İki Hadis - İki Gerçek

Ziya Uysal

Canım Kurban Olsun Senin Yoluna Adı Güzel, Kendi Güzel Muhammet (S.A.V.)

İki Hadis - İki Gerçek  

İslamiyet, 610 yılından sonraki bütün zamanlara ve bütün insanlara gelmiştir. Bu sebeple Müslüman olsun veya olmasın, bilerek veya bilmeyerek, Peygamberimizin emirlerine uygun davranan bütün insanların kazançlı,  aykırı davrananların da zararlı çıktığını günümüz ticaretinde de açık açık görüyoruz.

1-   ”Bizi aldatan bizden değildir.”(Müslim, İman 164-Tirmizi Buyu 74)

2 -  “Dürüst ve güvenilir tüccar (Esnaf, sanayici, iş adamı, işveren)  ahrette nebiler, Sıddıklar ve şehitlerle beraberdir.”(Tirmizi, Buyu 4 - Darimi, buyu 8)

Bunlar ticaretle ilgili, yaklaşık 1400 yıldır bilinen, iki ünlü hadis-i şeriftir.    

Bu hadislerde, içinde aldatma olmayan, dürüst, güvenilir bir ticaretin önemi vurgulanmaktadır.

Çoğumuz şimdiye kadar dürüstlük ve güvenilirliği sadece ahret mutluluğu için gerekli sanıyorduk. Ama şimdi görüyoruz ki bunlar aynı zamanda dünya mutluluğu için de gereklidir.

Çünkü bu gün bunlar, ekonomide ilerlemenin, markalaşmanın, özellikle de dünya markası ve büyük ekonomik güç olmanın vazgeçilmez koşullarıdır.

Hepimiz biliyoruz ki, hiç kimse memnun olmadığı, güvenmediği, aldandığı bir markayı tekrar almıyor. Bu yüzden insanları aldatan firmalar da ilerleyemiyor, yaşayamıyor.

Gerçek şu ki, Avrupa ülkeleri, Amerika, Japonya, Güney Kore gibi güçlü ekonomiler, markalarına duyulan güven sebebiyle bu güce ulaşmışlardır. Tüm dünyada tanınan, tutulan ve satılan, çok sayıda dünya markasını üreten ve yöneten o firmalar güçlendikçe ülkeleri de güçlenmiştir.

Yüksek teknoloji dahi bu hadislerle bildirilen ilkelerden sonra gelir. Çünkü yüksek teknoloji ürünlerinin imalat ve satışında da aldatma olabilir. O takdirde müşteriler rakip firmalara gider, o firma ilerleyemez.

İkinci hadiste dürüst, güvenilir ticaret yapan kişi bir de Müslümansa, onun cennete de gireceği gibi büyük bir müjde verilmektedir. Çünkü dünyadaki ödülü, Müslüman olan da olmayan da almaktadır.

Bizim için ekonomik gücün ve ticaretin ne kadar önemli olduğunu bu hadiste bildirilen o büyük müjdeyle daha iyi anlıyoruz. Bu sebeple, güçlü ekonomi treninin lokomotifi olan dürüst ve güvenilir Müslüman tüccarın (Esnaf, sanayici, iş adamı) verdiği mücadelenin de peygamberler, şehitler gibi Allah (C.C.) yolunda verilmiş bir mücadele sayıldığını da bu hadisten öğreniyoruz.

          Bizim için ekonomik güç nasıl önemli olmasın ki, dünya piyasalarında çok tutulan ve çok satan markalar şimdi bizim firmalarımızın markaları olsaydı, dünyanın en güçlü ekonomileri ve dolayısıyla en ileri ülkeleri de -bu günkü durumun aksine -İslam ülkeleri olacaktı. 

          Bu sayede eğitim, araştırma gibi konulara en çok kaynak ayırabilen onlar, bilim ve teknolojide önde olan, tüm dünyada sözü geçen de onlar olacaktı. İnsanlar her gün, her taşın arkasında şeytanın sinsi suratıyla karşılaşmak yerine İslam’ın nurlu yüzüyle karşılaşacaktı.

           İslamiyet için “Devrini tamamlamış, çöl kanunu” diyen sözde aydınların, “Aracı-tefeci” gibi ifadelerle tüccarı(Esnaf, sanayici, iş adamını) tefeciyle aynı kefeye koyan, aşağılayan, öcü gibi tanıtan ve bu anlayışla çıkardığı yasaların birçoğu maalesef hala yürürlükte olan, eski komünist yöneticilerin de dili tutulacaktı!

            Allah(C.C.) yar ve yardımcımız olsun. Bizleri Onun(S.A.V.) yolundan ayırmasın.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.