Gerek insanlar ve gerekse elektronik eşyalar için virüsler çok tehlikelidir. Üç grup virüs bulunmaktadır. Bunlar:
1-İnsan vücudunda hastalık yaparak insanı çökerten virüsler,
2-Elektronik eşyaları çökerten virüsler,
3-İnsanı manevi yönden çökerten virüsler,
İlk iki virüsün yaptığı zararlardan ziyade insanı manevi yönden çökerten, imana zarar veren virüslerin yaptığı telafisi çok zor zararlar üzerinde durmaya çalışacağım.
Şu günlerde dünyayı endişelendiren “korona virüsü” ve buna benzer ölümcül virüsler imana zarar veren virüslerin yanında virüs bile değil!
Virüsler etkili olabilmek için uygun ortamı beklerler. Ortamını bulunca bir kısmı hızlı genel olarak yavaş yavaş insan mekanizmasının işleyişini bozarlar. Yavaş yavaş olanlar imana zarar veren virüslerdir.
Bu virüsler genellikle dini yönden temeli zayıf bünyelerde görülür. Sağlam bir itikada sahip olmayan bünyeler bunlara karşı gerekli direnci gösteremezler. Bu virüslerin etkili olduğu kişilerin en temel özelliklerinden birisi kendilerini çok akıllı zannetmeleri olup her durumda akıllı olduklarını göstermeye çalışırlar. Her olumsuz durumun sebep ve sonuçlarını İslam’a ve Müslümanlara yüklemeye çalışırlar. Batılıların yaptığı vahşetleri görmek istemez ve her durumda Batıyı yüceltirler.
İmana zarar veren virüslerin yaptığı hastalıklar tüm bünyeyi sardıktan sonra inkârcılık inanç halini alır ve kişiye her şeyi inkar ettirmeye başlar. İman ve itikadı sağlam bünyeler bu virüse karşı gerekli direnci gösterdiği için etkili olamazlar. Normal yaşamlarında İslami yansımalar fazla görülmez; ara sıra namaz kılsalar da namazı da fazla önemsemezler.
Kendilerini çok akıllı zannetseler de emperyalist uşağı hoca kılıklı şaklabanların tuzağına çok çabuk düşer ve onların söylediği her şeyi kabul ederler. Düşünemezler; çünkü, virüsler etkisi altına aldığı için beyinleri hastadır. İmana zarar veren virüslerin hasta yaptığı beyinlerde aşağıdaki komplikasyonlar görülür.
1-İslamın öğrenilmesi, öğretilmesi ve yaşatılmasında çok önemli bir yere sahip, nefsin terbiyesi ve tezkiyesi vazifesinin icrasıyla vazifelendirilmiş Mürşit-i Kamillere, evliyaullaha iftiralar atarak Müslümanların gönül dünyasından çıkarmaya çalışırlar. Her fırsatta İslami cemaatlere, tasavvufa ve tarikatlara vururlar.
2-Müslümanların itikat yönünden kurtuluşuna vesile olan; İslam’ın emir ve yasaklarının kolayca bilinmesini ve uygulanmasını sağlayan kurallar sistematiğini oluşturmuş mezhepleri “Peygamber zamanında mezhep mi?” vardı diyerek tartışmaya açar ve insanların kafasına şüphe sokmaya çalışırlar.
3-Peygamber Efendimiz(sav)’in kati emirlerinin hilâfına “Onlar gökteki yıldız gibidir, hangisini takip ederseniz doğru yolu bulursunuz” dediği sahabelerine dil uzatırlar.
4-Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in hilâfına Hadis-i Şerifleri delil olarak almayıp bir kısmını kabul edip bir kısmını kabul etmeyerek Peygamber Efendimiz(sav)’i sıradanlaştırmaya çalışırlar.
5-Peygamberimizi, mezhep imamlarımızı, âlimlerimizi devre dışı bıraktıktan sonra “Kur'an bize yeter! “ sloganıyla insanların karşısına çıkarak okudukları meallerle Ayet-i Kerimeleri heva ve heveslerine göre yorumlayarak Müslümanları felakete sürüklerler.
Bu felaketlerden bazıları;
-İmanın altı şartı olan kaderi inkâr etmek; Hz. Allah(cc)’a mekan tayin etmek; kâbir sualine, kabir azabına, şefaate, sırata, hesaba, mizana inanmamak; Allah(cc) gaybı, enbiya veya evliyasına bildirmez demek; mucizeyi, kerametini kabul etmemek; Eshab-ı Kiramın hepsi cennetlik iken, herhangi birini kötülemek; Hz. Ebu Bekir(ra), Hazreti Ömer(ra), Hz. Osman(ra) ve Hz. Ali(ra) Efendilerimizi sahabelerin en üstünü tutmamak ve onları sevmemek; Miracı inkâr etmek; peygamberlerin günah işlediğini söylemek; Hz. Adem(as)’ın babası var demek; dört hak mezhebi, dindeki dört delili kabul etmemek; kâfirler cehennemde sonsuz kalmaz, cehennem ebedi değildir, demek; Hz.Allah(cc) ve Hz. Muhammed(sav)’in düşman olduklarına düşmanlık yapıp dost olduklarına dostluk yapmamak; İslam düşmanları anılınca rahmet okumak, onlardan övgüyle bahsetmek; enbiya ve evliyanın kabirlerine gidip onların hürmetine demeyi şirk saymak; ruhlar ve ölüler işitmez demek; Kur'an-ı Kerim okumak için abdestli olmaya gerek yoktur, demek; hayızlı kadın isterse oruç tutabilir, demek; Kur'an-ı Kerim ayetlerinin tarihsel olduğunu iddia etmek, hükümlerinin geldiği devire ait olduğunu söylemek gibi daha bir çok şeyi reddetmek.
Bir insanda yukarıda saydığımız hususların tamamı veya bir kısmı varsa o mutlak suretle imana zarar veren virüslerin etkisi altına girmiş demektir.
Bu virüslerin neden olduğu hastalıklardan kurtulmanın çaresi tamamıyla “Ehli Sünnet Vel Cemaat” akidesine sıkı sıkıya bağlılık olur.