Mübarek Ramazan Ay’ına giriyoruz. Ramazan Ay’ının tüm insanlığa hayırlar getirmesini Yüce Rabb’imden niyaz ederim.
Bu yazıyı yazmamın amacı; temkin ile ilgili bir tartışmanın içinde yer almak değil; çok çok önemli olan bir husus ile ilgili Müslüman kardeşlerimi Allah(c.c.) rızası için ikaz etmektir.
Temkin; yapılacak bir işin sonunu düşünerek ölçülü olmak, tedbirli davranmak, oluşabilecek olumsuz bir duruma karşı önlem almak kısaca ihtiyatlı hareket etmektir.
“Temkin Vakti” meselesi ise namaz ve oruç vakitleri ile ilgili bir kavram olup özellikle Ramazan Ay’ında daha fazla gündemimizi meşgul etmektedir.
Namaz ve orucun gerçek değerlerini koruyabilmek için bu vakitlere ayrı ayrı zamanlar ilave edilmiş veya çıkarılmıştır.
İşte bu ilave veya çıkarmalara “TEMKİN” denilmektedir.
“Temkin Vakti” ile ilgili toplumun bazı kesimleri ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında bazı ihtilaflar yaşanmaktadır.
Her kesimin kendine göre haklı gerekçeleri olabilir; ancak, tedbirli olmak her zaman kişinin lehinedir. Yani, temkinli olmak özellikle de ibadetlerde temkine uymak çok daha önemli ve kişinin faydasınadır.
Örnek; yatsı namazı vakti 10 dakika önce girmiş olsa bile 10 dakika sonra kılınmasının hiçbir zararı olmaz; oysa ki, vakit girmeden kılınan namazın geçerliliği olmayıp sahibini namaz kılmama vebaliyle karşı karşıya bırakmaktadır.
1982 yılındaki değişikliğe kadar temkinle ilgili herhangi bir ihtilaf olmayıp Diyanet İşleri Başkanlığı’nın takvimlerinde de temkin vakitlerine uyulmaktaydı. Sebebini bilmiyoruz ama temkin uygulamasından vazgeçilmiştir.
Her neyse biz bugüne dönelim;
Toplumun bazı kesimleri temkin vakitlerine hassasiyet göstermekle birlikte kahir ekseriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hazırladığı takvimindeki temkinsiz zaman değerlerine uymaktadırlar.
Doğrusunu söylemem gerekirse bu durum toplumun genelini çokta ilgilendirmediği için araştırma ihtiyacı da duyulmamaktadır.
Müslümanların İslami konulardaki farklı uygulamaları oturup konuşacakları yerde tartışma konuları haline dönüştürmelerini uygun bulmamakla birlikte temkin ile ilgili ikazları yapanları dikkate almalarını ve teşekkür etmeleri gerektiğini de düşünüyorum.
Uyup uymamak kişinin kendi tercihi olup yapacağı ibadetin sonucunda oluşabilecek olumsuz durumun vebali de elbette ki kendisine aittir.
Ancak, duyarlı bir Müslüman, kardeşlerinin yaptığı ibadetin zayi olmasını istemez.
-Yazık değil mi kardeşim, şu uzun günlerde orucunuzu tutuyorsunuz, Allah(c.c.) kabul etsin; zayi olmasın!
Diyanet İşleri Başkanlığı takvimlerinde belirlenmiş imsak vaktine uyulsa bile sıkıntılı bir durumun yaşanabileceği hepimiz tarafından bilinmeli ve dikkat edilmelidir.
Sahurda Müslümanların çoğu Diyanet İşleri Başkanlığı takvimindeki imsak vaktine bakarak değil; okunan ezana göre yeme içmeye son vermektedirler. Sahur bitiminde okunan ezanları bir dinleyiniz; birçok camide ezanın aynı anda okunmadığını duyacaksınız.
Namaz ve oruç ibadetinde vakit farz olup vakitlerine uyulmadığı zaman ibadet yerine gelmez. Bunun vebali büyük olup her Müslüman ibadet vakitlerine titizlikle uymalı ve birkaç dakikadan ne olacak dememeli ve diyemez!
Diyanet takviminde imsak 04:30 olsun. Yeme içmenizi ezana göre kesiyorsunuz, varsayalım. Bu yıl merkezi sistemden ezanlar okunmaktadır; ancak, okunmayan yerlerde sizin mahallenin imamı ezanı 2 dakika geç veya erken okudu. Geç okuduysa sizde ezan okunur okunmaz yemeyi içmeyi kestiyseniz, oruca 2 dakika geç başladığınız için orucunuz yerine gelmemiş olacaktır.
Eğer iki dakika erken okuduysa sizde ezan başlar başlamaz sabah namazını kılarsanız namaz vakti girmediği için namazınız yerine gelmeyecektir.
Merkezi sistem ezanın okunduğu yerlerde ezanın uzun okunması da ayrıca dikkat etmeyenler için sıkıntı oluşturabilmektedir. Çünkü, bir takım kişiler ezanın sonuna kadar yeme içmesine devam ediyorlar.
Bu verdiğim örnekler çok uç gibi gelebilir; ancak, yaşanma ihtimali yok değil ve yaşanmaktadır.
-Müslüman kardeşim, ibadetlerimizin zayi olmaması için yemeyi içmeyi ezandan 10-15 dakika önce kessek; namazımızı da 10-15 dakika sonra kılsak daha iyi olmaz mı?
Diyanet İşleri Başkanlığı bu duruma sebebiyet vermemek için sabah ezanlarının sahurun bitiminde değil; normal zamanlarda ne zaman okunuyorsa o zaman okunması için gerekli talimatı vermeli; Müslümanlar ezana göre değil, imsak vaktine göre yeme içmelerine son vermelidirler.
İbadetlerimizin zayi olmaması temennisiyle hayırlı Ramazanlar.