İki seksenden ziyade

Erol Sunat

Ekim ayı aylık enflasyonu yüzde 2,88 çıktı.

Ne mi oldu?

Yine iki seksen uzandık…

Hatta iki seksenden ziyade…

Ne demek ziyade?

Çok, daha çok, daha fazla…

Büyüklerimiz “ziyadesiyle memnun kaldık” diye hoş bir cümle kullanırlardı…

İki seksenden ziyade ifadesi, konu rakam olunca, memnuniyet ifade edemiyor.

Hayal kırıklığı diyenler çok daha fazla…

Hayaller ne için var?

Kırılmak için mi?

Çünkü, yaşadığımız hayal kırıklıkları, her birimizi hayal kurmaktan ürker hale getirdi.

Bizimkisi gönlü dahi alınmayan anlatılmaz yaşanır bir hayal kırıklığı…

Felek vurmuş, rakam vurmuş, bakarım diyen vurmuş, koşarım diyen vurmuş, sorarım diyen vurmuş, ararım diyen vurmuş, tanıdığımız vurmuş, dostumuz vurmuş, kardeşim dediğimiz vurmuş…

İki seksenden ziyade açıklanan rakam vurmuş çok mu?

*****

Aylık enflasyon, iki seksen değil de mesela beş seksen olarak açıklansaydı…

Ne denirdi?

TÜİK delirmiş olmalı…

Kafayı sıyırdı…Ayağına sıktı…

Yok, yok ne ayağı, bu işi ayak kurtarmaz…

Kendini belli ki bir yerlerden attı…

Hiç kimse de demeyecek ki…

Nihayet…

Olması gereken buydu…Doğruyu söylesin canımızı yesin…

Az bile dedi…Neydi o öyle iki ile üç arasında gidip gelmeler…

Yürü TÜİK namın yürüsün…

Şaka bir yana…

Nerde o günler?

Geçtik iki seksenden, dört seksen dahi açıklansaydı…

Hangi dağda kurt öldü diyebilirdik…

TÜİK’in başına saksı mı düştü taş mı diye iddiaya bile girebilirdik…

*****

Ekim ayı enflasyonu, yüzde üçü bile bulmadı…

Üç bile etmedi…

Bilmiyoruz ne yetmedi?

Nefesi mi?

Bugünlerde nefesle aramız az biraz limoni…

Kestirmeden gidelim o zaman…

İlk ne geliyor aklınıza?

Rakamlar…

Toplama, çıkarma, çarpma bölme araya girebilir…Sepetteki ürünlerin azizliğine uğranabilir.

İhtimal ki diye başlayan ve nihayete erdirilemeyen cümlelere rastlanabilir. Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olur denebilir.

Anlayacağınız her şey olası…

Orası…burası…şurası…

Üzümün şırası…gözün karası…dil yarası…

Daha gelmedi mi konuşmanın sırası?

Keşkelerden güller serpilmiş yola….

Gönlümüzden geçen bu değildi…Yine veremiyoruz o gönlümüzden geçeni…Gönül isterdi ki…babından kelimelerin ve cümlelerin önü açık. Aylardan Kasım, bir sonraki, Aralık…

*****

Sepet-sepet yumurta TÜİK bizi unutma, unutursan küseriz falanda diyoruz amma…

Unutuyor…Unutkanlıktan başka bir de alıngan…

Bizden evvel o küsüyor. Espriye bozuluyor, şaka diye bir şey lügatinde yok…

Kapısına varsanız, kapı duvar…

Surat savat bir karış…Ne bayramda barışıyor ne düğün dernekte ne de ölümde…

Ne açıklamıştı TÜİK?

İki seksen sekiz… İki seksenden ziyade…

İki seksen ve biz…Uzandık kaldık cümlemiz…

Hesap kitap çoktan başladı.

Aralık bir, ocak iki…Gönül delinin teki…Unuttuk baklavayı, pastayı, keki…

Tatlı yiyelim tatlı konuşalım derler ya hani…Tatlının yanına varılacak gibi mi arkadaş?

Gelin ne biz iki seksen uzanıp kalalım ne de rakamlarla olur olmaz bozuşalım. Hal belli, ahval belli yol belli yordam belli…

Misal mesela; Beşten üçü çıkar. Çarp dörtle. Topla ikiyle, böl üçe, olmadı dörde, beşe. Bak bakalım ne çıkıyor babından hesaplar yapmayalım olmaz mı?

*****

Ne kadar bekledi asgari ücretli?

2024’ten 2025’e aylarca…

“Kaleden kaleye Şahin uçurdum, ah ile vah ile ömür geçirdim” dercesine…

Ara zam görmedi…

Senede bir kez zam gelecek…O zam açıkladığında ortalık yine toz duman olacak…

Müjdelerden geçilmeyecek. Müjde lakin, bu rakam yeter mi yetmez mi denilmeyecek…

Dokunuşlar yapılacak en âlâsından…

Erişilemeyen ne varsa ta…uzaklardan el sallayacak…

Havalarda uçuşan, şu olsa, bu olsa diye hesapları tutulan o zam tahminlerinin hangisi gerçeğe dönüşse, ömrü bir güncellemeden öteye geçemeyecek.

Ele geçmeden, cebe girmeden, buharlaşacak, eriyecek, zam bekleyen kahrolacak, mahvolacak, olan yine emekliye, asgari ücretliye olacak…

Yine enflasyona ezdirmedik denecek, yine enflasyon ben masumum diyecek…Yine mevsimler geçecek, yine beklenen güzel günler bir türlü gelmeyecek…

İki seksen uzananlar, zor zahmet doğrulmuşlarken bir daha iki seksen uzanacak…

Yine o uzananların beli doğrulmayacak…

*****

Ekim ayı enflasyonu iki seksenden ziyade…

Etiketlere dokunuş ziyadenden ziyade…

Adı ne?

Güncelleme…

Seyyanen umutsuz vaka…Refah payı çölde kalmışa serap... İki seksen uzanmış halimiz hem harap hem bitap…Çakılmışız kalmışız, çoktan havlu atmışız.

Bu hal var ya bu hal…Yaşadım mı öldüm mü anlayamadım hali…Çabalama Kaptan ben gidemem hali… Emekli, asgari ücretli iki seksen uzanmış yatıyor hali… Aralık’ı görseler, yılbaşı zor ama belki, ocak bir ihtimal, şubat mucize hali…Görmeyene, duymayana vebali…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.