Arel Üniversitesi Edebiyat Sohbetleri’nde İnci Enginün hocanın açıklamalarını aktarmaya devam ediyorum ve bugün konunun hitama ermesi adına hocanın sözlerini aktarmakla iktifa edeceğim.
“1964’ten beridir çalışıyorum ve ancak 2006’da edebiyat tarihi yazmaya başladım. Zor iştir. Ben komisyon yerine tekli çalışmanın doğru olduğuna inanıyorum. Kaplan hoca birlikte edebiyat tarihi yazabiliriz ama malzemeyi senin getirmen şartıyla demişti, başlamıştık da, ömrü vefa etmedi. Hoca bize edebiyat tarihinde eserler üzerinden çalışmalısınız demişti. Ben bu yüzden ‘… tarihi’ demedim bu minvaldeki kitaplarımda. Eksikler var mı, elbette; meselâ bir çocuk edebiyatı, basın tarihi yok; halbuki edebiyatımıza basının katkıları çok, olmalıydı kitaplarımda, ayrıca genel kabul edişlerin dışına pek çıkmadım.”
“Antoloji düzenleme fikri de Kaplan hocadan geldi. Kaplan hocayla okula gelip giderken vapurda ve öğlenleri okulda hep istişare eder, bir dakikayı boşa geçirmezdik. Kütüphanelerde bize çok yardımcı oldular, elle yazmak zorundaydık bulduğumuz metinleri. Ben daktilo getirdim, salonda ses çok olunca müdürler odalarını verdiler, çok yardım ettiler.”
“Ben tasniften pek anlamıyorum. Bunu en iyi uygulayanlardan biri rahmetli Mustafa Nihat Özön Hoca idi. Çok çalışkan, titiz bir insandı. Hangi yazara kaç sayfa ayrılır, onu da hesaplayamam, bağlı kalamam. Ahmet Mithat Efendi ve Halit Ziya Uşaklıgil beni en çok zorlayan ve en çok yazı kaleme aldığım çalışmalarım oldu.”
“Evde babam kelimelerimi çok düzeltirdi, bana belli bir kelime, dil hassasiyeti kazandırdı. Ayrıca eski edebiyatı, divanları okumayı severdim, bunlar da faydalı oldu. Bir dönem Nurullah Ataç’tan etkilendim, Öztürkçe hayranlığı dönemim oldu. Ama sınır aşılınca kabul etmem zordu, tekrar özüme döndüm dil konusunda.”
“Ben aslında eski edebiyat üzerine çalışma düşüncesindeydim ama Yeni edebiyatı seçtim. Kaplan hoca Garipname’yi çok sever, öğrencilerine de okumalarını, çalışmalarını önerirdi. Kemal Yavuz hocaya nasip oldu baskısı.”
“Kaplan hoca mektup, günlük vd. her şeyin bütünüyle neşredilmesine karşıydı, ben ikna ettim hocayı. Bir şey neşredilecekse hepsi yayınlanmalı.”
“Yahya Kemal normalde Abdülhak Hamid 'i sevmezdi ama edebi yönünü de takdir etmeyi bilmiştir. Hamid, Şekspir 'den çok etkilenmişti bunu öğrenince Hamit'i daha farklı bir gözle ele almaya başladım. Hamit' in kitaplarının pek çok korsan baskısının olması çok okunduğunu da gösterir. Bu kaçak baskıları Ömer Faruk Akün Hoca bulmuştur biliyorsunuz. Tanpınar da Hamit'i sevmezdi ama 19. Asır Türk Edebiyatı'nda en geniş yeri Hamit'e ayırmıştır, çünkü ihmal edilemeyecek bir sanatçıdır Hamid. Kaplan hoca ise Recaizade'den pek hoşlanmazdı, çünkü ‘ağlamaklı mezarlık edebiyatı yapıyor’ derdi onun için.”
“Kaplan hoca biz öğrencileri adına Mehmet Çınarlı’ya her ay Hisar’a yazacak öğrencilerim diye söz vermiş. Bu vesileyle yazmaya başladık.”
“Yeni Türk Edebiyatının alanı ve sınırları çok gelişti. İkiye bölünebilir. Birinci dönem rahatlıkla Şeyh Galip’ten başlayabilir ve ikinci dönem de 1940’tan günümüze getirilebilir.” “İlâhiyat Fakültelerinin de edebiyat konusunda ellerini taşın altına koymalılar. Misyoner okullarına çok yatırm yaptık, kapatılamaz dedikleri için Amerika Lozan’ı imzalamadı. Atatürk de misyoner okullarıyla çok mücadele etti.”
YARIN ÖNEMLİ: Yarın gerçek mânâda ülkemiz için önemli bir seçim var. Aziz milletimizin kimlerin, kimlerin yanında olduğunu gördüğünü, ülkesinin birlik beraberliği ve kalkınması için kimlerin proje, kimlerin lâf ürettiğinin farkındadır ve sağduyuyla hareket ederek kendine yakışan doğru tercihte bulunacağına inancım sonsuzdur. Allah yâr ve yardımcımız olsun ve milletimize dirlik, selâmet versin.
Geçmişte yaptıkları yapacaklarının teminatı olan, tüm kinleriyle tetikte bekleyenlere fırsat vermesin inşallah. Amin…