Mısır’da darbe yapanlar, Suriye’yi bir kaosa terk ederek firavunla baş başa bırakanlar, Gezi’de yapamadıklarını sandıkta yaptılar. Huzur ve sükûnetin temin edileceği, seçimden söz etmeyeceğimiz bir 4 yıl geçirecektik, evdeki hesap çarşıya uymadı.
Ahmet Davutoğlu’nun coşkulu balkon konuşması olmasaydı, yüzde 40’a rağmen bir hüzün çökmüştü her eve... En yakın rakibine yüzde 15 fark atan AK Parti, oy oranını koruyan CHP ve MHP seçimi kaybetmedi. Bu seçimin bir tek kazananı var o da oylarını ikiye katlayarak barajı aşan HDP…
Legal ve illegal örgütlerle AK Parti’ye karşı birleşen karşı cephenin seçim öncesi kurdukları koalisyonun iktidar imkanı bulabilmesi pek mümkün görünmüyor. AK Partili koalisyona baştan kapılarını kapatan CHP ve HDP’nin zihnindeki koalisyonun CHP+MHP+HDP formülü olduğu anlaşılıyor. Böyle bir koalisyonun “Kürt halklarının özgürlüğü”ne ne tür bir katkı sağlayacağını bekleyip göreceğiz.
Demirtaş’ın seçim akşamındaki teşekkür konuşmasında illegal örgütlerin yanında, doğunun İslamî hareketleri olarak bildiğimiz Nubihar ve Med-Zehra’ya da teşekkür etmesi, Kürt halkının büyük ölçüde desteğinin alındığını göstermesi bakımından dikkat çekiciydi. Bu grupların Halkevleri ve TKP ile aynı çatı altında bir araya gelmesi, eşyanın tabiatına aykırıydı kanaatimizce. Çözüm sürecine rağmen AK Parti’den HDP’ye kayan Kürt oylarının AK Parti’de neyi bulamadığını daha doğrusu HDP’de ne aradığını da sormak lazım.
Akla, mantığa en uygun formül, AK Parti+MHP beraberliği görünüyor. Böyle bir koalisyon, batı cephesinde makul karşılanabilir, ancak doğu cephesinde çözüm süreci ile bir halkın elde ettiği kazanımları kaybettirir, Kürt oylarının AK Parti’yi tamamen terk etmesine yol açar. AK Parti+CHP koalisyonu ise ihtimalinden bile söz edilemeyecek kadar uzak. Velhasılı bugünden yarına bir araya gelinecek bir model yok.
Şu bir gerçektir ki, HDP artık Türkiye partisi olmuştur. HDP’nin bu zaferi ile kurulacak yeni hükümetin anahtarı, Kandil’dedir. İçeriden de dışarıdan da MHP ya da HDP destekli bir hükümetin ortağı Kandil olacak. Bundan sonra HDP’ye düşen, yüzde 13 oy almış bir parti olarak Kandil’e çağrıda bulunmak ve örgüte silah bıraktırmaktır. Türkiye partisi olmak bunu gerektiriyor çünkü…
Bir alternatif de şu… Tablodan çıkan iktidar alternatifleri denendikten ve Hükümet kurulamadıktan sonra, Cumhurbaşkanı, Davutoğlu’nun kuracağı azınlık hükümetini onaylar, ancak hükümet güvenoyu alamaz ve 45 günlük süre geçirilmiş olur. Cumhurbaşkanı erken seçim kararı alır. Hükümet de ülkeyi seçime götürür. Anayasanın 116. maddesi gereğince “yeni seçilen Meclis’te Başkanlık Divanı seçiminden sonra 45 gün içinde Bakanlar Kurulu’nun kurulamaması hâlinde Cumhurbaşkanı TBMM Başkanı’na danışarak seçimlerin yenilenmesine karar verebilir”
***
Konya, Başbakan’ına, Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın memleketi Rize’den sonra en çok desteği veren şehir oldu. AK Parti Rize yüzde 66, Konya yüzde 65 oldu. Davutoğlu olmasaydı da Konya bu kadar desteği zaten verecekti. STK’ların Davutoğlu’na destek manifestosu yayınlamasının Konya’da bir karşılığı olmadı sanki… Isparta’nın Demirel’e, Malatya’nın Özal’a, Rize’nin Yılmaz’a verdiğini biz Ahmet Hoca’ya veremedik. Konya, geleneksel oy oranının üstüne en az yüzde 10 daha eklemeliydi. Olmadı…
Artık bir sonraki seçime kadar farklı bir Türkiye olacak. Ortaya çıkan tabloyu, tabloları hep birlikte göreceğiz. Bildiğimiz bir gerçek, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı.
Allah akıbetimizi hayreylesin…