Özellikle “15 Temmuz Darbe” girişiminden sonra gündemden düşen “Ilımlı İslam” söylemleri Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Salman’ın “Ilımlı İslam’a geri döneceğiz” açıklamasıyla gündemimize yeniden girerek özellikle İslam’a uzak kesimleri mutlu etmiş ve bu durumu çeşitli platformlarda dile getirmektedirler.
İslam’ın ılımlısı, ılımsızı, soğuğu, sıcağı olmaz; İslam emir ve yasaklarıyla, nizamıyla bir bütün olup değiştirilememiş ve değiştirilemeyecektir.
Bilindiği gibi İslam düşmanlarının projesi olan, “Dinler Arası Diyalog” temelli “Ilımlı İslam” projesiyle İslam’ın içini boşaltma çalışmaları her türlü araçla yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Salman’ın “Ilımlı İslam’a geri döneceğiz” açıklaması da kendiliğinden yapılan bir açıklama olmadığını, arkasında “Dinler Arası Diyalog Projesinin” planlayıcılarının olduğunu düşünüyorum.
Coğrafyamızda büyük oyunlar oynanmaktadır. Bu oyunların en önemlisi “Ilımlı İslam” projesidir. “Ilımlı İslam Projesi” ile hedeflenen, Müslümanları İslami yaşamdan uzaklaştırmak olduğu gibi ÜMMET şuurunu da ortadan kaldırmaktır. Çünkü, ÜMMET şuurunun zaafa uğraması KAVMİYETÇİLİĞİ güçlendirir ve Müslümanları bir birine düşman eder.
Ülkemiz insanı üzerinde “Ilımlı İslam” projesiyle varılmak istenen hedefe belli oranda ulaşılmış; bir nevi ılımlılaştırıldık.
Yani, sorulduğu zaman Müslümanım denilecek, dindarlık kimseye bırakılmayacak; İslam’ı gerçekten yaşamaya çalışanlar İslam’ı değiştirmekle suçlanacak; her türlü olumsuzluğun faturası İslam’a ve İslam’ı yaşamaya çalışanlara çıkarılacaktır.
Bu kısa açıklamadan sonra ülkemiz Müslümanlarının bugünkü durumuna bir bakalım; ne kadar ılımlı ne kadar İslam’dan uzak!
-İslam, gerek kendi yaşam alanımızda gerekse toplumun yaşam alanında ne kadar var?
-Yüce Rabb’imizin emir ve yasaklarını ne ölçüde yerine getiriyoruz?
Bu durumun bir çok yansımaları olmakla birlikte Müslüman bir toplumdaki yozlaşmanın en önemli göstergelerinden birisi; kadın erkek ilişkilerindeki mesafenin ölçüsüyle doğru orantılıdır.
Müslüman toplumda mahremiyet çok önemlidir. Bunu bilen İslam düşmanları mahremiyeti ortadan kaldırmak için son iki yüz yıldır yoğun bir faaliyet içindedirler. Çok uzağa gitmeye gerek yok; şu televizyonlarda yayınlanan dizilere, filmlere, programlara dikkatlice bakmak yeterlidir.
Bugün, üniversite öğrencilerinin kızlı erkekli evler tutarak birlikte aynı mekanı paylaşmalarının temelinde de ülkemizde faaliyetini sürdüren bazı dernek ve vakıfların çalışmalarının sonucu olduğunu, hepimiz biliyoruz. Bu dernek ve vakıfların arkasında da aynı güçler bulunmaktadır.
Halkının yüzde 99’unun kendisini Müslüman olarak tanımladığı bir ülkede, Müslüman çocuklarının ne hale getirildiğini, bir düşünün!
Maalesef, mahremiyet ılımlaşmıştır. Bilmem ki hangi birini sayayım:
-Tesettür ne durumda?
-İçki, zina, faiz, uyuşturucu ne durumda?
-Haram, helal, adalet, kul hakkı ne durumda?
-Saygı, sevgi en önemlisi güven ne durumda?
-Lüks hayat, israf ne durumda?
-Namaz, oruç, zekat; süslü camilerde cemaat ne durumda?
-Ahlak, vicdan, merhamet ne durumda?
Sayacak o kadar çok şey var ki; aslında hepimiz her şeyin farkındayız da bir türlü kafamızı deve kuşu gibi kumdan çıkarmak istemiyoruz; çünkü, çıkardığımızda kendimizin de utanılacak durumunu görebileceğimizden korkuyoruz!
Ben onu bunu bilmem, utanacak olsak da kafamızı kumdan çıkararak gerçekleri görmek zorundayız.
Siz karar verin; İslam düşmanlarının “Ilımlı İslam Projesi” ne oranda insanımıza yansımış ve yaşanmaktadır.