Bugün yine kimsenin damarına basmayacağız sakin sakin üç ayrı konu ile günümüzü gündemimizi ele alacağız.
Daha gün doğmadan sabahın 04.55’inde Konya Hali’nden sevgili dostlarımızın sayesinde müjdeli haberler geliyordu.
Belki bizimle direkt alakası yok, belki de bir yerde hiç kimse kusura bakmasın umurumda da değil çünkü şahsen ben dünya defterini kapattım. Allah sağlık verir ağzımızın tadını bozmaz ise bu yaştan sonrası bir parça ekmek, bir tane de soğan. Amma velakin gecenin karanlığında gelen haber adeta içimi ısıttı hatta kendi kendime “Demek ki bugün hep güzel şeyler duyacağız” dedim.
Haldeki samimi dostumuz önce insanın iştahını açan şu güzel fotoğraflardan gönderiyor
Sonra da kendisini de mutlu ki altına şunları yazıyordu;
“Abi fiyatlar baya bir düştü bilgin olsun. Domates 1.50-2.50 arası, salatalık 80 kuruş, biber 2-2.30 arası, soğan 2 TL, patates 2.70-3 TL arası. Haldeki satış fiyatları bunlar.
Havalar ısındıkça daha da düşer.”
…………….
İnşallah inşallah daha da düşsün. İstemeyenin iki gözü birden çıksın. Haaa düşmedi mi o zaman da umurumda değil. Nasıl olsa hepimiz aynı gemideyiz. Allah’tan der geçeriz. Kendimiz ettik kendimiz bulduk derim.
Ama fakiri fukaraya çocuklarımızın geleceğini, bereketli topraklarımızı, milyonlarca çiftçi ve çiftçi ailesini, kanla canla alınan bu topraklarda gözü olan gözleri dönmüş güçleri düşündüğüm zaman da sevineyim mi üzüleyim mi? Ne diyeyim bilemedim.
Allah önce bana sonra bize daha sonra da cümlemize akıl fikir ve feraset versin diyerek halden gecenin karanlığında sıcak sıcak gelen müjdeli ve güzel bilgiyi sizlerle paylaşayım dedim.
TARIM BAKANLARININ
TARIMIN T’SİNDEN HABERİ YOK
Aman maazallah bu başlık ve bu iddia benim değil. Sakın yanlış anlaşılmasın. Bu sözler ve bu iddia AK Partili aile boyu kurulduğundan bu yana oylarını AK Parti’ye veren bir iş adamı sanayici aynı zamanda toprakla uğraşan bir üreticinin sözleri. Bizim böyle bir iddiada bulunacak ne yüreğimiz var ne de bu yürek varsa arkasında duracak gücümüz kudretimiz var.
Lafı uzatmayalım yanlış anlaşılmalara da meydanı bırakmadan bu abimizin dediklerini noktasına virgülüne kadar sizlerle paylaşalım.
Yani yazımıza madem tarımdan başladık tarımdan devam edelim.
“Hayırlı Günler, Uğur Bey
18 Mayıs Cumartesi tarihli yazınızda güzel bir konuya değinmişsiniz. Recep Konuk Bey'in değerli görüşlerine katılıyorum. Tarımsal fiyat artışlarından üretici hiç faydalanamıyor. Silifke'de bulunan bahçemdeki limonların kilosunu 1 liradan sattım. Marketten ise 7 liraya alıyorum. Ben bu limon ağaçlarına en az 5 kez ilaç atıp, sulaması gübrelemesi ile 800 kuruşa mal edemiyorum. Zar zor 1 liraya satıyorum. Burada üretici hakkını alamıyor.
Recep Konuk Bey'e gelince kendini ispatlamış lider konumda olduğundan bakanlık verilmedi. İkinci kez milletvekilli adayı da olmadı kırgınlığı olabilir diye düşünüyorum ben.
Recep Bey'i Tarım Bakanı olarak görmek isterim tarımda modernleşme ve üretkenlik adına önemli adımlar atacağına inanıyorum. Türkiye'de tarım bilimsel olarak yapılmıyor. Atadan dededen görmekle tarım yapıyoruz. Kendi tohumumuzu iklim şartlarına göre üretemediğimiz sürece bir sonuç elde edeceğimize inanmıyorum.
