İklim Değişikliğide Terör Kurbanı

Namık Ceyhan

 

Antalya’da 15-16 Kasım’da gerçekleştirilen G-20 zirvesinin ana konusu aslında İklim Değişikliği ve ay sonunda Paris’te gerçekleştirilecek olan BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (COP21) 21. Taraflar Konferansı’nda sonuçlandırılması öngörülen yeni iklim anlaşmasının müzakerelerine ivme kazandırmak için ülkelerin beyanlarını ele almaktı.

Ancak maalesef zirveden hemen önce Fransa’da meydana gelen terör hadisesi bütün konuların önüne geçti ve iklim değişikliği konusu da teröre kurban oldu.

Türkiye, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında G-20 zirvesine başarılı bir ev sahipliği yaptı. Ülkemiz adına gurur veren bu etkinlikte emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Anlaşılıyor ki bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Zirvede, iklim değişikliği konusunda ülkelerin vizyonlarının anlatılması, 2020 sonrası iklim rejimine yönelik taahhütlerin ortaya konması, ulusal ölçekte planların açıklanması ve Yeşil İklim Fonu ve bu bağlamda “İklim Faaliyetleri için Ekonomik Durum ve Dünyanın Geleceği" konularında görüşler en üst düzeyde ortaya konacak ve ortak bir yol haritası belirlenecekti. Anlaşılan o ki bu beklentilerin çoğu Paris görüşmelerine kaldı.

Aslında İklim değişikliğine neden olan küresel emisyonların yüzde 74'ünden sorumlu 20 ülkenin üyesi olduğu G20 zirvesi bu anlamda önemliydi. G20 Zirvesi, dünyanın en büyük 20 ekonomisini temsil eden devlet başkanlarının bir araya gelip iklim değişikliğiyle mücadele konusundaki kararlılıklarını gösterebilecekleri çok kritik bir fırsattı.

G-20 zirvesi öncesi ulusal ve uluslararası pek çok sivil toplum örgütünün katılımıyla İstanbul’da gerçekleştirilen “İklim Formunda”  G-20 liderlerinden talepler 4 ana başlıkta toplanmıştı: Bunlar;

1-Kömür ve diğer fosil yakıtlara verilen tüm teşviklerin devreden çıkarılması.

2- G20’nin tüm harcamaların küresel iklim taahhütleri ile uyumluluğunu sağlayacak bir dayanıklılık testinden geçirilmesi için 2018 yılına kadar net bir plan ortaya koyması.

3- G20 liderlerinin uzun vadeli bir emisyon azalım hedefi ortaya koyması ve iddialı emisyon azalım mekanizmalarına açık ve net olarak desteklerini ifade etmeleri. (Özellikle Çin, ABD, AB ülkeleri, Hindistan ve Rusya)

4-Türkiye’deki kömürle çalışan termik santrallerin genişletilmesine, yeni santral ve kömür madenlerinin açılmasına yönelik tüm yatırım planlarının acilen son bulması.

Tabii ki bu konuların pek çoğu görüşülmedi bile. Çünkü tüm dünyanın geleceğini etkileyen ve korkutan terörle mücadele, Suriye’nin geleceği, mültecilerin durumu ve ekonomik konular iklim değişikliğinin önüne geçti.

G-20 ülkeleri adına Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı sonuç bildirgesinin sadece 24.cü maddesinde iklim değişikliğine değinildi. Burada Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne Ulusal Niyet Katkısı yapmayan ülkelere COP21 öncesinde imza çağrısı yapıldı. Çağrıda özetle: 

 

-“İklim değişikliği zamanımızın en büyük sınamalarından biridir. 2015’in iklim değişikliği ve etkileriyle ilgili etkin, güçlü ve müşterek eylem gerektiren kritik bir yıl olduğunun farkındayız.  Eylemlerimiz büyüme ve sürdürülebilir kalkınmayı destekleyecektir.

-Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinin iklim değişikliği müzakereleri için başlıca uluslararası hükümetler arası organ olduğunu tekrar vurgularız. Tüm G20 ülkeleri de dahil 160’ın üzerinde tarafın Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ‘ne ulusal olarak niyet ettikleri katkılarını (INDC) sunmuş olmalarını memnuniyetle karşılıyoruz ve henüz sunmamış olanları, bunu Paris Konferansı öncesinde gerçekleştirmeye davet ediyoruz.

 

-Önümüzdeki günlerde Paris’te ileride izlenecek yolun belirlenmesi için müzakerecilerimizi, diğer hususlara ilaveten, salım azaltımı, uyum, finansman, teknoloji geliştirme ve transferi ile şeffaflık gibi kilit konuların görüşülmesine yapıcı ve esnek bir biçimde müdahil olmaları yönünde talimatlandıracağız.  Paris 21. Taraflar Konferansı’ndan başarılı bir sonuç çıkması için beraberce çalışma kararlılığındayız. ” ifadeleri yer aldı.

 

Zirvenin sonuç bildirgesinin diğer maddelerinin büyük bölümü Terörle mücadele, küresel ekonomi ve sürdürülebilir kalkınmada işbirliği konularına vurgu yapıldı. Gerçekten de 2015 Antalya zirvesinin belki de en önemli sonuçlarından biri dünya ekonomisinin ve nüfusun çok büyük bir bölümün temsil eden G-20 ülkelerinin terörizmle mücadele konusunda güçlü bir duruş ortaya koymuş olmaları olmuştur.

 

Ne diyelim hayırlı uğurlu olsun. Dün Türkiye’nin yaşadığı terör hadiselerine sessiz kalan ülkelerin kendi canları yanınca nasıl da seslerini yükselttiklerini bu sayede gördük. İnsan hayatı her şeyden önemlidir. İnsanlığın geleceğini tehdit eden en önemli tehlike olarak görülen terör hareketleri inşallah bir an önce son bulur da dünya ülkeleri uzun vadede hayatın her alanını etkileyen gerçek gündemine döner.

 

1992 de Brezilya’da Rio Çevre zirvesinde başlayan sürdürülebilir kalkınma ve sürdürülebilir çevre ilkesinin hayata geçmesi için yeşil ekonomiye önem verilmesi ve dünyanın geleceğinin iklim değişikliğine uyumda saklı olduğu unutulmamalıdır. Kalın sağlıcakla.

 

ÇEVRE SÖZÜ; Geleceğin Anahtarı,  İklim Değişikliğine Uyumda Saklı.

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.