Çanakkale Zaferi imanla kazanıldı
MUSTAFA KEMAL: “Siperlerin arasındaki mesafe 8 metredir. İlk saftakiler kâmilen şehit düşüyor. İkinci saftakiler üç dakika sonra sıranın kendilerine geleceğini biliyor. Ölüm muhakkak. Ama askerin asil duruşuna bakın ki fütur getiren yok, korkan yok. Bilen Kur’an-ı Kerim okuyor. Bilmeyen Kelime-i Şahadet getiriyor. İşte Çanakkale’de bize zaferi kazandıran bu yüksek ruhtur.”
“Çanakkale Ruhu” adlı konferansında Mehmetçiğin yüksek asaletini 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal Atatürk’ün anlatımıyla dile getiren tarihçi Caner Arabacı, bu yüksek ruhu şu sözlerle ifade etti:
“Çanakkale’nin Mehmetçik yönünü şu örnekle vurgulayalım.
Meselâ Çanakkale’de Mehmetçiğin siper harplerindeki tutumunu 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal, şöyle açıklar:
“Siperlerin arasındaki mesafe 8 metredir. İlk saftakiler kâmilen şehit düşüyor. İkinci saftakiler üç dakika sonra sıranın kendilerine geleceğini biliyor. Ölüm muhakkak. Ama askerin asil duruşuna bakın ki fütur getiren yok, korkan yok. Bilen Kur’an-ı Kerim okuyor. Bilmeyen Kelime-i Şahadet getiriyor. İşte Çanakkale’de bize zaferi kazandıran bu yüksek ruhtur.” diyor.
Bize Çanakkale’de zaferi kazandıran yüksek ruh bu millette var.
Böyle hiç ummadığınız olaylar, hiç ummadığımız felâketler geldiği zaman o ruh asaleti öne çıkıyor. Kendini gösteriyor.
Yalnız biz o yüksek ruhu ne yaptık?
Eritmek için… pörsütmek için… küllendirmek için…
94 yıldır çok çaba sarfettik.
Onun için milletimizin vatanını, bayrağını, inancını savunmak için yüksek bir asalet gösterdiğini görüyorsunuz.
Çanakkale’de Sahte Toplar
“Harp hiledir” sözünün Çanakkale’deki kara savaşlarında uygulamaya konulduğunu, Bayram Akgün’ün www.geliboluyuanlamak.com adresinde yer alan makalesinden özetleyerek öğreniyoruz:
“Çanakkale Muharebeleri tarihte birçok yeni teknolojinin ve taktiklerin kullanıldığı bir muharebedir. İlk deneme atışını bile bu savaşta yapacak olan teknolojik harikaya sahip bir savaş gemisi, savaş aracı olarak uçakların kullanılması, kara toplarından uçaksavarların yapılması vb. gibi birçok yenilikler görülmektedir. Bunlara benzer taktiklerin biri de Türkler tarafından yapılan sahte toplardır.
Eldeki topları ve cephaneyi kullanmakla birlikte bunları korumak da bir o kadar önemliydi. Çünkü toplarımızdan atılan bir merminin karşılığı binlerce mermi ile veriliyordu. Bu yüzden yeni taktikler geliştirilip topların korunması sağlanmalıydı.
Türk tarafı özellikle kullanılan topların yakın çevrelerine sahte toplar ve bataryalar hazırlayarak filo toplarının ilgisini başka yerlere çekmeye çalışıyorlardı.
Çanakkale Muharebesi’nde kullanılan toplar ellerinden geldikçe düşmana karşı cevap verir ve yeri geldiğinde yıldırmayı da başarır. Tabi ki bu topların atışlarında başarılı olması, düşman ateşlerine maruz kalmalarının azaltılması ve düşmana yanlış hedef göstermek açısından sahte bataryaların ve sahte topların yerleştirilmesi büyük önem arz etmektedir. Bu yüzden sahte toplar muharebenin hem deniz hem de kara safhasında kullanılır.
Şubat 1915’in başlarında kurulan 150/10.8’lik toplardan oluşan bataryalar daha yeni kurulmalarına rağmen büyük fayda sağlayacaklardır. Bu topların sürekli yer değiştirmesiyle düşmanın toplara isabet atışlar elde edememesiyle birlikte yakınlarına yerleştirilen sahte bataryalarla gemiler tamamen boşa atışlar gerçekleştireceklerdir.
1913 yılında Amerika’nın Türkiye Büyükelçiliği’ne atanan Henry Morgenthau, Erenköy Bölgesi’ne yapmış olduğu ziyaretinde sahte toplardan da bahseder:
“Bir asker (Çavuş), uzaktan gerçek bir silah gibi görünen, fakat çok yakından kontrol ettiğim zaman gördüğüm gibi, olduğundan daha uzun hale getirilmiş bir lağım borusu olduğu açıkça belli olan tuhaf bir aletin başında görevliydi.
Filonun gözlerinden bütünüyle uzakta olan bir tepenin ardına, bu çavuşun yönetimindeki cihaz ile birlikte top yerleştirilmişti. Her ikisi birbirine telefonla bağlıydı. Ateş emri gelip de havan topundan sorumlu olan topçu elindeki mermiyi attığında, lağım borusuyla vazifeli adam birkaç kilogram siyah barut yakacak ve simsiyah dumandan oluşan dikkat çekici bir bulut meydana getirecekti. Gemilerdeki İngiliz ve Fransızların, kendi üstlerine doğru hızla kayan mermilerin o görünen duman bulutundan geldiğini zannetmeleri ve bütün dikkatlerini o nokta üzerinde yoğunlaştırmaya devam etmeleri gayet doğaldı. Bu istihza dolu göstermelik silahın etrafındaki alan mermi çukurlarıyla delik deşik hale gelmişti; görevdeki çavuş, bana söylendiğine göre, üzerine 500'ün üzerinde atış çekmiş, öte yandan da gerçek topçu birliği sağlam ve gözlerden saklı halde kalmaya devam etmişti.”
YARIN: Çanakkale’den alınacak dersler…