Antalya maçında hem kadro hem de mücadele ve iyi futbol anlamında güzel bir görüntü ortaya koyan Konyaspor, aylardır kazanamadığı sahasında Denizli karşısına çıktı.
Futbolcuların üzerinde bir iç saha stresi olduğu belli ancak bu düzeyde profesyonel, takviyeleri yapılmış ve hayati puanlara ihtiyacı olan bir takımın hiçbir bahanesi olmayacağı, olsa da kabul edilmeyeceği de çok açık.
Kadroda bazı değişiklikler vardı ancak işk bakışta eksiklerin olumlu etkisi dahi olabileceği kanaati vardı bende. Ömer Ali, Miya ve Volkan’ın sakat olması nedeniyle Jevtoviç, Skubiç ve Hurtado kadrodaydı.
Eksi 5 derecede zor bir maç olacağı kesindi. Konyaspor ilk dakikalarda golü bulmak için hayli baskılı oynadı. Fakat Denizli’nin hızlı adamları iki tehlikeli kontra yakaladı. Konyaspor orta sahası ve bekleri geri dönüşlerde yavaş kalınca tehlikeyi önlemek için hücumda biraz sakinlemek zorunda kaldılar.
Yeşil Beyazlılar bu kez topyekün baskı yerine hızlı çıkışlarla etkili olmayı denedi ve tehlikeli pozisyonlar üretti. İlk yarının sonuna doğru Jevtoviç’in golü çok sevindirmişti ama VAR’dan Selim’in elle oynadığı görülünce gol iptal edildi.
İlk yarıyı önde tamamlasaydı Konyaspor, ikinci yarı daha rahat oynayacaktı. İkinci 45 dakika zorlu geçti. Denizli giderek kapanırken Konyaspor panikle kaleye daha çabuk gitmek istedi ve topla oynamayı neredeyse bıraktı.
Özellikle Guillerme’nin sol kanadı etkin kullanması sayesinde buldukları pozisyonları da hoyratça harcadılar. Aykut Hoca’nın Bajic ve Daci’yi alması da ciddi fark oluşturmadı. Hurtado ve Shengelia’yı çıkarmak için acele etti. Çünkü Denizli savunması merkez bölgeyi çok iyi kapattı. Hava toplarında da yine rakip etkiliydi. Tek yol kalmıştı, o da bol şut atmaktı ama beceremediler ve mutlaka alınması gereken maç, bir puana razı olarak bitirildi. Razı diyorum çünkü Denizli de kazanabilecek bir futbol oynadı.
Son dakikalarda tribünler ilk kez Aykut Kocaman’ı istifaya davet etti. O da maçtan sonra kendisine bu tepki hatırlatılınca “seyirci haklı. Yönetimin kararına saygı duyarım” dedi. Bu denli başarısız sonuçlar alan bir teknik direktörün istifa kararını kendisi alamaması da garip. Çünkü ısrarla tazminat istemediğini söyledi.
Bakalım “hocaya sonuna kadar güveniyoruz” diyen Hilmi Kulluk ne yapacak? Hocayı koruyarak, ondan mucize beklemeyi mi, yoksa “bu takımı düşüren başkan olarak tarihe geçmeyeceğim. Ne gerekiyorsa yapacağım” mı diyecek?
Göreceğiz.