Son günlerde dünya yine alabildiğine krizlerle boğuşuyor. Dünyada birçok krizler olmuş ama bu sefer ki başka gibi geliyor. Krizler psikolojik baskıların ortaya çıkardığı güç (buhran) dönemlerdir. İngilizce CRISIS den türetilmiş, Türkçe karşılığı BUHRAN veya BUNALIM’dır.
Krizler; kişisel, bölgesel veya küresel olabilir ve kendiliğinden ortaya çıkmaz. Küresel kriz çıkarcı odak senaristlerinin eseridir; otoritelerini devam ettirebilmek için zamanı ve ortamı iyi koklayarak insanla ve mekânla istediği gibi oynar; sonuçta kriz çıkarırlar. Yani küresel senaristler yazan efendiler krizin yükünü köle gördükleri insan yığınlarına çektirirler. Yani, yırtılan hep Ahmet Efendi’nin yakasıdır.
Tarihte yaşanan buhranların önemlileri ekonomik olanlardır; insanı yoksulluğa açlığa ardından da köleliğe mahkûm eden kriz efendileri aç bıraktığı insan boyun eğdirir ve yazılanı oynatır. 1878 krizi üretim fazlası nedeniyle yaşanmıştır. 20 Eylül'den itibaren New York Menkul Kıymetler Borsası'nın faaliyetleri “Long Depression: Uzun Deprasyon” 10 gün süreyle işleme kapatılmıştır. Kriz, piyasadaki üretici talebinin zıttı bir şekilde üretimi büyütmesi ve ardından piyasadaki nakit sıkıntısının borsaya vurması şeklinde zararına satışlar yaptırarak, birçok şirket iflas etmiştir.
1929 Ekonomik krizinde tersi bir durum vardır. Önce aşırı yükselen borsa, ardından kar maksatlı satışlar ve dibe vuran New York Dow Jones Borsası. Ekonomik krizler çoğu zaman siyasi krizleri getirir. Hitler de ekonomik kriz sonrası iktidara gelmiş, sonrası 2. Dünya Savaşı ve dünyanın yeniden tasarımlanarak paylaşımı.
Krizler ister ekonomik, ister sosyal ve isterse de siyasal olsun sonuçta yükü çeken hep zavallı halk, çektiren de hep aynı odaklardır. Sanayileşen toplum, kapitalizme esir; bu da hırs, tahakküm, baskı, çıkar, modern kölelik gibi ne kadar gayri insanı anlayış ve uygulama varsa onu getirir. Küresel krizler sosyalist rejimlerde dahi aynı odaklıdır. Sosyalist sistemlerde dahi komünistlerin en çok şikayet ettiği BURJUVA sınıfının varlığı da herkesçe bilinir. Dünyada teorik komünistler vardır ama pratiğe intikal etmesi kapitalizmin elindedir, aksi durumda Kuzey Kore ve Küba da ki gibi açlığa mahkûm ederler.
Son günlerde yine hareketlilik hâkimdir dünyaya. Hareketliliğin merkezi 30 yıldır Orta-Doğu dur. Sırasıyla İran-Irak Savaşı, Saddam’ın yok edilerek Irak’ın kurtarılması, Arap Baharı, Suriye ve Kürt Umutlandırılması vs. Birbirini takip eden olaylara bakarsak, hedefte hep Müslümanlar olmuştur.
Şimdi kapitalist batı krizde başı beladadır. 2 yıl kadar önce WikiLeaks Belgeleri ile açık veren Batı şimdilerde Panama Belgelerinin altında kalacak gibi. Gücü parada gören, soyduğu vatandaşının hakkını Off-shore bankacılığa yatıranlar, vergi ve para kaçırma suçlamaları ile karşı karşıyadır.
Bu batı ve kapitalizmin iflas belgesidir. Nereye kadar gider bilinmez ama bu belgelerin ortaya çıkardığı infiallerle rejimler hatta kapitalizm sorgulanacak, mazlumlara yapılan zulmün hesabı mağdurlarının eliyle sorulacak gibi duruyor. Sonu yıkımlara kadar giderse şaşırmayalım. Ancak bu infiallerden ülke olarak mümkün olduğunca uzak durmamız gerekir. Gerçek hesap sahibinin hesabıdır bu.
Kalın sağlıcakla…