Bu nedenle tarımdan istediğimiz verimi alamıyoruz. Ziraat mühendislerinin belediye, banka ve devlet dairelerinde çalıştırılmasına izin verilmemelidir. Üretkenliklerini toprakta göstermelidirler. Mamafi çoğu Tarım Bakanlarının tarımın T'sinden haberleri yok.
Bakanlık yapıyorlar. Bürokratlar hantallaşmış bazı kriterleri olmazsa olmaz kabul etmiyor. Tarımımız günden güne geriliyor. İnşallah ehli olan insanların eline geçer.
Selamlar...”
…………..
Mustafa abicim görüşleriniz, cesaretiniz, samimiyetiniz ve bize olan katkılarınız için çok çok teşekkür ederiz. Allah sizden razı olsun.
İSTANBUL ANADOLU’NUN
KAFASINI KARIŞTIRMASIN
Vallahi bizim Anadolu insanını bazen tanıyamıyorum. Bizim samimi saf temiz insanımıza ne oldu Allah aşkına?
Dün sosyal medya yıkılıyordu. Gerçi sosyal medyaya samimi olarak söylüyorum hiçbir inancım yok. Bilenler bilir kolay kolay şahsi paylaşımlarım da olmaz. Sadece PUSULA Yayın Grubu’nun yayınlarını paylaşırım. Hiçbir yoruma, kavgaya, it dalaşına girmem. Çünkü yazanın kimliğine de inanmıyorum, söylediklerinin de arkasında duracağına da.
Ama takip ediyor muyum? Evet ediyorum çünkü mesleğim gereği ediyorum. Gazeteciliği bıraktığım gün takip ettiklerimin yüzde 90’nı silerim.
Neyse bizim buraya niye geldik?
İstanbul seçimleri var ya. Sayın Binali Yıldırım Bey bana göre de bu saatten sonra da hiç samimi olmayan açıklamalarda bulunuyor. (Çok kızgınım çoooook)
Son paylaşımı sosyal medyada şöyle idi.
“Bu akşam İstanbul Halk Ulaşım AŞ’nin iftarına katıldık. Kardeşlerimizle iki müjde paylaştım. Hayırlı uğurlu olsun inşallah.
Belediyeden alınacak hak edişler ödenecek.
85 TL’den 40 TL’ye düşen öğrenci akbilindeki 45 TL’lik fark belediye tarağından karşılanacak.”
…………….
Tabii bana göre de bundan bize ne diyeceksiniz.
Eeeeee koskoca Başkan Binali Bey böyle der de bizim Anadolu çocukları durur mu?
İstanbul büyükşehir belediyesinde hak edişler hemen ödenecek de Konya’daki hak edişler niye ödenmiyor?
İstanbul’da toplu ulaşımda öğrencilere yarısından fazla indirim var da Konya’daki yüzbinlerce öğrenciye niye yok?
…………….
Bunu soran, bunu yazan Konya’daki iş adamından Konya’daki öğrenciye insanların günahı ne?
Durun durdun daha bitmedi.
İş uzadıkça uzuyor ve sonra geliyor “indirme ve bindirme belediyeciliğine”
O da şu oluyormuş.
AK Parti’nin Konya gibi rahat ve farklı açık ara kazandığı illerde vatandaşa bindirme, AK Parti’nin kıl payı kazandığı, kafa kafaya gittiği illerde hep indirme belediyeciliği.
Bu İstanbul; Anadolu’daki saf temiz 7’den 77’ ye insanımızın aklını karıştırdı.
Taşları yerinden oynattı.
İstanbul’da gazetecilik yaparken, kızdığım zaman hiddetlendiğim zaman hep Bizans’ı hatırlardım.
İstanbul için bugün seçim kazanma adına kim ne diyorsa ve ne yapıyorsa yanlış yapıyor beyler. Bizde bir söz vardır, “Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek” diye… Ne olur biraz dikkat.
Hadi beni daha fazla kızdırmayın. Daha fazla konuşturmayın.
“İndirme Belediyeciliği” ve “Bindirme Belediyeciliği” tehlikeli işler.
Demedi demeyin.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
İnsanın ilim ve edebi en büyük varlığıdır. Eskimez, çürümez ve kaybolmaz.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Yolun en sol şeridini bırakmamak ve belirtilen hız limitinin yarısında giderek akan trafiğe fren olmak gibi kötü alışkanlığımızdan vazgeçtiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.