Küçükken ışıkların ardından serin suların bardaklara dolduğu heyecanla dışardaki huzur sesini bekleyen bir çocuk olarak Ramazan-ı Şerifi yaşamanın en büyük heyecanla iftarı sahuru bekleyen bir nesil olarak nerede o eski ramazanlar demek yerine Ramazan-ı Şerifi yaşarken yaşadığımız boşluğun içinden kelamlarımı döküyorum. Belki bu boşluğu bu ramazanı şerifte de birlikte doldururuz.
Alemlerin ve mahlukatın yaratıcısı olan rabbim!
Şiirlerin en güzeliydi. Kelamın en fesih idi sana inen ve kalbine nakış gibi rabbimiz tarafından işlenen en güzel kitaptı sana gelen. Kelamın devamlılığı ve bağlılığı değildi sadece bizi etkileyen kelamın aşk olmasıydı beklide bir şiir bir yazı ancak bu kadar muhteşem yaratılabilirdi. Evet yaratılabilirdi. Çünkü yazılamazdı bu kelamlar sadece bir olan rabbimiz tarafından yaratılabilirdi. Geçmişten en iyi ders çıkarılan bir tarih kitabıydın belki şifa ayetleri ile tıbbı kitap oldun zihnimizde evrenin varoluşu ile bilimi hatırlattın herkese ve sendeki bütün ayetler muhabbet yaymıştı kalbimize aynı Rasulullah’ın kalbine inen o nur gibi yayıldı benliğimize…
Ve unuttuk seni yok olduk o karanlık nefsimizle. Yalnızlık hissetmeye başlamıştık. Boşluk ve acı vardı yüreğimizde ve yalnızım diye haykırmaya başladık kendi kendimizce. Ve rabbimiz dedi ki; o güzel kelimelerde; Kullarım sana beni sorduğunda ( söyle onlara ben çok yakınım bana dua ettiği vakit dualarına icabet ederim)kullarım benim davetime uysunlar bana inansınlar ki doğru yolu bulsunlar(bakara suresi186)
Son bulmuştu yalnızlığım benim rabbim vardı. Çok yakın olan bana secde kadar yakın olan rabbim uzak değildi. Bana annemden babamdan daha yakın olan rabbim. Bu ak bana yol olmuştu yeter sandım isteklerim ve arzularım vardı. Utanç kaplamıştı benliğimi çünkü ben günahkârdım. Huzura gidecek yüzük yoktu çünkü ben günahkârdım. Yaşlar doldurdu sinemi acı sarmıştı yüreğimi ellerim titriyordu. Huzura nasıl çıkacaktım. Yol vardı elbet bu yol en güzel kelamdan geçecekti.
Ve dedi ki rabbim; ancak tövbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar başkadır. Zira ben onların tövbelerini kabul eden ve çokça esirgeyenim (bakara 160)
Allahü Ekber dedim seslice sen ne kadar kudretli bir yaratıcısın ben ise ne kadar aciz bir kulum. Tövbe sıcak ama kırık bir kelam oldu benim için. Yüzümün ıslandığını ve yandığını hissettim. Tövbe hem hüznü hem mutluluğu hatırlattı benim için dememiş miydi rabbim; o davranışlarından sonra akıllanıp şükredesiniz diye afettik(bakara 52) her ayeti kerimede vardı rahmetin merhametin. Affederdin değil mi rabbim. Yük ağırdı ama sorumluluk duygusu ise az. Nasıl ulaşabilirdik ki sevgiliye sevgilinin de sevgilisine. İstiyordum çok istiyordum belki de ama nasıl ulaşabilirdim ki sevdiğime isteğime ve buldum yine kendimi o muhteşem kelamın içinde sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin. Şüphesiz o (sabır ve namaz) Allah’a saygıdan kalbi ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir.(bakara 45) zor ve ağır gelen bir görevdi ama kalbi ürperenler için müstesna. Yönelecek bir kalp bir ruh vardı. Rabbim bu yolu sabır ve namaz ile tavsiye etmişti. Yol uzundu ama senin kelamın hiç bitmedi bitmeyecekti. Yönelmek seninle bütünleşmekti buna yine senin kelamınla fark ettim rabbim!
Boş kaldın mı hemen işe koyul ve yalnız rabbine yönel (inşirah7,8) ne güzel de söylemiştin kulların sana bağlılığını ne güzelde ölçmüştün. Ama ben acizdim rabbim senin yolunda başarılı olabilir miydim? Ve dedi ki rabbim! Ey kavmim! Eğer benim rabbim tarafından verilmiş apaçık delilim varsa o bana tarafından güzel bir rızık vermişse buna ne dersiniz size yasak ettiği şeylerin aksini yaparak size aykırı davranmak istemiyorum ben gücümün yettiği kadar ıslah etmek istiyorum başarı yalnızca rabbimin dilemesi iledir ve ben ona dayandım ondan isterim(hud 88)ben başarılı olmayacaktım sen beni başarılı kılacaktın yolu yürüyen bendim ama yolu gösteren sendin rabbim. Önemli olan bu yolda neydi nasıl yürümek gerekirdi .
teslimi yattı belki de bu yolda yürümenin aslı kalbinle ve ruhunla teslim olmaktı çünkü; insanlar (inandık demekle imtihan edilmeden bırakacaklarını mı zannederler(ankebut21)
Teslimiyet ve imtihandı esas olan imtihan üzerine kurulmuş bu dünyada inandık cümlesi yeterli olan değildi işe koyulmak gerekiyor ve seni bütün benliğimizle bulmak gerekiyordu. Çünkü bu dünya zindandı. Aynı Yusuf as düştüğü gibi düştüğünde seni unutmadığı gibi bu dünya imtihan zindanıydı ve bizde bu zindanda seni unutmamalıydık. Şu an bunu yapamadığımız gibi ve sormuştu Yusuf as (ey zindan arkadaşlarım! Çeşitli tanrılar mı daha yoksa gücüne inandığımız bir olan rabbimiz mi?)cevap net ve belliydi rabbim. Bir tek olan Allah’ımızdı. Gücüne karşı konulmaz olan. Hükümde senin hükümdarlıkta belki Yusuf as dönemindeki gibi putlar yoktu ama putlaşmış insan ve insan sistemi vardı. Oysa demiş miydin o yüze kelamında Allah hüküm verelerin en üstünü değil midir? en üstünü sendin ve en iyisini verende sendin. o yüzden demiştin ki habibine ey Muhammed sabırlı ol çünkü o güzel iş yapanların mükafatını zayi etmez(hud115) Ve hatırlatmıştın ki bize gündüzün iki ucunda gecenin ilk saatlerinde namaz kıl çünkü iyililer kötülükleri giderir. Bu öğüt almak isteyenlere bir hatırlatmadır. Biz öğüt aldık boyun eyledik ve itaat ettik ve sen dedin ki rabbim pek yakında rabbin sana verecek ve sende hoşnut olacaksın (duha 5) evet hoşnut olacaktım senin verdiğin merhametle hoşnut kalacaktım.
Kelamlarımı bir zarfa koyuyorum ve sizlere ulaştırıyorum. Bizler dünyaya dalıp gafletle boğuşuyoruz asıl gayemizi unutuyoruz bende size küçük bir yürekten sevgi ve dua bırakıyorum.
Astaney-i lale
Vuslat ümidiyle…
Ramazan-ı Şerifinizi en içten dualarım ile mübarek eder dualarınızı beklerim.