İçinde bulunduğumuz yılı “Hüzün Yılı” olarak nitelendirirsek yanlış olmaz galiba… Korona virüs o kadar çok eşi dostu aramızdan aldı ki ölümlere üzülmemek elde değil. Şüphesiz olan her şeyde hayır vardır. Korona virüs de Allah’ın bizim için bir imtihanıdır. Belki halimize az şükrettik, belki kibrimizden önümüzü göremedik, belki fakiri fukarayı az gözettik, belki hakikati incittik… Korona virüs dünyadaki bütün sistemleri alt üst etti. Çin’den çıkan gözle bile görülmeyen küçücük bir virüs insanları adeta evlerine hapsetti. Korona virüsün henüz bir laboratuvar virüsü mü, yoksa yarasadan kaynaklanan bir virüs mü olduğu bilinmiyor. Ortada çok farklı iddialar dolaşıyor ama henüz ortalık toz duman olduğu için kimse ne olduğunu net olarak bilemiyor. Belki ileride her şey bütün netliğiyle ortaya çıkacak, gizli servislerin, uluslararası sermayenin, derin devletlerin, paraya hükmedenlerin, ilaç devlerinin yaptığı entrikalar olanca çıplaklığıyla gözümüzün önüne serilecek…
Yoldan geçen bir ambulans, okunan bir sala bizi hüzünlere sevk ediyor. Doğum kadar, büyümek kadar, yaşlanmak kadar ölüm de bu hayatın bir gerçeği… Sevdiğimiz bir dostun cenazesine katılamamak, acısını paylaşamamak bizi ziyadesiyle üzüyor. Gerçek bu olsa da insanız işte; aciziz, çaresiziz, duygusalız, hâl ehline hafif de olsa dünyanın yükü, bizlere ağır geliyor. Bir hastalık haberi, bir ölüm haberi bizi bizden alıyor. Eski alışkanlıklarımızı terk etmek zorunda kalmak, rutin hayatımızdan vazgeçmek, her şeyden şüphelenmek, virüs kapma endişesi duygu dünyamızı yerle yeksan etti. Yeni bir davranış kalıbına girmek, sürekli diken üstünde yaşamak zorunda kalmak psikolojimizi de alt üst etti. İnsanlar iktisadi sıkıntılarla boğuşurken bir de psikolojik sorunlarla uğraşmak zorunda kaldılar. Korona virüsün hayatımızda ve duygu dünyamızda açtığı yaralar sebebiyle çoğumuzun psikolojik dengesi bozuldu.
Hekimler bir takım yorumlar yapsalar da henüz korona virüs tehlikesinin ne zaman sona ereceğini kestiremiyorlar. Uzmanların söyledikleri de birbirini tutmuyor. At izi iti izine karıştı. Devlet kamu düzeniyle ilgili tedbirler alsa da asıl görev şahıs olarak bizlere düşüyor. Korona virüsten korunmak kendi elimizde olan bir şey, tedbirlere uyarsak virüsten büyük ölçüde korunabiliriz. Özellikle maske, mesafe ve temizlik kurallarına dikkat etmeliyiz. Bu sıkıntılı dönemde mecbur kalmadıkça kalabalık ortamlara girmemek de yerinde bir davranış olacaktır. Özellikle işimiz haricinde keyfi olarak düzenlenen etkinliklere de katılmamalıyız. Aslında bu tür etkinlikler şu anda yasak olsa da bazı insanlar yasağa rağmen düğün dernek gibi organizasyonlara devam ediyor.
Geçenlerde bir dostumla bir telefon görüşmesi yapmıştık. Sözlerinin arasında vallahi mahallede, köyümüzde, eş dost içinde, akrabalar arasında ihtiyar kalmadı, hepsini tek tek virüse kurban veriyoruz demişti. Dostumuzun söylediklerine katılmamak imkânsız, onun gibi bizim çevremizde de korona virüs sebebiyle Hakkın rahmetine kavuşan gençler ve yaşlılar oldu. Yaşadığımız tam anlamıyla büyük bir hüzün… Ölüm Allah’ın emri ama kuluz işte; ne kadar sabretsek de bir yere gelip tıkanıveriyoruz. Allah’ım bizlere dayanamayacağımız acıları yaşatma, bizi halis ve mazlum kullarının hürmetine affet, bizi görünür ve görünmez kazalardan, hastalıklardan, kötülüklerden muhafaza eyle…