Hitabetin önemi ve âdâbı

Prof. Dr. Recep Dikici

İstanbul Müftüsü Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı ile makamında sohbet ederken, bana “Âlimlerin huzurunda iken dilini, evliyanın huzurunda iken kalbini sıkı tut.” hikmetli sözünü söylemişti. Sohbet sırasında âlimlerden daha fazla istifâde etmek için dinlemek, evliyanın feyzine kavuşmak için kalbini temiz tutmak gerekir.

Eshâb-ı kirâmın hepsi (radıyallahü teâlâ anhüm ecmaîn), Allahın resûlünün sohbetlerinde bulunmakla, vilâyet makamlarının en ilerisine vardılar.

Sohbet, beraber olmak demektir. Birkaç salih kimse, bir araya gelip hiç konuşmadan otursalar, sohbet etmiş olurlar. Kalplerinden birbirine sevgi akımı başlar. Allah sevgisi yüksek olanın kalbinden alçak olanın kalbine feyz akar. Bu, bileşik kaplar gibidir. Bileşik kaplardaki sıvı, aynı seviyeye gelene kadar durdurulamadığı gibi, bu akıntı da durdurulamaz. Onun için herhangi bir bahane ile bir araya gelmelidir. Bir araya gelince sohbete kavuşulmuş olur. Sohbette muteber bir kitap okunur, büyük zatlardan hürmetle bahsedilirse oraya rahmet yağar.

(Bazı melekler, Hak teâlâyı ananları görünce, kanatlarıyla onları, sevgiyle sararlar. Allahü teâlâ bu meleklere, “Şahit olun, bu kullarımı affettim” buyurur. Melekler, “İçlerinde başka bir iş için gelen günahkâr kötü biri var. Onu da mı affettin yâ Rabbi?” derler. Allahü teâlâ, “Evet, onu da affettim. İyilerle beraber olan kötü olmaz” buyurur.) [Buhari]

Sohbet ehli âlim bulunmadığı zaman, eskiden yaşamış, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okumak gerekir. (Kitap okumak, sohbetin yarısıdır) buyuruluyor. Yani, bir büyük zatın kitabını muhabbetle okuyan, sohbet etmiş gibi ondan istifade eder.

Böyle sohbetlerden maksat, doğru olan kitapları okumak ve okutmaktır. Sohbetlerde sadece kitap okumalı, kendinden bir şey ilave etmemelidir. (Bizim sohbetimize gelen kurtulmuştur, gelmeyenin hâli haraptır) demek yanlış olur. Büyüklerden biri, sohbetle görevlendirdiği talebelerine, (Sohbetlerinizde ilahlık ve peygamberlik davasında bulunmayın!) der. Talebeleri şaşırınca, (Benim her dediğim olsun derseniz, ilahlık davasında bulunmuş olursunuz. Bana uymayan, sohbetimize gelmeyen Cehenneme gider derseniz, peygamberlik davasında bulunmuş olursunuz) buyurur.

Sohbette, ayrı bir grup gibi olmak, sanki ayrı bir yol tutmuş gibi davranmak, şeyh gibi olmaya çalışmak, kendini ön planda tutmak uygun olmaz. Aksi takdirde bu hâl, büyüklerin karşısında varlık iddia etmek, haddini bilmemek, onlarla yarış etmek olur. Sohbeti düzenleyen kimse, hep kendi konuşmamalı, herkes rahatça konuşabilmelidir. Oradakileri talebe gibi değil, arkadaşı olarak görmelidir. Şeyh gibi davranmaktan çok sakınmalıdır.

Sohbet, İmanın gevşediği, çok kimselerin yoldan çıktığı, din bilgilerinin unutulduğu, bu fırtınalı zamanda, Müslüman evlatlarına Allah yolunu göstermesi, kendisinin de, talebesiyle uğraşırken, onlarla birlikte, ilerlemesi içindir. Bu inceliği iyi anlamalı ve ömürde geri kalan birkaç günlük fırsatta, çalışarak, talebe ile birlikte, nimete kavuşmalıdır. Yoksa, bu izni, büyüklük ve olgunluk alameti sanıp, maksattan mahrum kalmamalıdır.

Büyüklerden duyduğunu anlatmak da maharet ister. Hatırımızda yanlış kalabilir veya başka bir kelime kullanılır mânâyı bozar. Zata mahsus [kişiye özel] bir söz söylenmiştir, bunu genele yaymak yanlış olur. Orada bulunan bazıları için ilm-i siyaset icabı, o zamana ve şartlara göre söylenmiştir. Bunu her zaman her yerde anlatmak uygun olmaz. Hattâ suizanna, fitneye sebep olabilir.

İşittiğimiz söz, kitaplara aykırıysa, yanlış anladığımız meydandadır. (Ben böyle duydum) diye kitaplara aykırı bir şeyi anlatmak da yanlış olur. Hele, (Falanca duymuş) diyerek ikinci ağızdan anlatmak daha yanlış olabilir. Ne maksatla söylendiği bilinmeyen sözü nakletmek uygun olmaz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.