AK Parti’nin genç vekili Selman Özboyacı ile gençliği konuşmuştuk.
İlim Yayma Cemiyeti’nin Konya Şube Başkanı Mehmet İncili Hoca’nın hayırlı olsun ziyaretinde de konu gençlikti.
Kısa süre içerisinde hem genç bir vekil gözüyle hem de yıllarını gençliğe ve İslam’a adamış bir kanaat önderi gözüyle 2020 gençliğine ışık tutma fırsatı yakaladım.
Bir gerçek var. Yaşı belli bir kemale ulaşan her insan kendi gençliğini hatta çocukluğunu hatırlamak suretiyle geçmişe bir özlem duyuyor.
Haliyle kendi dönemiyle günümüz gençliğini kıyaslayıp aradaki uçurumu gördüğünde şaşkınlığına yenik düşüyor.
Biz, yani 80’lerin sonlarında doğanlar, mahalle kültürünü yaşamış son tayfayız. Bizden önceki kuşak daha çok köy kültürü ile büyümüştü.
Bugün tamamen teknoloji, yani ekran bağımlısı bir nesil yetişiyor.
Çoğumuzun bildiği bu hakikatler ışığında gençliği değerlendirmek gerekiyor.
Zira ilk telefonunu eline 20 yaşında almış biri ile 2 yaşında almış biri arasında illa büyük farklar olacak.
Özboyacı’ya AK Parti genç kuşağı yakalayamadı mı diye sordum? Zira incelediğimiz bütün anketlerde; partilerine oy verenler arasındakilerden yaş grubuna göre dağılımda en düşük oran gençlere aitti…
Bazı gerçekleri kabul etmekle birlikte; özellikle gençlere ulaşma ve dokunma anlamında Türkiye’deki parti teşkilatları içerisinde en yüksek oranın kendilerine ait olduğunu söyledi Sayın Vekil.
Doğrudur. Yeni nesil siyasetten uzak duruyor. Apolitik bir gençlik geliyor.
Siyasetin içinde olanlar ise farklı beklentilere sahip.
İncili Hoca’nın deyimiyle “dava şuuru gittikçe zayıflıyor”
Lakin buna rağmen onlar gece gündüz çalışmaktan kendilerini almamışlar.
Cemaat deyince öcü, hizmet deyince böcü algısını yayanlara inat gençlikle olan dertlerinin Allah rızası için “insan yetiştirme” düsturu ile sürdürmüşler ve sürdürmekteler…
Ortaokuldan liseye hatta yurtlara kadar ahlaklı, erdemli ve Müslüman bir gençlik yetiştirmek için adanmış bir ömür…
Maalesef bugün kelimelerin anlamlarıyla oynayıp “cemaat gibi hizmet gibi” terimleri lanet FETÖ ile özdeşleştirdiler.
Dolayısı ile Anadolu’nun saf ve temiz insanları şimdi başımıza bir şey mi gelir korkusuyla hepsini aynı zannedip kendilerini ve ailelerini her şeyden uzak tutuyorlar.
Hiç unutmuyorum, bir ilçemizin ücra bir köyünde bir amca ile ayaküstü sohbet edip kamuoyu yoklaması yapıyordum. Parti meseleleri falan da konuşmuştuk. Sohbetin sonunda amca gözlerimin içine dalarak “Guzum dedi benim çocukların biri hemşire biri de öğretmen, devlette çalışırlar… Aman bana bu sorduklarından ötürü onların başlarına bir şey gelmesin ne olur.”
Durup düşündüm. Yani bizlerin hem ulusalda hem de yerelde yaptığı haberler özellikle bazı güruhların anlamlarını özellikle boşalttıkları kelimeler halkta nasıl da korku yaratıyor…
Hem hocanın hem de vekilin bu gençlikle derdi var. Herkes kendi ölçeğinde mücadele derdinde…
Özboyacı yerelde siyaset yaparken olaya daha sığ baktıklarını lakin tüm Türkiye ile hemhal olunca işlerin çok daha farklı olduğundan dem vurdu.
Konya olarak “birbirimizin paçasından asılmaktan vazgeçmemiz gerektiği” söyledi. Bu konuda öyle haklı ki…
Şehir olarak “sadece ben ve benim adamlarım bir yerlere gelsin” anlayışından kurtulduğumuzda paça meselesi de eminim kendiliğinden hallolmuş olacak.
Bu anlamda topyekûn gayretimiz önemli.
KONYA HER ZAMAN ZİRVEDE
Size ilginç bir bilgi vereyim. Dünya devletleri içinde mazlumlara ve ihtiyaç sahiplerine yardım yapmakta en öndeki devlet Türkiye Cumhuriyeti…
Türkiye sınırları içinde de en önde olan il Konya… Konya’mız…
Bunu her aşamada görmek beni öyle mutlu ediyor ki… Dün İdlib’e giden yardım tırları…
Bugün Elazığ için seferber olan aziz Türk Milleti…
Rabbim böyle acıları tekrar göstermesin ama hem ülke olarak hem şehrimiz olarak gururlandığımız anlar yaşadık, yaşıyoruz…
Devletimiz gerçekten çok büyük ve milletimiz fedakâr… Böyle bir devletin vatandaşı böyle bir milletin mensubu olduğumuz için ne kadar şükretsek az…