Bekir Bozdağ Yüksek Kurulu Seçimleri tamamlandı… Artık sözde bağımsız, ama özde göbeğinden iktidara bağımlı bir yargımız var. Dikkat ettiniz mi? Hiç kimse şu ana kadar seçilen hâkimlerin ve savcıların hukukçu kimliğinden bahsetmiyor… Hiç kimse hukuk kazandı diyemiyor… Sadece seçilenlerden şu kadarı AKP li, bu kadarı MHP li ve şu kadarı CHP li gibi fişlemeler yapılmakta…
Bir hâkimin siyasal görüşü veya dünya görüşü kimi niye ilgilendirir? Tabi eğer gerçekten hâkimse!... Tetikçi değilse… Niyeti iyi olan kim veya kimler bir hâkimin dünya görüşünü sorgular? Her iyi niyetli vatandaş, her aklı başında siyasi ve hukukçu kimliği olan herkes hukuka saygılı olmalıdır. Seçimleri paralelciler kazanırsa seçimleri tanımayız, diyebilen bir zihniyetin hukuka saygısızlığı tartışmasızdır…
Hukuka saygı duyulursa hukukçuya da saygı duyulacaktır. Hukukçu da bu saygıyı görebilmek için sadece hukuktan yana tavır alacaktır, almalıdır. Hukuka ve yargıya duyulan saygının azalmasının başlıca nedeni yargının hukuktan bağımsızlaşmasıdır. Hukukun siyasallaşmasıdır. Yargı mensuplarının yandaş, paralel, muhalif diye fişlenmeleridir.
Hukukçuya şunun veya bunun adamı olduğu için değil, cemaate veya iktidara yakın oldukları için değil hukukçu oldukları için hukuk adamı oldukları için saygı duymak zorundadırlar…
Ama hâkimler ve savcılar da bu saygıyı hak edecek şekilde davranmalılar… Alacakları 1.155 liralık siyasi rüşvet sebebiyle hukuku ve oylarını satışa çıkarmamalıydılar… Bazı değerleri ayaklar altına almamalıydılar…
İktidarın kendi yargısını oluşturma yolunda büyük önem taşıyan Bekir Bozdağ Yüksek Kurulu seçim sonuçlarına ilişkin olarak "hukuk kazandı, yargı artık bağımsız" diyebilen bir kişinin bile olmaması ne acıdır… Söylenen sadece yukarıda da bahsettiğim gibi varsa yoksa cemaatin yenilgisi, iktidar hukukunun üstünlüğü... Bu seçim sonucunda yargımızı iyice siyasallaştırdık… Yargımızı iyiden iyiye kaybettik… Ne diyelim… Yargımız sağ olsun…
Hukukçular olarak yaşadığımız bir diğer seçim heyecanı da baro seçimleri… Konya Barosu seçimlerinde de meslekten çok fişlenmeler konuşuldu… Beni tanıyanların bilir…
Hukuka veya avukata yönelik bir saldırı ve haksızlık olursa bu konuda etkin bir şekilde taraf olurum… Tepkimi koyarım… Susmam… Bu yüzden eleştirildiğim de olur ama dilsiz şeytan olmamak için konuşurum, kafamı kuma gömmem… Hukuk adına… Avukatlık adına…
İşte bu noktada baromuzda organlara kim seçilirse seçilsin, hangi siyasi görüşte olursa olsun meslek adına, hukuk adına omurgalı davranmalıdır… Dik durmayı becerebilmelidir… Söz konusu meslek adına bir tavır ortaya koymak olduğu zaman bu tepkiyi koyanların siyasetine bakmamalıdır… Tavır alanları, tepki koyanları ötekileştirmemelidir… Çünkü bugüne kadar çıkarılmayan sesler, gösterilmeyen tepkiler sebebiyle savunma makamı olan avukatların sesinin kısılması önce oylandı… Şimdi de bunu engellemek için adli yıl açılış törenleri kaldırılıyor… Paketlenen yargıdan torbaya sokulan yasalardan avukatların dosya inceleme yetkisinin sınırlandırılması çıkıyor… Bu arada kolluk güçlerinin yetkileri inanılmaz derecede ve ileri demokrasiye yaraşır bir şekilde artırılmakta… Kolluk güçlerinin öğrencilere kötü davrandığını dile getiren avukat gözaltına alınmakta… Bir meslektaşımız yine polis tarafından dövüldü… Daha neler neler var? Peki, baroların görevi nedir? Koltukları işgal edip yönetici etiketlerini kullanmak mıdır? Yoksa hukuk katliamlarının, mesleğe saldırıların yoğunlaştığı bugünlerde bir duruş sergileyip taraf olmak mıdır?...
Siyasiler avukatlara ve hukukçulara bu denli müdahale ederken bir baronun, bir avukatın siyasetin ve ülke gerçeklerinin uzağında olması düşünülemez…
Başta başkanımız olmak üzere seçilen meslektaşlarıma ve meslek örgütüm olan baroma sesleniyorum... Hep susuldu…Ama yandaşlıktan, ama seçim kaygısından...Sonuçta susuldu… Avukata, hukuka yapılan her türlü aşağılamaya, mesleği itibarsızlaştırmaya seçim kaygısı, siyasal rant beklentileri sebebiyle tepkisiz kalındı… Söz hakkımız alındı..." zaten konuşmuyorduk, ne önemi var" dercesine susuldu…Söz hakkımız oylandı..."Ama istediğimiz sonuç çıktı" denilerek susuldu…
Biz avukatlar böyle duyarsız, böyle tepkisiz, böyle vurdumduymaz olduğumuz sürece bizim başımıza daha çok vurulur... Daha çok kanımız akar... Daha çok gözaltına alınırız…
Adaylıkları süresince meslek onuru ve hukukun üstünlüğü için mangalda kül bırakmayan seçilmiş meslektaşlarımı kutlarken, yeni dönemin mesleğimiz ve hukuk adına kazanımlar ile omurgalı bir duruş getirmesini diliyorum…