D. Mehmet Doğan’ın iki bin sayfaya yaklaşan ve 110 bin kelime, deyim, terkip, atasözü ile 500’den fazla şair, yazar, ilim ve fikir adamından seçilmiş onbinlerce örneğin yer aldığı Büyük Türkçe Sözlük, başucu kitabı olarak hep masamızda ve yanımızda yer aldı.

Faydalı hizmetlerin altında imzası bulunan böylesine güzel bir insan, geç de olsa hatırlanarak “Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödüllü”ne lâyık görüldü. Ekrandan kendisini izlerken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisi hakkındaki söylediklerine tevazu ile karşılık vermişti.

TYB Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan’ı, Sayın Cumhurbaşkanı şu sözlerle taltif ediyordu: “Mehmet Doğan sadece kendisi eserler vermekle sadece ülkemizin önde gelen yazarlarını bir araya getirmekle kalmamış, aynı zamanda gençlerimizi edebiyata, sanata, kültüre yönlendirmek için her yolu kullanmıştır. Yazarlığın okulunu dahi kurmuştur. 40 yıldır coşkun pınar gibi eserleriyle fikir, edebiyat hayatımızın çoraklığını gideren Mehmet Doğan kardeşime yeni çalışmalarında başarılar diliyorum."

Ben de “Batılılaşma İhaneti” gibi pek çok kitabın altında imzası bulunan kıymetli ağabeyime başarılar diliyorum.

 

AZİZİM DİYOR Kİ…

Keşke her Müslüman Türk genci Fatih Sultan Mehmed gibi eğitim alsa da önce kendini, sonra 21 yaşında İstanbul’u fethetse.

18 yaşında Meclis’e girmenin bile ucu eğitime dayanıyor. 200 yıldan beri Türk Eğitim Sistemi ne bir mütefekkir, ne bir fikir ne de ilim adamı yetiştiremiyorsa; oturup “nerede hata yaptık” diye düşünmek gerekmez mi?..

 

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.