Hikmet İlim ve Sanat Derneği (HİSDER) bu hafta, N. Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dini Musiki Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Yıldırım’ı konuk etti.
Doç. Dr. Mustafa Yıldırım, müzik ve musiki arasındaki farkları ve Türk müziğinin kökenlerini tartışarak, müziğin yalnızca bir sanat değil, aynı zamanda bir inanç felsefesi olduğunu belirtti. Müzik ile ezan okunabileceğini, fakat intihar da edilebileceğini ifade eden Yıldırım, Türk müziğinin asıl kaynağının irfani müzik olduğunu vurguladı. Ayrıca, müziğin Peygamber sevgisi ve tevhid anlayışının bir ifadesi olarak görüldüğünü söyledi. Yusuf Hemedani ve Hoca Ahmet Yesevi'nin tasavvuf müziğinin gelişmesinde önemli roller üstlendiğini de ekledi.
MÜZİK VE KÜLTÜR
Yıldırım, müzikle hayatın her anının iç içe olduğunu ve müziğin doğumdan ölüme kadar ritüeller yoluyla hayatımıza girdiğini belirtti. Türklerin MÖ 7 binli yıllarda nota sistemi kullandığını ifade eden Yıldırım, özellikle tabıl (davul) ve pipa gibi geleneksel müzik aletlerinin tarihsel önemine değindi. Türklerin savaş müziklerine "nevbet" ismini verdiğini ve bunun Osmanlı İmparatorluğu’na kadar devam ettiğini söyledi.
MÜZİK MATEMATİKSEL BİR İLİMDİR
Müzik hakkında yaptığı konuşmalarında, müziğin matematiksel bir ilim olduğunu belirten Yıldırım, Farabi'nin Türk müziğini sistemleştirdiğini ve müziğin bilimsel bir temele dayandığını ifade etti. Yıldırım, Osmanlı dönemindeki önemli müzik icracılarının çoğunun imam, müezzin veya şeyh olduğuna dikkat çekti ve Abdülkadir Meragi'nin müzik dünyasına katkılarını anlattı. Abdülkadir Meragi'nin eserlerinin günümüzde hala büyük bir öneme sahip olduğunu belirtti.
Sohbetin soru-cevap kısmının ardından, HİSDER Başkanı Prof. Dr. Önder Kutlu ve Selahattin Seldüz, Doç. Dr. Mustafa Yıldırım’a dernek plaketi takdim etti. Toplantı, toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.