HIRS İLE GELEN FELAKET

İsmail Detseli

Bir zamanlar köyde yaşayan çalışkan ama çok hırslı dünyaya fazla tamah eden bir adam varmış. Onun bu kadar çalışmasına rağmen içersinde fitnelik fesatlık veya başkalarının malında gözü oluşundan mı nedense bir türlü kendi işlerinde başarılı olamaz Allah ona nedense istediğini bir türlü vermezmiş.  Bu adamın büyükçe bir tarlası varmış. Adam bu tarlasına devamlı ekin ekermiş, fakat hiç doğru dürüst bereketli ürün alamazmış. Bu böyle yıllarca sürüp gitmiş.  Bir yıl iki yıl beş yıl on yıl derken bir gün adam Allah’a şöyle yalvarmış, “Allah’ım ben bu tarlaya buğday ekeyim, bol ürün ver kaldıracağım ürün ikimizin ortak olsun demiş. Ekini ekmiş hasat sonu öyle bir buğday olmuş ki, ürün harman yerlerine sığmamış. Ve harmanlar dolup taşmış. Buğday taneleri saplarında ayrılmış, iş bölüşmeye gelmiş. Adam Allah’a verdiği söz üzerine elinde bir teneke ile bir bana bir Allah’a diyerek bölmüş buğdayı. Bakmış ki, kendine göre Allah’ın tarafına çok gidiyor, ‘Yarabbi bu sana fazla oldu’ demiş, buğdayları birleştirmiş iki bana bir sana diye bölmeye başlamış, bölmüş bakmış ki yine aklından Allah’a çok oluyor. Yarabbi sana bu da fazla demiş yine toplamış bir araya bu defa üç bana bir Allah’a diye bölmüş. Yine olmuyor en sonunda kendisine on Allah’a bir vermiş buğdayları bölmüş ama yinede gönlü razı değilmiş ya neyse: derken gökyüzü kararmış bir fırtına bir boran bir tipi bir yağmur bir sel gelmiş buğdayların hepsini sular alıp gitmiş. Bütün o kaldırdığı buğdaylarda sel sularına karışıp girmiş. Ortalıkta buğday falan kalmamış. Neredeyse adamı da götürecekmiş ama adam korkudan büyükçe bir kayanın altına gizlenmiş ortalığın toz duman oluşuna bakarken arada şimşekler çakıyormuş. Adam hatasını anlamış da Allah’ın çakmak çakarak kendisini arayıp bulmaya çalıştığını zannederek.  Ey Allah’ım çakmak çakarak beni korkutup durma ben büyük bir hata yaptım, işte buradayım, bana ne ceza vereceksen ver demiş.  Bu hikâye bizim ozanı çok etkilemiş bakalım ozan İsmail şiir diliyle bunu nasıl hicvetmiş dinleyelim

 

Yıllar önce köylü bir adamın büyükçe tarlası varmış

Bu tarlaya tohum olarak buğday arpa saçarmış

 

Her nedense tarlasında verim pek az olurmuş

Çok emek çeken çiftçinin de kafası bozulurmuş

 

Yine bir ekin ekme zamanı tarlada çift sürerken

Şöylece bir düşünürde kafayı çalıştırır birden

 

Allah’a yalvarır derki rabbim bu tarlaya bereket ver

Ne kadar hasat kaldırırsam seni ortak edeyim der

 

Allah’ü zül celal o yıl çok bolca buğday verir

Harmanda hasat edilirde işler bölüşmeye gelir

 

Adam başlar buğdayları teneke ile bölmeye

Bir kendisine bir Allah’a teker teker dökmeye

 

Sonunda bakar bir buğdayın yığılmış iki tarafına

Zanneder ki çok gitmiş der buğdaylar Allah’ıma

 

Allah’ım senin ihtiyacın yok bir sen iki ben alayım

Buğdayı bölmek zor geliyor buna ben nasıl dayanayım

 

Bire iki böler olmaz bire üç bire beş böler olmaz

Köylü verdiği sözü unutur bir türlü gözü doymaz

 

En sonunda bire on böler tamamen o buğdayı

Aniden bir kara bulut, kaplayıverir havayı

 

Bir yağmur bir fırtına başlar gökten yağmaya

Kim cesaret edebilir ki afet önünde durmaya

 

Sel suya karışınca akar gider buğdaylar

Havanın durası yok gök gürler şimşek çakar

 

Bizim köylü korkudan bir kaya altına sığınmış

Şimşekler parladıkça kendini arıyorlar sanmış

 

Demiş ki ey yüce Allah’ım çakmağı çakıp durma

Yaptıklarımın cezasını ne olur böyle sorma

 

İşte ben buradayım gelip tutsun beni zebani

Verdiğin sözden döner misin seni gidi yabani

 

Diyerek kayanın altından dışarıya fırlamış

Riyakâr olmanın kötülüğünü birazcık geç anlamış

 

Allahı’n buğdaya ihtiyacı yok sen sözüne uyacan

Ne söz verdiysen mutlaka o sözünde de duracan

 

Ozan İsmail im derki bu kıssadan hissedir

Kişi verdiği sözü mutlak yerine getirmelidir

 

Kul yalnız Allah’a eğilir insana kulluk olmaz

Mal ve para el kiridir asla bunlara tapılmaz

 

YARAB sana sığınırız bizi kula kul etme

Bizi afetten koru yardım et namerde muhtaç etme

 

Söz verir yarı yarıya ortağız diye

Bölerken ortağı indirir onda bire

 

Verdiği her sözden cayarsa kişi eğer

Rüzgâr ektiği yerden tabi ki fırtına biçer

 

15 Ramazan 2004, İsmail Detseli

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.