İMAN VE EMÂN

Ali Dutal

Dünkü yazımda “Asr Suresi” üzerinde durmaya çalışmıştım. Sure bütünlüğü içerisinde İMAN üzerinde durmaya çalışsam da daha ayrıntılı durmam gerektiği düşüncesiyle bu yazımda iman konusu üzerinde duracağım.

İman; bir kişinin Allah(cc)’ın bir olduğuna Allah(cc)’tan başka ilah olmadığına, Hz. Muhammed(as)’ın Allah(cc)’ın kulu ve elçisi olduğuna; Allah(cc)’ın Resulü Muhammed(as)’e bildirdiklerinin tamamına eksiksiz ve şüphe duymadan inanmakla tamamlanan sürece denir.

Süreçten kastım; kesintiye uğramadan son nefeste dahil iman ile bu dünyayı tamamlayıp öbür aleme göçmektir. Hiçbir inanan insanın Allah(cc) ve Resulü(sav)’nün getirdiklerinin bir kısmına inanıp bir kısmına inanmıyorum deme hakkı yoktur. Ya inanırsın ya da inanmazsın, imanın ortası, sana göresi bana göresi olamaz!

Dünya hayatında bir insan için imandan daha önemli hiçbir şey yok ve hiçbir şey imanın yerini dolduramaz. Bir insan için imansızlıktan daha büyük bir felaket de olamaz. Dünyanın alt üst olması, gök kubbenin çökmesi bile imansızlığın yanında kişi için felaket bile değildir. İşte iman bu kadar önemli, tabi anlayanlara tabii ki akıl sahibi olanlara!

İnsan ve toplum hayatındaki öncelikli yapılacak işler insanların iman sahibi olması ve imansızlığa düşmemesi üzerine olmalıdır. Tüm planlamalar bu minval üzerine yapılmalıdır.

Vay efendim elin oğlu uzaya şehir kurmakla uğraşırken dinle, imanla, namazla uğraşıyoruz gibi ipe sapa gelmez boş lakırdılara itibar edilmemelidir. Uzay dediğin ne Allah(cc) aşkına! Esas olan Allah(cc)’a ulaşabilmektir.

-Kaldı ki, sen uzaya gitmeye uğraştın da dinimiz mi engel oldu? Kendi tembelliğimizi sorgulayacağımız yerde kabahati dine buluyoruz.

-Yok öyle dangalaklık!

Kısaca iman çok çok önemli olup iman emân altında olmalıdır. Yani, Müslümanların imanı her türlü saldırıya karşı güvence altına alınmalıdır. Emân konusu oldukça önemli olup her kim hangi konum ve makamda olursa olsun bu durumu dikkate almak zorundadır.

-Emân nedir?

Sözlük karşılığı "güven, güvenlik, emniyette olmak,” gibi anlamları içine alan emân; fıkıhta, İslâm ülkesine girmek isteyen gayrimüslimlere can ve mal güvencesi sağlayan akdi ifade etmektedir. Emân konusunun içine tafsilatlı ve derinlemesine girmeyeceğim; bu konu şu an itibariyle beni hiç ilgilendirmiyor. Zaten, ülkemizde gayri Müslimler için herhangi bir korku olmayıp istedikleri gibi ülkemizde hem turist olarak hem de vatandaş olarak güven içerisinde yaşamakta ve her haltı yemektedirler.

Benim derdim, yüzde 99’nun Müslüman olmasıyla övündüğümüz ülkemde Müslümanların imanı ne kadar emân altındadır. İşte esas üzerinde ciddi ciddi durulması gereken husus burasıdır.

Ülkemizde yaşayan tüm Müslümanların imanı devletimizin güvencesi altında olmalı; devlet, insanının imanına yönelik her türlü saldırıya karşı gereken mukavemeti göstermelidir. Bu sorumluluk tamamen devleti yönetenlerdedir. Gerekeni yapmayan tüm sorumlular Allah(cc)’a karşı hesabını şüphesiz verecekler.

Ülkemizdeki tüm vatandaşların dinini yaşamasının önünde bir engel yok; isteyen camiye gider namazını kılar, isteyen örtünür; kimse kimsenin inancına karışmaz, inanan inanır inanmayan inanmaz gibi sözler hepimize hoş görünse de bana göre içi boş kandırmacadan başka bir şey değildir.

İslam’da inanç özgürlüğü vardır; ancak, tüm insanların iman sahibi olmaları ve Müslümanların dinini koruma ve yaşaması için başta devlet olmak üzere herkes mücadele etmek zorundadır.

İnsanımızın yüzde 99’nun kendisini Müslüman olarak tanımladığı ülkemde her geçen gün ateizm, deizm ve her türlü sapkın inançlar artıyorsa “İMAN” emân altında değildir.

-Yüzde 99’nun kendini Müslüman olarak tanımladığı bir ülkede “Ateizm Derneği”, “Deizm Derneği” olur mu?

Evet bu dernekler var. Ateizm Derneği 2014, Deizm Derneği 2018 yılında kuruldu. Bu derneklerin hemen hemen tüm illerde temsilcilikleri var ve faaliyetlerini gençler özellikle de üniversite gençliği üzerinde çeşitli etkinliklerle sürdürmektedirler.

Türkiye laik bir ülke isteyen istediği derneği kurar ve faaliyette bulunabilir, demenin hiçbir savunulacak tarafı yoktur ve olmamalı da.

Elbette ki, ülkemizdeki ateist ve deistlerin artışını bu derneklerin faaliyetinin bir sonucu olarak göremeyiz. Bu durumun birçok nedeni var; ancak, yüzde 99’nun kendisini Müslüman olarak tanımladığı bir ülkede bu dernekler var ve faaliyetlerini sürdürüyorsa büyük bir sorun var, demektir. Yani, insanlar her ne kadar kendisini Müslüman olarak tanımlasa da gerçekte bu kadar Müslüman olmadığı açık ve net olarak ortaya çıkmaktadır.

Müslüman Müslüman kafanı kumdan çıkar! Kendini ateist, deist, inançsız olarak tanımlayanların oranı araştırma verilerine göre yüzde 10’u yani 8 milyonu bulmaktadır.

Her geçen gün imansızlığın artması Müslümanların imanının emân altında olmadığının en somut göstergesidir.

Ben, gelecek nesillerimin imanından emân değilim!

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.