Bundan 32 yıl önce aramızdan ayrılmıştı Hocamız Tuğman Ciranoğlu. Rahmetliyle en son görüşmelerimiz, kendisi Kırşehir Milli Eğitim Müdürlüğü yaparken gerçekleşmişti.
Bursa Eğitim Enstitüsünde okuduğumuz yıllarda Gemlik Lisesi Edebiyat Öğretmeniydi. Cumartesi geceleri Bursa Şelale Bahçesinde oldukça etkileyici konuşur, bizleri kendine hayran bırakırdı.
Rahmetli Hocam konuşmasını bitirdikten sonra, bende yazmış olduğum bir şiiri, onun ardından okurdum. Doksanlı yılların başında yollarımız kesişti.
Hocam Kırşehir Milli Eğitim Müdürü olarak atanmıştı. Ben ise ona oldukça yakın bir mesafede, Nevşehir Gülşehir İlçe Milli Eğitim Müdürü olarak görev yapıyordum.
Görevde olduğu süre içerisinde Kırşehir’de hemen her ay, birkaç saatte olsa sohbet etme imkânım oldu.
Ta ki, iktidar değişip, benim Giresun Çamoluk İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne atanmama kadar. Tuğman Hocam da görevden alınanlardan biriydi.
Yeni görev yerine giderken, 25 Haziran 1992’de geçirdiği o elim trafik kazası sonucunda aramızdan ayrıldığında elli yaşlarındaydı.
*****
Tuğman Hocamın vefatının hemen ardından aziz hatırasına bir şiir yazmıştım. O şiiri ailesine ulaştırmaya çalıştım. Lakin ne oldu, ulaştı mı, ulaşmadı mı herhangi bir bilgi alma imkânım olmadı.
Çünkü o yılların sürgün idarecilerinden biri olarak, bütün arkadaşlarım gibi sürgün, vurgun, ayrılık, hasret ve vefa duygularını dolu dolu yaşayanlardan biriydim. Siyaset her birimizi bir tarafa savurmuştu. Bu ilk savrulmamız değildi. Ben ve arkadaşlarım defalarca görevlerimizden alınmış, kuş uçmaz kervan geçmez tabir edilen yerlere sürülmüştük.
Lakin bu sürgünlerin acısını en çok çocuklarımız ve eşlerimiz çekti. Rahmetli Tuğman Hocam gibi aramızdan gözyaşlarıyla uğurladıklarımız oldu.
Artık kimlerin eline ne geçtiyse, kimlerin karnındaki şişler indiyse bilemiyorum.
*****
O hengâmeli ve netameli yıllarda, gidip gelmeler, taşınmalar, arasında 32 yıl önce yazmış olduğum şiir kayboldu.
Ta ki, o şiir güzel bir tevafuk neticesinde tam 32 yıl sonra, Tuğman Hocamın vefat ettiği ay olan haziran ayında Bursa Eğitim Enstitüsünden sınıf ve sıra arkadaşım olan aynı zamanda uzunca bir süre Nevşehir’de birlikte çalışmak nasip olan Elazığ-Maden’li Mehmet Ali Talayhan kardeşimden 8 Haziran 2024 sabahı “Erolcuğum bir dosyanın arasından çıktı” diye gönderdiği bu şiir ulaştı. Bu şiir o şiirdi. Kaybedip de 32 yıl sonra geri gelen şiir.
Dilerim, bu şiir, rahmetli Tuğman Ciranoğlu Hocamın anılmasına ve yad edilmesine vesile olur.
Bu yazıyı yazmama vesile olan; Mehmet Ali Talayhan kardeşime, okul arkadaşım Zeki Yılmaz kardeşime ve Tuğman Hocamızın oğlu Mehmet Ciranoğlu kardeşime kalbi teşekkürlerimi sunuyorum.
*****
Şiirin başlığı, “Hocam Tuğman Ciranoğlu’na” idi.
