Yaklaşık beş yıl önce Gaziantep, mutfağını ön plana çıkarmayı hedefledi. Geleneksel lezzetleri annelerinin, büyükannelerinin orijinal tarifleriyle gün ışığına çıkardı. Önce standardize etti, sonra sürprize yer vermeyecek şekilde orijinaline sadık kalarak sunmaya başladı. Çalışmaları elbette sonuç verdi, bugün Gaziantep Gastronomi (Yemeği iyi yeme merakı; sağlığa uygun, iyi düzenlenmiş hoş ve lezzetli mutfak) alanında UNESCO “Yaratıcı Şehirler Ağı’na kabul edildi; dünyanın on sekiz önde kentinden biri olarak seçildi. Gaziantep Valiliği ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı yeni hedefi dünyanın lezzet başkenti olmak şeklinde belirlediler ve inovasyon, ar-ge çalışmaları, çalıştaylar, yarışmalar, festivallerle dolu yeni programı başlatacaklarını açıkladılar.
Yaklaşık beş yıldan daha fazla süredir kentimi yönetenlerin hedefleri arasında Konya Mutfağı’nı markalaştırmak var. Hep konuşulur. Ancak dönüp bakıldığında sonuç hanesinde bir arpa boyu yol aldığımızı düşünemiyorum. Standardize edemedik mutfak kültürümüzü. Nitelikli, Konya Yemek Kültürü’nü yansıtan bazı firmalar da oluştu ancak kentime gelenlere sunulan sözde geleneksel yemeklerimize bir memnuniyet ve lezzet garantisi sunamadık. Halâ saç böreği isteyenin önüne gözleme çıkarabiliyoruz, ünlü gurme hemşehrimizin TV programına katılan sözüm ona Konya Mutfağı temsilcisinin “yaprak sarma aslında düdüklü tencerede yapılmaz ama..; su böreği böyle yapılmaz ama..; furun kebabı ön koldan yapılmaz ama” sözleriyle mutfağımızı aslında nasıl sıradanlaştırdığını itiraf ettiğine tanık oluyoruz. Farkında mısınız artık çoğu yerde saç arası istediğinizde içi boş, üstü pudra şekerli sunum geliyor önünüze. Hiçbir şey yapılmadı denemez tabii, etli ekmeği tescillendirdik. Konya Mutfağının bir an önce tescillenmesi, sıradanlaştırılmaktan kurtarılması ve sunum/ambiyans açısından da daha nitelikli hale getirilmesi hedefimiz hep sözlerde kaldı maalesef. Konya Mutfağına gereken değerin verilmesi ve yarınlara aktarılmasında meslek odalarının, belediyemizin önderlik etmesi gerekirdi maalesef biz Gaziantep’in başarı öyküsünü hayran hayran izlemekle yetiniyoruz, onlar yeni hedefleri ile anılırken biz geçenlerde Kıbrıs’ta kahkahalarla anılmışız. Kentimde konsere gelen Seda Sayan “beni Konya’dan etli ekmek yedirmeden göndermeyin” demiş, biz ona lahmacun getirtmişiz efendim. Konukları memnun etme pozisyonundaki görevliler için de herhalde “ha etli ekmek ha lahmacun” aşamasındayız, ya servis yapan etli ekmekci bulamadılar, kapı önünden taksi gönderip getirme becerisinde de değiller. Sonuçta kentimin bu şekilde anılmasına neden olmaya kimsenin hakkı yok.
Turizmden para kazanmanın en tatlı yollarından biri gastronomi turizmi. Seyahatlerin yaklaşık yarısında gastronomi merakı ön plana çıkıyor. 12 Mart 2019 tarihinde 2.Global Gastroekonomi Zirvesi yapılacak. Ülkemde yeni gastronomi rotası olarak Ayvalık’tan Fethiye’ye; Adana’dan Mardin’e rota ön plana çıkarılacak. Anlaşılacağı üzere kentim gastronomi turizminde yine uyduğunu bulamayacak ama ben gelirden mahrum kalmaktan da öte mutfağımızın yok olmasına kahroluyorum. Yetkililerimiz lütfen bu konuda ya ciddi olup söz değil eylem planına geçsinler ya da Sn. Altay’ın da hedefleri arasına koyduğu gastronomi turizminden pay alma sözünü hiç etmesinler, kaderimize razı olalım. Saygıyla…