Geçen cuma Diyanet İşleri Başkanlığınca hazırlanıp camilerimizde okutulan “İman Amel İlişkisi” adlı hutbe çok önemli olduğu için bazı bölümlerini siz okuyucularımla paylaşarak değerlendirme yapmanın faydalı olacağını düşündüm.
Bir insan için dünyada İMAN sahibi olmaktan kıymetli hiçbir şey olamaz! Bırakınız dünyayı tüm evren bir insanın emrine sadece iman karşılığında verilse iman sahibi dönüp bakmaz bile! İnanın, bütün samimiyetimle ve inanarak ifade ediyorum; imamın yanında hiçbir kıymeti yoktur.
Hutbe de şöyle ifade edilmektedir. “Yüce Rabbimizin bizlere bahşettiği nimetlerin en başında iman gelmektedir. İman, Allah’ın varlığına ve birliğine, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, KAZA VE KADERİN Allah’tan olduğuna gönülden inanmaktır. Rahmet Peygamberinin bize tebliğ ettiği tüm hakikatleri kalp ile tasdik, dil ile ikrar etmektir. Allah’a sadakat ve teslimiyetle bağlanmaktır.”
Devamında, “İman bir bütündür. İman esaslarından birini kabul etmemek inançsızlık anlamına gelir. Bu ise büyük FELAKETTİR. Çünkü, inançsızlık kişiyi yaratılış gayesinden uzaklaştırarak anlamsız bir hayata sürükler. Yüce idealler uğruna fedakarlık yapma duygusunu zedeler. Eşi ve ortağı olmayan bir kudrete, o kudretin gönderdiği rehbere, vadettiği hakikate, sonsuz bir yaşamın varlığına inanmayan huzuru ve mutluluğu yakalayamaz. Ahiret gününde ise Allah(cc)’ın rahmet ve inayetinden mahrum olur.”
Ahir zamanda en çok tehlikeye giren husus iman esaslarıdır. Azılı İslam düşmanlarının en büyük tahribatı, doğrudan Kur’an’a ve iman esaslarına yöneliktir.
Bugün yapılan her türlü faaliyetin hedefinin “İMANI” bozmaya yönelik olduğunu görmekteyiz. Gerek ”Dinler Arası Diyalog” eksenli faaliyetler gerekse sayıları oldukça çok olan hoca görünümlü zevatın faaliyetleri “iman ve itikadı” bozmaya yöneliktir.
Bunlar, İslam alimlerinin itibarsızlaştırılmasından, sünnet tanımazlığa hatta mucizeyi inkara kadar bir çok faaliyetin içindedirler.
Hepimiz bu adamlara çevremizde, televizyonlarda sıkça rastlamaktayız. Bu faaliyetlerin tamamı “İMAN”ı bozmaya yönelik çalışmalardır. Bunların büyük çoğunluğunun arkasında İslam düşmanlarının olduğunu görmemek için kör olmak gerekir.
-İmanı bozmaya dönük çalışmalarının neticesinde başarılı olmuşlar mıdır?
Acı ama gerçek; çok başarılı olmuşlar ve olmaya devam etmektedirler. Bir insan için “İMANSIZLIKTAN” büyük bir felaket olamaz. Dünyanın yerle bir olması, gök kubbenin çökmesi bile kişi için imansızlık felaketinin yanında felaket bile değildir.
İman; Allah’ın(cc) bir olduğuna, başka ilah olmadığına ve Hz. Muhammet’in (sav) Allah(cc) kulu ve resulü olduğuna ve getirdiklerinin tamamına inanmakla vücut bulur.
-“Lailaheillallah” yeterli görülüp Peygamber Efendimiz(sav) kelime-i tevhitten çıkarma faaliyetlerine girmediler mi?
-Hıristiyan ve Yahudilerinde cennete gireceğini söylemediler mi?
-Müslüman bir kadınla Hıristiyan bir erkeği evlendirmediler mi?
-Hayır ve şerrin Hz. Allah(cc)’tan geldiğine yani KADERİ inkar etmiyorlar mı?
Bir insan Müslüman olmadan Hıristiyanlarda, Yahudilerde cennete girecek derse Allah(cc) korusun imanını kaybeder. Müslüman olmadan ve Müslüman ölmeden cennete girilemez. Çünkü Allah(cc) indinde tek din İSLAM’dır.
Bir Müslüman kadının gayri Müslim biriyle evlenmesi Müslüman kadını İslam’dan çıkarır. Yaşanan bu durumu makul ve meşru görmekte Müslümanı İslam’dan çıkarır.
Kaderi, mucizeyi inkar eden tüm alimlerin ittifakıyla dinden çıkar.
Hangi birini sayayım; ayetlerin açık hükümleri ortadayken Adem(as) babası var, kokuşmuş bir balçıktan yaratılmaktansa maymundan yaratılmayı tercih ederim diyenleri mi; Hz. Meryem validemize çift cinsiyetli diyenleri mi; daha neler neler…
Diyanet İşleri Başkanlığı Müslümanların imanına kasteden hoca kılıklı adamları ifşa ederek bunların sapkınlıklarını ortaya açık açık koymalıdır.
Hz. Allah(cc) şerlerinden korusun.