Eskiden “silahı olan” dediğin ya askerde olurdu ya da polis teşkilatında. Şimdi ise herkesin belinde bir tabanca, herkes potansiyel bir tehdit, en ufak tartışma bile ölümle sonuçlanıyor.
Bakıyorsun trafikte biri selektör yaptı diye, diğeri hemen elini beline atıyor. Komşuların arasındaki basit bir tartışma “sen bana nasıl bağırırsın?” diyerek silahla çözülmeye çalışılıyor. Geçen günlerde, sosyal medyada reşit bile olmayan çocukların çeşitli silahlarla yakalandıkları haberini gördüm. Ya hu, bu nasıl bir cinnet hali?
Neden Bu Kadar Silahlıyız?
Her yıl yüzlerce insan bireysel silahlanmanın kurbanı oluyor. Ama gel gör ki, silaha erişim her geçen gün daha da kolaylaşıyor. Kimileri “efendim, kendimizi korumak zorundayız” diyor, kimileri “ben sadece hobi için aldım” diye savunuyor. Ama o hobinin bedelini masum insanlar hayatlarıyla ödüyor.
Güya silahı olan insan sorumluluk sahibi olmalı ama işin aslı öyle değil. O silah, bir öfke patlamasında, bir anlık gaflette ya da alkollü bir gecede hiç düşünmeden ateşleniyor. Ve birileri pisi pisine gidiyor!
Kanunlar Var Ama Yetmiyor!
Türkiye’de bireysel silahlanma üzerine bazı düzenlemeler var ama caydırıcılık meselesi tam bir muamma... Ruhsat almak zorlaştırıldı ama ruhsatsız silahlar elden ele dolaşıyor. Her mahallede bir “abi” var, “senin belin boş kalmasın” diye arkadaşına tabanca ayarlıyor. Peki bu silahlar nereden geliyor? Kim satıyor, nasıl bu kadar kolay yayılıyor?
Denetim desen var mı, yok mu belli değil. Suça bulaşanların kaçının elindeki silah kayıtlı? O belindeki silahı çekip birini öldürenlerin kaçı gerçekten hak ettiği cezayı alıyor? Bunları sorgulamadan, “kötü niyetli insanlar silah taşıyor” deyip işin içinden çıkamayız.
Açık ve Net!
Devletin tutmadığı silahın tetiği gevşektir! Bu yüzden daha sıkı yasalar, daha ağır yaptırımlar ve daha iyi denetimlerle bu işin önüne geçilmezse, sokakta yürümek bile kumar oynamak gibi olacak.
Önce bireysel silahlanmanın neye yol açtığını anlamamız, sonra buna karşı durmamız gerek. Silahın çözüm değil, aksine daha büyük sorunların sebebi olduğunu kabul edersek, belki bir gün “pisi pisine giden” kimse kalmaz.
Ama bu gidişle? Vallahi hepimiz bir gün bir magandanın kurşunuyla, hiç hak etmediğimiz bir şekilde aramızdan ayrılacağız. Bu kadar basit.