Biricik olanı hoyratça örselemek bilinçsizce yaptıklarımızdan sadece bir tanesi.
Kâğıt-kalem ile somutlaştıracak olsak menfi olan bu durumu gözler göresi değil.
Bundan mütevellit tahayyüle emanet dilden dökülen kelamlar.
Buyurunuz:
‘Genel olarak günlük yaşamımız ve her türlü ilişkilerimizde enerjimizin daha fazla nereye yöneldiği çok önemlidir. Önemlidir çünkü, enerjimiz, ağırlıklı olarak geçmiş olaylara ya da bugünlerde yaşananlara ve yahut gelecekteki olaylara yönelir. Yani insanlar bilerek ya da bilmeyerek ilişkilerinde genel bir yatkınlık olarak daha çok geçmiş, bugün veya gelecekle uğraşırlar. İşte bu yatkınlık ve alışkanlığımız esasen bizim temel kişiliğimiz hakkında bilgi vermekle kalmaz, söz konusu ilişkilerimizde başarı şansını da etkiler.
Örneğin günlük davranış ve ilişkilerinde enerjisinin çoğunluğu geçmişe odaklanan, geçmiş olayların peşinde olan, genellikle geçmişi sorgulayan kişilerin, ağırlıklı olarak duygu kökenli oldukları, hayatla mücadelede biraz geriden geldikleri, diğer insanlara göre daha mutsuz bir tablo verdikleri bilinmektedir.
Enerjisini bugüne, o ana, mevcut yaşananlara odaklayanlar ise ağırlıklı olarak daha aktif, dinamik liderlik özelliği olan, saha adamı özelliği olan fizik odaklı kişiliklerdir.
Günlük hayatı süresince daha fazla gelecek ile ilgili olan kişilerin ise genellikle daha zeki, kişisel gelişime yatkın, yeniliklerin peşinde, öngörü tarafı gelişmiş tipik mantık odaklı kişiler olduğunu biliyoruz.
Bireyin kendi kişisel hayatı, aile hayatı, iş hayatı ve özellikle toplumsal hayat bu yatkınlıklarından ciddi biçimde etkilenir.
Örneğin; geçmiş odaklı duygusal bir öğrenci, genel olarak geçmiş derslerin, puanların, öğretmenlerin, yaşantıların hesabını yapmaktan bugünü yakalayamaz. Benzer biçimde eşi ile ilişkilerinde bir anne, sürekli olarak olmuş bitmiş olayları irdeliyorsa evin anlık yaşantısını kaçırır, geleceği ile ilgilenme şansı azalır, kuvvetli ihtimalle sorunlu bir aile ortamı oluşur. Aynı şekilde bir aile şirketi sahipleri, her ortamda geçmişte olup bitenleri, geçmiş başarıları hak ve haksızlıkları tartışıyorlarsa ilişkiler gerilir, kurumun bugünü gibi yarını da kaçırılabilir. Her vesileyle toplumun geçmişi, tarihi, partisinin geçmiş başarıları ile övünme ihtiyacı hisseden lider de bugünü kaçırır ve gelecek vizyonunu oluşturmada zorlanır.
Gerçekten de yıllardır danışmanlık yaptığımız aile şirketlerine bakıyoruz, kurum sahipleri ağırlıklı olarak geçmiş olaylar, yaşantılar, sorunlarla ilgili iseler kurumsallaşma yolculuğunda arzu edilen mesafeyi almak zor oluyor. Ama aile üyeleri geçmişe çok az zaman ayırıyor, bugüne ve ağırlıklı olarak geleceğe yönelmiş iseler aile şirketinin kurumsallaşması yolculuğumuzda şansımız artıyor.
Başarılı bir orkestra şefinin yönettiği sazların çıkmış olan seslerini değil, çıkmakta olan ve mümkünse çıkacak olan seslerini yönetmesi söz konusudur.
Genel bir ilke olarak bireyin günlük yaşamında geçmiş olaylara %20, anlık olaylara %30, gelecek olaylara %50 oranında zaman ve enerji harcaması başarılı bir yaşam için arzu edilir. Tam tersi bir zaman ve enerji planı kuvvetli bir ihtimal ile başarısızlık getirir.
Gelecek odaklı kişilerin avcı karakterli olup sahip oldukları mantık alt yapısı ile içinde bulundukları sistemin önünü açmada, buluş yapmada oldukça şanslı oldukları bir gerçektir.
Şimdi odaklı kişiliklerin günü kurtaran savaşçı kişilikler oldukları, bugünü, olayları ve ilişkileri, realite ve gerçeklik ölçülerinde başarı ve liderlik gücü ile aştıklarını söylemek mümkündür.
Geçmiş odaklı kişilerin ise daha duygusal, estetik becerileri gelişmiş destekleyici kişiler olduğu bilinmektedir.’
Selâmetle…