İbrahim b. Edhem (KS) bir gün hamama girmek istedi ancak parası yoktu. Hamamcı İbrahim b. Edhem’in hamama girmesine müsaade etmedi şöyle dedi:
“Ücret vermeden hamama giremezsin”
Hamamcının bu sözleri üzerine İbrahim b. Edhem ağladı ve şöyle dedi:
“Şeytanların evi olan hamama bedava girmeme izin verilmedi. Şeytanların evi olan hamama bedava girilmiyor da peygamberin ve sıddıkların evine (yani cennete) hiç bedava/karşılıksız girilir mi? (Ruhu’l Beyan)
Şu gelip geçici olan dünyada bile bedelsiz bir şey yoktur. En ufak bir şey bile bir bedel ödenerek alınabilmektedir. Sayısız nimetlerle donatılan ve ebedi olan cennetin elbette bir bedeli olacaktır. Cennetin bedeli ilk başta imandır. Allah’ın varlığına ve birliğine, Peygamber efendimizin Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna ve Peygamber efendimizin Allah katından getirildiği şeylerin tamamına şeksiz şüphesiz inanmaktır. İmanın peşinden ise imanın bir gereği olarak salih amelleri işlemektir. Nitekim yüce Allah (CC) şöyle buyurmuştur:
“İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmak akan cennetler olduğunu müjdele.” (Bakara, 25)
Cennetin imandan sonraki bedellerinden bir tanesi de takvadır. Allah-u Teâla cenneti takva sahiplerine yani kendisinden hakkıyla sakınanlara vaat etmiştir. Nitekim ayeti-i kerimede şöyle buyurulmuştur:
“Rabbinizin bağışına, genişliği göklere yer arası kadar olan ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun” (Al-i İmran Suresi,133)
Cennetin imandan sonraki bedellerinden bir tanesi de nefsi kötü istek ve arzularından alıkoymaktır. Nitekim yüce Allah (CC) şöyle buyurmuştur:
“Kim de, Rabbinin huzurunda duracağından korkar ve nefisini arzularından alıkoyarsa, şüphesiz, cennet onun sığınağıdır.” (Naziat Suresi, 40-41)
Cennetin bedellerinden bir tanesi de dili ve tenasül organını muhafaza etmektir. Nitekim Peygamber efendimiz (SAV) şöyle buyurmuştur:
“Allah-u Teâlâ her kimi iki çenesinin iki ayağının arasındakinin şerrinden korursa, o kimse cennete gider.”
Kısacası ebedi kurtuluş ve mutluluk yurdu olan cennetin bedelleri vardır ve o bedeller buradan yani kısacık olan şu dünya hayatından kazanılmaktadır.
Her nane ile iştigal edelim sonunda ‘nasıl olsa Allah affeder’ şeytanın insan zihnine soktuğu başat vesveselerden biridir.
Allah’ın affediciliği elbette zihnimizin bir köşesinde durmalı lakin hep buna güvenerek fiiliyatlarda bulunmak bizleri hüsrana sürükleyecektir.
Şu kısa dünya hayatında o bedeli ödemeli. Ve karşılığında sonsuz cennet hayatını kazanmayı hak etmeliyiz. Yarın ertesi gün ertesi yıl değil. Hemen şimdi bunun için ne yapabiliriz bir ucundan başlamalıyız…
Hayırlı bir hafta sonu diliyorum.