İleri Demokrasi…

Tarkan Büyükoktar

Yine canlar gitti… “Kahraman” polisimiz, paralel olup olmadığı belli olmadan destanlarına bir yenisini daha ekleyerek bir canlara kıydı.

Tek suçu oradaki cenaze törenine katılıp yakınına son görevini yerine getirmek olan bir baba daha gittiği cenaze namazının başrol oyuncusu oldu. Yine çocuklar babasız kaldı… Ve ne yazık ki aile bakanımızın çetelesine bir kaç çentik daha atıldı.

Evet, aileden sorumlu olan bakanımız çıkıp Soma’daki çocuklar için çetele tutar gibi, alay eder gibi “432 çocuğumuz babasız kaldı” diyor…

Peki, sayın bakan, bu sayılara dikkat çekmeniz için bir facia yaşanması şart mıdır?

Çocuk gelinler konusunda “evlilikler masumane” diyecek kadar pervasızlaşırken aklınız neredeydi?

O “masumane evlilikleri” yapan çocuklar ölmüyor mu? Çocuklukları yitmiyor mu?

Çocuklar kaçırılıp tecavüze uğrarken, öldürülürken “ çığlık atmayı öğretin” diyecek kadar atıl tutulması yaşayabiliyorsunuz.

Sonra da hiçbir şey olmamış gibi “432 çocuğumuz babasız kaldı” diyebiliyorsunuz…

Bakanlık çetele tutulacak yer değildir. Bakanlıklar ve iktidarlar çözüm üretmek zorunda olan yapılardır. O 432 çocuk babasız kalmadan önce gerekli önlemleri alabilmektir. 432 çocuğun ve daha nicelerinin babasız kalmaması çalışabilmektir.

Şehitler gelirken “askerlik yan gelip yatma yeri değildir”, madenciler ölürken “bu işin fıtratında ölüm vardır” diyen zihniyetin sorgulanması gerekmektedir.

Eğer çözüm için çalışmayıp istatistiksel ve kaderci açıklamalarla, rakamlarla halkı oyalamaya, uyutmaya çalışıyorsanız, muhalefetten şikâyet ediyorsanız, muhalefete kulak tıkıyorsanız ve muhalefeti sürekli sindirmeye çalışıyorsanız biliniz ki iktidar olabilirsiniz ama muktedir olamazsınız… Meşruluğunuzu kaybederseniz…

Demokrasiyi sadece seçim olarak algılayan aklıevvelleri yine kızdıracağım ama demokrasi sadece sandık demek değildir.

Demokrasilerde düşünce farklılığı olmazsa olmazdır… Demokrasilerde tahammül ve hoşgörü olmazsa olmazdır… Farklılıkları zenginlik olarak görebilmektir demokrasi… Onlara hoşgörülü bakabilmek demektir. Kendi gibi düşünmeyenlerin düşüncelerini açıklamaları adına mücadele verebilmektir. Demokrasilerde eleştiri olmazsa olmazdır… Eleştiriler de hoş karşılanmalıdır.

Eleştiriler hoş görülmelidir elbette ama eleştirilerimiz maksadını aşmamalı ve insanları incitmemelidir. Sözgelimi Yılmaz Özdil ne kadar yanlış bir söylem kullandıysa, Hasan Karakaya da en az o kadar yanlış ifadeler kullanmıştır. Bu ülkenin halkı seçimi ve tercihi ne olursa olsun ölmeye müstahak değildir. Ama siyasal iktidara yaranmak adına da bu faciaya komplo ve darbe denilerek yerdeki vatandaşı tekmeleyen danışmana “tekmelerine sağlık” denilebilmesi de kabul edilebilir bir söylem değildir.

Ve şimdi eminiz ki son kaybımız olan kardeşimiz için “o cenazede ne işi vardı” veya “cebinden molotof çıktı” gibi yazılar yazabilenler çıkacaktır. Sizin acınız bizim acımız diye acıları yarıştıranlar çıkacaktır. Ama Mavi Marmara’da ölen Uğur ne kadar bizim insanımızsa, Okmeydanı’nda ölen Uğur da en az o kadar bizim canımızdır. Acının ve ölümün tarafı olmaz. Mavi Marmara’daki Uğur’un evine derhal taziyeye giden başbakanın Okmeydanı’ndaki Uğur için bir mesajı çok görmesi hala acıları yarıştırdığını bize üzülerek gösteriyor.

Bu arada Berkin Elvan eylemleri sebebiyle ilimizde de gözaltı ve soruşturmalar yaşanmakta… Gezi eylemleri sebebiyle pek çok siyasetçi, öğretmen, öğrenci, öğretim görevlisi arkadaşımız hakkında başlatılan idari soruşturmalar artık yerini adli soruşturmalara bıraktı.

Peki demokrasinin olmazsa olmazı olan gösteri hakkını kullanan vatandaşları sindirmek ve korkutmak adına yapılan bu soruşturmaların sağlıklı olduğundan söz edebilir miyiz?

17 Aralık’ta “paralel” ilan edilen, “kahraman” polislerimizin ve yargımızın şimdi yürüttükleri bu soruşturmanın yansız ve önyargıdan uzak, iyi niyetli olduğunu nasıl söyleyebiliriz?

Soma’da gözaltına alınıp darp edilen avukatlar söz konusuyken, tokatlanan vatandaş baskı ile sürekli ifade değiştirirken, siz neyin demokrasisinden söz ediyorsunuz? Hangi demokraside tokatlanan vatandaş özür diler?

Soma’nın patronu basın toplantısında boy gösterirken Beyşehirli madenci apar topar tutuklanabiliyorsa ve yargıda böylesine çifte standart varken, siz hangi yargının tarafsızlığından bahsediyorsunuz?

Yargı bağımsız olmalıdır ama hukuktan bağımsız olmamalıdır. Hukuksuzluklar ile hukuka ve hukukçuya saygısızlıklar siyasal iktidarların da muhalefetlerin de yol göstericisi olmamalıdır.

İşine göre, iktidarına göre kolluk ve yargı anlayışı, adamına göre demokrasi anlayışı toplumumuzda ve iktidarlarımızda hâkim olduğu sürece bizim demokrasimiz yerinde saysa dua edelim. Çünkü bu zihniyetlerle, nezaketsizliklerle, tahammülsüzlüklerle demokrasi kültürünün geriye gitmesi kaçınılmazdır.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.