Hey gidi Karadeniz!
Doldi da taşamadi
Etmiyelum sevdaluk
Edenler yaşamadi…
Dizelerine sahip yanık türkünün memleketi ve yeşilin anavatanı “Karadeniz’in” bizi bu kadar etkileyeceğini açıkçası tahmin etmemiştik.
Gezimizin başından sonuna kadar samimiyet, yardımseverlik, Vatan-Millet-Bayrak sevgisi en önde geliyordu. “Konya” ise “Kardeş Şehir” olarak yerini çoktan almışa benziyordu. Birbirinden bağımsız o kadar fazla yaşadığımız olaylar vardı ki bunlardan bir kaçını küçük dipnotlar halinde belirtmek isterim.
-Trabzon kent meydanında park halinde bulunan 42 plakalı aracımızı görerek gelen Konyalı akademisyen bir doktor hocamın muhabbetine doyum olmuyordu. Hocam bülbül-altın kafes misali buraların ne kadar güzel olduğunu dile getiriyor ama kendi topraklarında hizmet etmenin aşkıyla nasıl yanıp tutuştuğunu anlatıyordu. Bizler de bu özleme yakından şahit oluyorduk.
-Dünya’nın en güzel mağaralarından biri olan Trabzon Çal mağarasını geziyor, dinlenmek için şelale içinde kurulan bir mekanda çayımızı yudumluyorduk. İşletmenin sahibi Konyalı olduğumuzu öğrenince muhabbet daha çok artıyor. Çaylar gidip geliyordu. İçtiğimiz çayların parasını zorlasak da verememenin üzüntüsüyle oradan ayrılıyorduk
- Aracımız Trabzon’da arıza yapıyor. Servise gittiğimizde, ellerinde bu parçanın olmadığını ve birkaç gün beklememiz gerektiğini söylüyorlar. Bizim Konya’dan gezmeye geldiğimizi öğrenip zor durumda kalacağımızı fark ediyorlar ve sıfır bir araçtan o parçayı söküp bizim araca monte ediyorlar. Bu fedakârlık, Karadeniz’in yiğit şehri “Trabzon’a” olan hayranlığımızı daha çok artırıyordu.
- Ülkemizi karabasan gibi kaplayan 15 Temmuz gecesi Uzungöl’de konaklarken tehlikeli Trabzon yaylarında köylülerin birleşip gece ellerinde Türk bayrağı ve tüfeklerle selâ eşliğinde “Tekbir” getirmeleri gerçekten tüyler ürpertici ve bir o kadar da gurur verici idi.
- Kara gecede Trabzonlularla nöbet beklerken “Hocam, inşallah darbe olmaz. Eğer Allah korusun olursa yerimiz müsait. Boşuna otele para verme. Gel, ailenle birlikte 15-20 gün misafirimiz ol” teklifiyle bizleri bir kez daha duygulandırıyordu Karadeniz insanı.
- Dibinden geçen ırmaklara rağmen yeşili olmayan, düz olmasına rağmen hiçbir yatırım yapılmayan, koca bir köyden ibaret plana sahip şehirleri görünce Konya’nın “Avrupa Modernliğinde Bir Şehir” olduğunu fark etmiş oluyorduk.
İslâmın tek kalesi olan ülkemizin hainler tarafından yıkılmaya çalışılması ve şehitlerimiz sebebiyle gezimizi yarıda kesmek zorunda kalıyorduk.
Karadeniz’in eşsiz doğal güzelliği ve muhteşem insanlarından ayrılmanın üzüntüsünü yaşıyor ancak ülkemizin aydınlık geleceği için önünün sonuna kadar açılması sevinciyle eve dönüyorduk.
Bu vesile ile 15 Temmuz İkinci Kurtuluş Savaşı’nda verdiğimiz şehitlerimize Cenab-ı Hak’tan rahmet, ailelerine sabırlar diliyoruz. Gazilerimize de acil şifalar diliyoruz.
Sağlıcakla kalın…