İşte o 32 yıldır yayınlanmak için bugünü bekleyen şiirimi sizlerle paylaşıyorum;
Yer, Şelale bahçesi, Bursa pirler beldesi / Kürsüde gümbür gümbür bir yiğit dadaş sesi
Konuşmacı kim diye merakla bekliyorduk / Tuğman Cihanoğlu’nu, ilk defa dinliyorduk
Gerçek bir Alperen’i, biz o gece bulmuştuk. / Çoğumuz ağlıyordu, sözleriyle dolmuştuk
Rabbim sevdiği kulu, hayr’a memur edermiş /Belli ki Hocamızı bize muştu göndermiş
Kırşehir’de buluşmak, belki en güzel andı / Benim için bulunmaz, tarifsiz heyecandı.
Belli nasip bu kadar, metin olmak zor ki zor / Silsem gözyaşlarımı Hocam artık kızıyor
Dadaşlar öksüz bugün, sevenler halsiz bugün / Hak emrine baş eğik, gönül çaresiz bugün
Ey Erenler Dergâhı, Sultanların otağı / Rabbimin çok sevdiği, Evliyalar yatağı
Alperenler soyundan sana bir er yolladık / Binlerce Fatiha’yla, ağlayıp uğurladık
Sultanım Emir Sultan, hırkasıyla er gelir / Sana gönül dolusu, duasıyla er gelir.
Rahmetli Hocam, Bursa Emir Sultan mezarlığında, Emir Sultana komşu olarak yatıyor.
*****
Bursa, Osman Gazinin, Orhan Gazinin, Murad-ı Hüdavendigar’ın, Yıldırım Beyazıt’ın, Çelebi Mehmet’in ve II. Murad’ın kabirlerinin olduğu şehir.
Bu şehirde gönül sultanlarından Emir Sultan yatar.
Burada Mevlid-i Şerif’in yazarı Süleyman Çelebi yatar.
Burada gönül sultanlarından Somuncu Baba yatar.
Bundan on yıl önce, Mayıs 2014’te Bursa Eğitim Enstitüsü Mezunları olarak Bursa’da bir araya gelmiştik;
Ulu Cami, ferahladığımız, rahatladığımız bir Cami olmuştu hep, hep birlikte Ulu camiden başlamıştık Bursa gezimize…
Sonra Emir Sultana geldik. Emir Sultan türbesinin hemen alt tarafındaki mezarlıkta sevdiklerimiz yatıyordu.
Emir Sultanda dua ettikten sonra, Tuğman Hocamızın da kabrinin olduğu Emir Sultan mezarlığına doğru yürümeye başladık.
Emir Sultan mezarlığında, Hocamızın kabri başında oğlu Mehmet’le birlikte toplandık. Okul arkadaşlarımızdan Sivaslı Necati Öncel, Hocamızın kabrinde Yasin okumuştu. Duygu dolu dakikalar geçirdik rahmetlinin kabri başında.
Sonra 1970 yılında şehit olan Yusuf İmamoğlu’nun kabrine geldik Necati Öncel burada da Yasin okurken, gözlerimiz o yıllara doğru dalıp gitti. Gözler buğulandı, hüzün çöktü içimize.
Yusuf İmamoğlu’nun kabrinin az aşağısında hepimizin ağabeyi olan 26 Ekim 2000 tarihinde aramızdan ayrılan Necati Dalgıç’ın kabri vardı. Gönlümüzde taht kurmuştu. Tartışmasız bizlerin döneminde olup da onu bilmeyen, onu sevmeyen yoktu. Allah razı olsun Necati Öncel, Necati Ağabey’in kabrinde de bir Yasin okudu.
*****
Tuğman Ciranoğlu Hocam, cesurdu, mertti, dürüsttü, iyi bir hatipti, seçkin bir ülkücüydü. Ondan çok şey öğrendik.
Onu hiç unutmadık…
Türk Milliyetçiliği için çarpan bir yürekti…Ay yıldızlı Bayrağımızın dalgalandığı her yere koşa koşa gidenlerdendi. Örnek aldığımız bir Hocamızdı.
Ruhu şad olsun. Rabbim mekanını cennet eylesin.