Ohh bee nihayet işkence bitti…
Yetti gari… Gına geldi artık dediğimiz, demokrasilerin olmazsa olmazı bir seçim maratonunu geride bıraktık.
Bıraktık bırakmasına da…
Cumhuriyet tarihimiz de eşine az rastlanacak, üslup olarak, tarz olarak, son derece sakil, sokak kabadayılarına bile taş çıkartacak sahnelerden oluşan, çirkin görüntülerin kötü bir anı olarak zihinlerde yer etmesini ve asla bir daha yaşanmamasını diliyorum.
Şu dakikalar itibariyle sonuçların ülke genelinde olduğu üzere şehrimizde de aşağı yukarı netleştiğini düşünüyorum.
Seçilen Belediye başkanlarımıza ve yeni meclis üyelerimize tebriklerimi, kaybedenlere de geçmiş olsun dileklerimi sunarken, tarihi Kırkpınar güreşleri başlarken cazgırın kulaklarımızın pasını silen; ‘‘ PEHLİVAN PEHLİVAN ÜSTE ÇIKTIM DİYE SEVİNME, ALTA DÜŞTÜM DİYE YERİNME! ’’ sözlerinin bir bakıma, kazanan ve kaybedenlere sevinci ve üzüntüyü abartmayın tavsiyesi olduğunu unutmayalım istiyorum.
Öyle ki kadere ve alın yazısına olan imanımız ve inancımız gereği, belki de kazandım dediğimiz anda kaybettiğimizi, kaybettim dediğimiz anda ise kazandığımızı hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız.
Seçimlerle ilgili daha işin başında; anti demokratik usullerle tespitler yapılarak, ilan edilen başkan adayları ve meclis üyelikleri, son derece tartışmaya açık, kırgın ve küskünler ordusu yaratmıştır. Oysa adına Millet iradesi diyebilmemiz için adayların ön seçimlerle tespit edilmesi, eşit adil bir yarışla belirlenmesi işin esası değil miydi?
Bu bağlamda ulu önder ATATÜRK’ ün; ‘‘EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR!’’ sözü başka nasıl tescil edilebilir ki?
Kısaca bu oldu bittilerin adına; kol bükmek, ya da aslanı kediye boğdurmak dışında başka anlam veremiyorum.
İnşallah temennim odur ki; düz kontak, ahbap çavuş ilişkileri içerisinde dediğim dedik, çaldığım düdük tarzı belirlenen adayların, yarıştığı seçimlerin sonuncusu olur bu seçimler.
Şimdi gelelim asıl meseleye; siyasi tecrübem ve altıncı hissimin tersine, halkımızın sürpriz sayabileceği bir beklentiye;
- Olur mu? derseniz,
- ‘‘Olur, olur, bal gibi olur’’, belki de bu dakikalarda bir erken veya baskın seçim kararı alınmış bile olabilir.
- Hoppala bu da neyin nesi?
- Durup dururken nerden çıktı demeyin.
Siyasi tarihimiz de böyle çetrefilli, çalkantılı dönemler hep olmuştur ve her biride sürpriz bir şekilde ya müdahalelerle ya da erken seçim kararları alınarak noktalanmıştır.
Müdahale dönemleri artık çok gerilerde kaldığına göre, bunalımdan çıkışın tek adresi, erken seçim olmalı acilen milletin hakemliğine başvurulmalıdır!
Düşünelim bir kere; 17 Aralıktan günümüze hepimiz çok ama çok yorulduk, adeta diken üzerinde duruyoruz.
Yolsuzluk iddaları ile yükselen tansiyon, siyasetin itibarını yerle bir etmiş, meclisimiz de yaşanan vurdulu, kırdılı, kavgalı sahneler ise işin adeta tuzu biberi olmuştur.
Öyle gözüküyor ki önümüzdeki yasama döneminde de meclisimiz; sevgisiz, hoş görüsüz, uzlaşma kültüründen uzak, benzeri olaylara sahne olacak, içerde dışarda çözüm bekleyen, pek çok konu askıya alınıp, sürüncemeye bırakılacaktır.
Oysa ekonomimiz, ürkek ve kırılgan yapısıyla, bezgin ve perişan halde, normalleşmeyi beklemekte, huzura ve güvene hasret, zoraki ayakta durmaya çalışmaktadır.
Avrupa birliği ile ilgili düzenlemelerin beklemeye alındığı, dış politikamızın orta doğu bataklığında adeta kaderine terk edildiği, neredeyse dostumuz deyip de sırtımızı dayayacağımız tek bir komşumuzun dahi kalmadığı, ta içimize kadar sirayet eder vaziyette ki çatışmaların, sınır güvenliğimizi ciddi tehdit eder hale geldiği zor bir dönemden geçmekteyiz.
Devlet otoritesini de ciddi tehlikeye düşüren, yaşanılan zafiyet hepimizi endişeye sevk etmektedir. Yurdun dört bir köşesinde devlete karşı; aleni başkaldırma hareketlerinin, provasının yapıldığı, özerklik taleplerinin her ortamda yüksek sesle dile getirildiği, İmralı merkezli, bölücü, yıkıcı faaliyetlerin alıp başını gittiği, bebek katilinin ise affedileceği söylemlerinin dillendirilip ayyuka çıktığı böyle bir dönemde;
Tüm olumsuzluklara karşın, güçlü milli iradeyi ortaya koyacak, iktidarı ve muhalefeti ile kenetlenmiş bir meclisten bahsedemediğimiz de maalesef acı bir gerçektir.
Dürüstlüğü temel ilke edinmiş, hukukun üstünlüğüne inanan, aziz milletimizin de güvenine mazhar olmuş, zinde ve dipdiri, yepyeni bir meclis, ümit ediyorum ki; Ülkemiz, üzerindeki kara bulutları def edip, bizleri aydınlık yarınlara taşıyacaktır…
Mevcut durumdan vazife çıkararak, bu tabloyu Ülkemiz için fırsata dönüştürmek fikri; iktidarıyla muhalefetiyle, tüm siyaset kurumunun, öncelikle hedefi olmalı, nihai çözüm illaki erken seçim de aranmalıdır!